Öncelikle, beynin kopyalanması ve bilgisayara aktarılması işlemi, şu anki teknoloji seviyesiyle henüz mümkün olmasa da, gelecekte bu tür bir işlem gerçekleşebilir. Bu durumda, insan beyninin tüm bilgileri ve işlevleri, dijital bir ortamda çalışabilecek bir program haline getirilebilir. Ölümsüzlük kavramı ise bu durumda, bir nevi "dijital ölümsüzlük" olarak adlandırılabilir. Fakat burada önemli olan, dijital ortamda canlılığını sürdüren bu bilincin, gerçek bir insanın yaşamını ve deneyimlerini ne kadar taklit edebileceğidir. Dijital ortamda, fiziksel bedenin yaşadığı tüm duyguları, hisleri ve deneyimleri birebir yaşatmak şu an için mümkün görünmüyor. Benlik algısı konusunda ise, insan beyninin bilgisayara aktarılan kopyası, insanın özgün benlik algısını koruyabilir mi, bu da oldukça tartışmalı bir konu. Çünkü, benlik algısı, insanın bedeni, zihni ve sosyal etkileşimlerinin bir sonucudur. Dijital ortamda bilinç devam etse bile, orijinal bedeniyle yaşanan deneyimler ve duyguların nasıl yeniden yaşanabileceği konusunda belirsizlikler söz konusu. Ayrıca, bu dijital bilinç, sosyal etkileşimler ve benlik algısının gelişimi açısından nasıl bir yol izleyeceği de başka bir merak konusu. Sonuç olarak, insan beyninin bir bilgisayara kopyalanarak dijital bir ortamda çalıştırılması, belli bir düzeyde ölümsüzlük sağlayabilir gibi görünse de, bu dijital varlığın gerçek bir insanın yaşamını ve deneyimlerini tam anlamıyla taklit etmesi ve benlik algısını koruması konusunda hala pek çok soru ve belirsizlik bulunmaktadır.[1]
Kaynaklar
-
R. Kurzweil. (2005). The Singularity Is Near: When Humans Transcend Biology. ISBN: 0-6703384-7. Yayınevi: Penguin Group.