Çünkü sen şu an varsın. Var olduğun için bugünden geçmişe herşey seni meydana getirecek şekilde şekillenmiş olmak zorunda. Eğer öyle olmasaydı sen var olmazdın. Yani başka geçmiş başka insanları var ederdi. Seni var edemezdi. Herhangi 8 milyar insandan biri olamazdın. Çağrı Mert Bakırcı olamazdın, Nihat Hatipoğlu olamazdın. Çünkü onlar da senin gibi kendi geçmişleri ile var oldular. Eğer var olmasaydın ''ben neden var olmadım neden benim yerime bu milyarlarca insan var'' diyemezdin. Kimse de çıkıp falan kişisinin var olması yerine ''neden Evrim Ağacı'na ben niye varım diye soru yazacak türden 'Alaycı Kuş' nickli biri olsaydı öyle biri niye yok'' demezdi. Böylece buraya bu soru girilmemiş ben de bu cevabı yazamıyor olurdum. Senin bu yorumu okuyabilmen için zaten var olmuş olman gerekiyordu. Belki de bu soruyu sorman ve benim yorumumu okuman senin var olma sebebindir çünkü var olmasaydın böyle bir an gerçekleşmeyecekti :D
Var olmayabilir miydin? ''Şu an'' başka türlü var olabilir miydi? Olmuş olan herhangi bir şeyin olmama ihtimali var mıdır? Her şey olmak zorunda olduğu için mi oluyor? Yoksa belli bir oranda rastgelelik var mı? Yoksa gizli, tam olarak anlaşılması mümkün olmayan bir varlık gizli veya yarı gizli planını mı uyguluyor? Bu soruların cevabını nasıl verebiliriz? Aslında veremeyiz. Ama şu anın başka türlü olma şansı olsaydı, başka türlü bir 'şu an' da bunlar yadırganmazdı. Belki başka biri bu soruyu sorup kendince bir cevap ediniyor olurdu.
Olasılıklar bildiğimiz az miktarda veri ile yürüttüğümüz tahminlerdir. Birisi para çıkarıp yazı tura atmaya kalksa ''paranın iki yüzü var tura gelme ihtimali %50'' diye düşünürüz. Ancak bu paranın havada kaç tur attığı yazı veya tura gelmesini tamamen belirleyecektir. Ya yazı tura atan adam teknik bir atışla istediği tur sayısını yakalıyorsa? Niyeti de yazı atmaksa? O zaman da %50 midir? Niyetini bilmiyorsak evet, niyetini biliyorsak hayır. Peki böyle bir niyeti olmasa değişen ne? Gene paranın neresine ne kadar güç uyguladığı paranın kaç tur attığını belirleyecektir. Para parmağından çıktığında zaten yazı mı tura mı geleceği belli değil mi? Bir şekilde parayı atmadan parmağına bakıp anlayabiliyorsak gene oranlar değişiyor.
Nihayetinde şunları söyleyebilirim.
- Olasılıklar bilgi ile alakalıdır. Düşük bir olasılık ancak beklenmedik bir hedefi vurduğunda ilgi çekici olur. Yani eline yüz tane farklı renkte zar alıp atsan, renklere göre çıkacak her sonuç çok düşük bir olasılık olacak. Ama zarları attığın için bir şey çıkmak zorunda o yüzden ilgi çekici bir durum yok. Ama hepsi aynı gelse çok ilginç olur. Kişisel algılama sen dahil hiçbirimizin dünyaya gelmiş olması gerçekleşmiş ilginç bir olasılık değil. Yani ne var olman bizleri ve kalan insanları şaşırttı, ne var olmaman şaşırtırdı.
- Geriye dönük değerlendirmeler bazı durumlarda anlamsız veya keyfi olabilir. Olmuş olan her şeyde, geriye bakarak tüm sebeplerini göremeyiz. Var olmanı sağlayan sebepler(çoğunu bilmediğimiz ve bilemeyeceğimiz sebepler) sayesinde varlığın anlamlanıyor gibi düşünebilirsin ve bu yüzden bu sebepleri anlamaya çalışabilirsin. Ama var olma sebeplerini de senin var olman anlamlandırıyor olabilir. Kainatı ve varlığını anlamlandırmaya çalışırken Decartes gibi kendinden başlayabilirsin. Bu daha mantıklı olur çünkü emin olabileceğin ilk şey zaten var olduğundur. Var olmama ihtimalin olduğundan emin olamazsın. Ne sebeple var olduğundan da emin olamazsın.
- Tanrı fikri herhangi bir şeyi herhangi bir şekilde anlamlandırabilecek veyahut anlamsızlaştıracak bir joker seçeneğidir. Mutlak olan şey aslında bilinmezliktir. Geçmiş, gelecek, kainat... Herşeyi bilmemizin imkanı olmadığı gibi mucize eseri bir gün herşeyi bilsek bildiğimizi kabul edebilmemizin, herşeyi bildiğimizi anlayabilmemizin mantıklı bir yolu yoktur. Bilinmezlik okyanusunun sonsuzluğunun içinde anlamlandırabildiğimiz sınırlı bir baloncuğuz. Bunu bildiklerimizle anlamlandırmaya çalışmak yerine bilmediklerimizle anlamlandırmaya çalışırsak yöntemimiz doğruyu yanlışı bulmaya çalışmaktan çıkar. Tanrı budur, mutlak bilinmezliğe biçilmiş bir şekil. Ona ulaşabilmek için doğruyu yanlışı anlamaya çalışmadan önce o şeklin varlığına inanmak, sonra o şekli öğrenmek ve anlamak, sonra da doğruyu yanlışı o şekle göre tasnif etmek gerekir. Bu da hangi şekle inandırırsan o şekilde doğru yanlışı belirleyip, o şekilde bildiklerimizi anlamlandırabileceğimiz anlamına geliyor. Eeeeeh Tanrı'yı ölçü almak isteyene prensip olarak bir şey diyemeyiz. Lakin Tanrı'yı ölçü alan kişi eğer tercih ederse herşeyi anlamlı veya anlamsız hale getirebilir demiştik. Mesela Tanrı sayesinde senin var olman bir büyük plana hizmet edebilir. Ayrıca depremler zina yapanları cezalandırmak için gönderilmiştir önlem olarak daha fazla zikir ve namaz gerekebilir. Böylece Tanrı fikri depremin bilimsel sebeplerini anlamsızlaştırdı, senin var olma sebebini anlamlılaştırdı. Bu yüzden bence Tanrı fikriyle dünyayı ve var oluşunu anlamlandırmaya çalışacaksan dikkatli olmalısın.