Ahlak kavramının tanımını yaparken kullandığımız referanslar daha çok, temel alınan büyük kitapların öğretileriymiş gibi algılanmakta. -Filtreye girmemesi için anahtar kelimeleri kullanmıyorum- Oysa ahlak, çok büyük oranda mağaraya dayanan sosyalleşme kurallar bütünüdür daha çok. Gelenek ve örf, bütün idealize ahlak yasalarının üzerinde bir güce ve hakimiyete sahiptir. Belirlenmiş davranış kalıpları, dil gibi insanların sosyalleşmelerinde kullandıkları üslup araçlarındandır. Sosyal cinsiyet rolleri en bilinenleridir. Kişinin hangi statüde hangi davranış kalıplarına sahip olması gerektiği bellidir. Ahlak dediğimiz şey temelde bu kalıplar bütündür. Madde üstü bir kaynağa bağlanan ahlak sistemindeki etik normlar, belli oranda kültür gelenek örfü etkileyebilir, değiştirebilir de. Ancak geleneğin manipüle etme gücüyle din yarışamaz. Tarihsel olarak hem yaşam biçimlerinin onanması, hem de savaşların meşrulaştırılmasında sadece stampa görevi görmüş, konuyu onaylamada araç rolü oynamıştır. Bütün kültürler böyledir denemez, ancak yüksek oranda bu şekilde işler.
Bir ahlak yasasının varlığını reddeden kişi dahi, belli bir ahlak normu içinde yaşar a gelince, anlıyoruz ki, bu norm atmosferinin kökeni mağaraya dayanıyor. Yani sizin reddetmenizin, olmaması gerektiğini söylemenizin pek bir anlamı kalmıyor insanlık mirasının, epigenetiğin hüküm sürdüğü bir platformda. Bizim kendimizden bir parça gibi hissetmediğimiz bütün bu dil, gelenek örf ahlak gibi kavramlar mirasın üst bir versiyonuyla korunarak aktarılır, almama şansınızın olmadığı bir sistematikle işler.
Zaten bu nedenle bu kadar gelişime rağmen hala insanlık dışı suçlar işlenmeye devam edebiliyor. Mağarasında oturup kimseye karışmayan -iyi- kişilerin genetikleri değil, gasp eden, tecavüz hırsızlık eden homosapienslerin genetik mirası taşındı, çünkü onlar hayatta kalabildi. Biz de onların torunlarıyız.
Düşüncelerimiz çok sofistike, inanılmaz idealist olabilir. Ancak insan ortak paydası daima işlemi etkileyen temel faktör olmaya devam ediyor. Kendimizi bu paydada hissetmeden ürettiğimiz düşünceler, küçük yargı balonlarına dönüşerek hayatımıza renk katabilir. Ancak işlemin sonucu aritmetik olarak etkilenmemeye direnç geliştirmiş gibi görünüyor.
288 görüntülenme