Keşkem o ağaçtan heç inmeseydik!
Aksine, ağaçlar artık evrimsel atalarımız için temel yaşamı destekleyen alanlar olmaktan çıkıp (alan daralması ve buna bağlı besin yetersizliği sonucu) ilkel atalarımız olan Homo Erectus’u savanaya sürdüğü için evrimleştik. Yani ağaçtan inmek zorunda kaldığımız için…
Hepimizin anavatanı olan ve aslında ırk kavramını ortadan kaldıran, (genetik olarak da kanıtlandığı üzere) Afrikalı oluşumuzun, bir zamanlar canlılar için muazzam bir yaşam olanı olan bu coğrafyanın, gerek yer şekillerindeki değişim gerekse bu değişimin tetiklediği iklim değişimlerine bağlı yaşamsal zorlukları, ilkel atalarımızı bugüne getiren yolculuğun başı idi.
Oradan Kızıldeniz üzerinden Asya’ya ve peşi sıra ve zamanla tüm dünyaya yayılış.
Özetle; ağaçtan inme ihtiyacı duymasa idik belki de bugün türümüz var olamazdı. Aksine, bizi var eden şey; aynı zamanda ağaçtan inmeye zorlayan, anavatanımızın (Afrika’nın) coğrafi (yer şekilleri itibarı ile) ve buna bağlı iklimsel değişimlerinin bizleri savanaya süren, dik durmaya, iki ayak üzerinde yürümeye, güvence amaçlı birlikte ve her zamankinden daha çok birlikte hareket etmeye mecbur kılan koşulların toplamı idi.
Bugün türümüzün geldiği evrimsel aşama itibarı ile yarattığı bütün olumlulukları topladığımızda, iyi ki bu musibet olmuş ve önümüzü açmış diyebiliriz.
Fakat bir o kadar da, yarattığımız ve geri dönüşü olmayan yıkımı, bindiğimiz dalı da kesen kibrimizi hatırladığımızda, dışımızdaki doğayı ve canlı yaşamı ve tüm haklarını yok sayarcasına ne denli tükettiğimizi gördüğümüzde, şahsen ve bazen : “Keşkem o ağaçtan heç inmeseydik” demiyorum desem yalan olur.