Sonsuzluk nedir.???
Sonsuzluk (aynı zamanda bu başlangıçsızlık) ifadesinde neden paradoks olduğunu ve 'sonsuzluğun' içinde neden 'son' ifadesinin yer alamayacağını ve sonsuzluğun neden 'son' ifadesi kullanılarak tanımlamayacağını ifade etmeye çalışacağım.
Sonsuzluk derken bile zihinlerimizin derinlerinde bir 'son' anlamı gerçekte yankılanmış olmaktadır. İşte ben burada bu 'yankı'yı ortadan kaldırmaya veya en azından bu 'yankı'dan sizi uzaklaştırıp 'yankı' nın sesini (biraz da olsa) zihninizde azaltmaya çalışacağım.
Başı ve sonu olmama (zamansızlık) aslında en gizemli konudur. Bu bir sürekli devam etme halidir, sonu gelmezlik durumu. Hep aynı olma durumu. Üstelik bu durumun var olma sebebi zıtlık halidir. Yani bilinen zamanın var olması nedeniyle ortaya çıkan kavramlara dayanır. Yoksa baş ve son kavramlarının türemesi için ikisinden birisinin olması zorunludur. Aksi halde ne baştan ne sondan bahsedilebilir. Bu nedenle bu durumu, yani devamlılığı tanımlamak istesek hiç bir baş veya son kavramı kullanmamamız gerekir. Bu da dedigim zıtlık haline dayanir. Yani bilinen zamanın var oluşu ile 'baş' ve 'son' kavramları ortaya çıkmıştır. Bu yüzden bilinen zamandan önce ortada baş ve son kavramalarının ortaya çıkabileceği bir durum yoktur. Bunun var olduğunu sananlar zihinlerinin içinde bulduğu durumun yeterince farkında olmadan, zihninin derinlerine bu evreni deneyimleyerek kök salmış bir düşünme alışkanlığının içinde olarak başı ve sonu olmamayı kabul edemeyip mutlaka bir baş veya son arama hatasına düşmüş durumdadırlar. Aslında burada bu kişiler tutarlılık olarak ifade edilen 'mantık kuralları' dayalı bir beklenti içindedirler. Oysaki bu çok 'akıllı' yani akıl içeren bir beklenti. Bunu bu şekilde düşünenler ise doğaya karşı son derece akılsız yani suursuz bir evren kabulüne sahiplerdir ki buna dair diğer cevaplarımda bunun çok ciddi bir feslefi tutarsızlık olduğunu ifade ettiğim zamanlar oldu. Şuursuz doğadan şuur (mantık kurallarına uygun beklenti yada tutarlılık kurallarına uygun beklenti) beklentisi anlamına gelmek anlamına gelen bu durumun içinde yer aldığını bir çok kişi fark edememektedir. Asıl konuya devam edersek baş ve son olmama hali açısından Sonsuzluk aslında zamanın var olmasıyla kesintiye uğramış bir durumdadır tabi zamanın göreliliği içinde yani bizler için. Zaman sonsuzda var olduysa zaman sonsuzluğun sadece bizlere bir yansıma biçimi olarak var olmuşdir. Yani Zamanın var oluşu sonsuzluğu ortadan kaldıracak bir durum olmayacaktır.. Bir sonsuzluk halinde türemiştir zaman kavramı. Böyle bir durumda zaman dediğimiz şey gerçekte yoktur. (Bizler için göreli olarak var olmuştur.) Sonsuzluğun içinde var olmuş bir zaman kavramı olamaz. Bu tabloya göre zaman sadece bir zihinsel yanılsamadır. Yine buna göre zamanın başladığı bir an sonsuzlukta hiç var olmamıştır. Çünkü sonsuzluk hiç kesintiye uğramamıştır ki zaman diye bir olgu ortaya çıkmış olsun. Bunu sonsuz olduğu için sayıların hiç bir anlamı olmayan durumda sayılar varmış gibi düşünmeye benzetebiliriz. Oysa sonsuz için hiç bir sayı ve sayma eyleminden bahsedilemez. Saymak ancak bir başlangıçı olan halde var ve anlamlı olabilir. Yani başlangıç için 1 sayısı ve devam eden sayıları kullanabileceğiniz bir durum olmalıdır. İşte bu sonsuzluk halinde hiç bir zaman veya sayı kavramı zaten tanımsal olarak var olmamıştır. Hiç bir şey sonsuzlukta sayılabilir nitelikte ve durumda olmamıştır. Sonsuz bir döngü halinin hiç bir başı ve sonu yoktur. Bunu bir sayı doğrusu biçiminde çembere benzetin. Çemberin başı ve sonu döngü içerir ve birleşir. Bu çemberden sayı doğrusunda hiç bir başlangıç noktası gerçekte yoktur. Çember üzerinde hangi noktayı başlangıç noktası seçerseniz orası sadece size göre 'göreli' bir başlangıç noktası olur. İşin gerçeğinde ise aslında hiç bir nokta başlangıç veya bitiş noktası değildir. İşte baş ve sonu olmama hali de böylesi bir durumdadır. Evren sonsuzluk içinde var oldu ise bu durumda zamanın durumu da kaçınılmaz olarak bu çemberin durumu gibidir. Zaman bize göre göreli olarak (deneyimsel olarak) vardır ama gerçekte zaman diye bir olgu yoktur. Zamanın başlangıcı çemberin bir anında var olup bir diğer anında bitişe erenler için anlamlı ve var hale gelir. Çember sonsuzluk içinde sayılamaz bir nitelikte öylece durur oysa. Ne akan zaman vardır ne de bir sayı. Bilinen tüm başlangıç tanımları bizim zaman içinde var olmamız ve zamana tabi olmamız ile var oldu ve başlangıç diye bir şey ise hiç var olmamıştır. Bu tamamen bizim göreli bir tanımlama biçimimizdir. Kavranması bizim için çok çok zor olan (hatta bazı kişilerce kavranması zor oldugu için reddedilebilecek olan) bu durum kavramların yani isimlerin var olmadığı ve de açığa çıkmadığı durumu bize anlatır. Hiç bir kavram ve isim yoktur bu durumda. Böyle isimlendirmeler yapılabilecek hiç bir tanım, anlam veya durum (bunları yapacak sınırlı bilinç hali) yoktur. Sayılar yoktur çünkü sayılabilir bir nitelik de yoktur. Bu nedenle başlangıç ve son yoktur. Sayılabilir nitelikte bir zamanın olmadığı durumda başlangıç da yoktur. İşte bu 'başlangıçsızlık' dediğimiz durum bile bu durumda yanlış bir ifadeye dönüşür. Çünkü siz 'başlangıçsızlık' dediğiniz durumu tanımlarken bile 'baş' tan bahsederek paradoksa neden olmuş olursunuz. Çünkü baş diye bir şey gerçekte hiç var olmamıştır. Böyle bir tanımala yapacağınız hiç bir hal yoktur. İşte bu nokta zihnimizin dayandığı bir sınırdır. (Ve aynı zamanda pes ettigimiz noktadır da. Gerçekte Tutarlılığın bittiği bu durum aklın sınırlarının olduğunu gösteren ve ortaya koyar. Mantığın iflas ettigi aynı zamanda 'ürkütücü' olan durum karşında fazlacs mantıklı düşünmüye çalışarak mantık savunusu ile sonsuzluğu red edenlerin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını da ortaya koyar) Çünkü yukarıdaki çemberde bir tanımlama yapmak için bir 'nokta' olmanız ve de (göreli tanımlarınızı yapabilmek için) bir noktayı da seçmeniz (referans almanız) lazım. Ancak bu şekilde tanım üretebilir, tanımlama yapabilirsiniz. Bu şekilde yapılan tüm tanımlamalar size göre 'doğru' olur. Ancak gerçekte ise bu tanımların hiç bir anlamı yoktur. Tanımsızlığın içinde tanım üretme gayreti gerçekte aklın (tutarlılığın) olmadığı durumda akıl (tutarlılık) beklentisi demektir. Bizler bilinç sahibi olarak var olurken ne büyük mucizedir ki evren tüm tanımları ve bu tanımlılığa dayalı tutarlılığı bizler için var etmiş ve ortaya çıkarmıştır.
Şimdi bilinen Zamanda bir çember çizdiğinizi düşünün diyorum ama Hayır bilinen zamanda hiç bir çember çizemezsiniz. Çizdiğiniz çember zaman boyutunda hiç bir zaman başına erişemeyecektir. Çünkü çemberi çizmeye başladığınız noktadan size göre zaman aktığı için zaten uzaklaştınız. Gerçekte durağan bir çember çizdiğinizi sanıyorsun aslında çizemediniz. Siz gerçekte başı ve sonu bitişmeyen üç boyutlu bir sarmal çizdiniz. Sizin çizdiğiniz çemberi tam gibi görme sebebiniz size ulaşan görüntünün bir zamansızlık halinde bulunması ile mümkündür. Aksi halde asla o çemberi tam bir çizilmiş çember olarak göremezsiniz. Peki görüyoruz bu nasıl oluyor derseniz. Çünkü siz çemberi zamana tabi olmayan ışık sayesinde onun sunduğu biçimde ve özelliklerle görüyorsunuz. Yani siz aslında geçmişin bir anını 'donuk' olarak görüyorsunuz. Ama hareket var diyorsunuz hayır hareketi algılamanız hareketin gerçekten olduğu anlamına gelmez. Bu sadece bir zihinsel yanılsamadır. Bir video filmi de durağan kare fotoğraflardan oluşur ama siz onu hareket varmış gibi (oynatılınca) algılarsınız. Oysa bu durum size hareketin gerçekten var olduğunu garanti eden bir durum değildir. Çemberle ilgili de Zihninizde kesintisiz bir deneyim sunduğu için o an çizdiğiniz çemberin durağan olduğu izlenimine kapılıyorsunuz ve zamanın aktığını fark edemiyorsunuz. Tüm bunlar da bizim uzay boyutunda tüm nesneler ile zamanda dolanık olduğumuzu ortaya koyar. Biz gördüğümüz herşey ile uzayın üç boyutu içinde zamanda dolanık halde olarak onları durağan ve zamanda aktıklarını görememiş olarak deneyimliyoruz. İşte bu yüzden o çemberin başını ve sonunu bitiştirdiğimizi sanıyoruz ama gerçek o çemberin başı ve sonu akan bir zamanda bitiştirilemez. Ya en başta çemberin başını ve sonunu zaten bitiştirmiş olmanız lazım yada o çember hiç bitişmedi. İlk durumda zaten zamanın gerçekte olmadığı 'kader' denilen durumun adıdır. Sizin o çemberi çizmiş olarak görmeniz zamansızlık içinde olan evren içinde önceden belliydi. Siz sadece bunu yeniden 'yaşayarak' (yani sizin zihniniz için video yeniden oynatılarak) deneyimlediniz.