Burada üç durumu açıklamak gerekir:
İlki, nedensellik. Yani zamanın oku diye bildiğimiz olgu. Burada, entropinin sürekli arttırğı evrende zamanın tek yönde akma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Bi rşeyin nedeni, sonucundan önce olmak zorundadır. Bu da bize bir olgunun ölçümü ile elde edilen sonucun zaten önceden nedeninin gerçekleşmiş olmasını gerektiriyor.
İkincisi Shrödünger'in kedisi düşünsel deneyi... Bu deneyde bir kedi bir kutunun içine kapatılıyor ve kutuda bir düzenek var. Düzenekte %50 olasılıkla bir kuanum spininin durumuna göre çalışacak veya çalışmayacak bir zehir var. Burada kedinin ölü olup olmadığını kutuyu açmadan bilemeyiz. Kutuyu açana kadar, kedi hem ölü hem canlı kabul edilir. Çünkü olasılık %50'dir. Kutuyu açtığımızda ise olasılık birden %100 bir yönde olur. Yani içine baktığımızda diğer olasılığı sıfırlamış oluruz. Yani kutuya bakmak, sonucu değiştirmiştir. Artık kedi hem ölü hem canlı değildir. Ölüdür veya canlıdır.
Son olarak da elektronlarla çift yarık deneyi var. Burada elektronlar, çift yarıktan geçirilerek perdeye düşürüldüklerinde, dağılımları dalga fonksiyonu ile olur. Biz bir elektronun hangi delikten geçtiğini ölçmeye kalkarsak, bu kez de parçacık dağılımı gösterir. çünkü ölçüm aletimiz sonucu etkiler. Elektronun ister istemez momentumunu değiştirir. Bu da davranışını... Çünkü sisteme müdahale etmeden ölçüm yapmak olanaksızdır.
Ek olarak, burada belirsilzik ilkesinin de etkisinden söz etmek gerek. Bir şeyi kesinleştirmeye çalıştıkça, diğer bir değişkenin belirsizliğini istemesek de artırırız.