Neyle karşılaşacağımızı bilirsek evet!
Bilgi bir deryadır. İçine daldığımızda ondan alacağımız şey hacmimiz kadardır. Ancak bu hacim esnek bir hacimdir ve genişletilebilir. Yalnız buradaki genişleme aynı zamanda deryaya dalan kovamızın ağzını da genişleteceği için, yakından daha fazla bilgi alır fakat uzak ufkumuz misli misli genişler. Bu ufuk genişledikçe hacim de genişler ancak ufuk yine misli misli.
Sokrates’in, onca bilgeliğine ve ilerlemiş yaşına rağmen araştırma ve okuma merakı üstüne öğrencisi sorar: “ Bu kütüphane eserlerinizle dolu, dünya kadar şey öğrettiniz, daha ne ararsınız”, Sokrates cevap verir: “bilmeyi”. Öğrencisi sorar: “Şimdiye kadar bildikleriniz bir şey öğretmedi mi.” Cevap: “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğim.”
Her şeyi bilmek mümkün değil tabi. Fakat çok şeyi bilenlerin ve kovalarının ağzını her seferinde bilgiye doğru genişletenlerin, ufku genişleyenlerin mutlu olup olmayacağı, başta vurguladığımız üzere, neyle karşılaşacağımızı bilip bilmeme ile ilgili.
Bilginin ufkumuzu genişleteceği, genişleyen ufkumuzun her sefer daha büyük bir deryaya kapı aralayacağı, o büyük deryanın bilgimizi daha da arttıracağı ve fakat ufkumuzun misli misli genişlemesi üzerine deryanın ummanlara dönüşeceği bilgisine vakıf ve hazır isek; mutluluğumuz diğerlerine nazaran göreli olarak kesinlikle artar. Ve fakat merakımız, hayatımızda hep bir şeylerin eksik kalacağı, ömrümüzün her zaman bir şeylere, ufuktaki bir şeylere yetmeyeceği hüznü ile bizleri karşı karşıya bırakır.
Buna hazır değil isek ve ufkumuzun genişliği deryayı umana çevirdiğinde boşluğa düşüp, o boşlukta kaybolacaksak; bu bizleri dehşete sürükler ve son derece mutsuz bir yaşam süreriz. Sağımızda, solumuzda ufku ve çapı son derece dar olanların nasıl da birçok şeyden habersiz ve fakat küçük dünyalarında nasıl dolu dolu ve mutlu yaşadığına hayıflanarak ömrümüzü tüketiriz.
Sokrates’in bu konu üzerine “Cehalet mutluluktur” lafı; büyük olasılıkla bir cahilin değil ufku bir müddet genişleyen fakat bundan haz duymayan bir akıllının çırpınışı üzerinedir, kim bilir belki de kendisinin bunaldığı bir ana denk gelerek söylenmiştir.
Bu bir tercih meselesi. Zira bunu kabullenip, başkalarına görece daha doyumlu bir mutluluk yaşamasına rağmen ufku genişledikçe boşlukları da artana ve arada bir yalpalayana bilgili, bunu eşsiz bir tebessümle aşabilene bilge denmektedir. Bence denemeye değer…