Teoride karşılıklı iki aynada oluşan görüntü sonsuz olsa da pratikte aynalar kusursuz yansıtıcılar olmadıkları için (diğer cevapta söylendiği gibi yansıtma başarıları %99 civarındadır), oluşan görüntü sayısı da sonsuz değil, sonludur.
Ama evet, aynı ışık huzmesini tekrar tekrar bir sensörden geçirerek çok daha sönük nesneleri algılamak mümkün olabilir; örneğin kedilerin karanlıkta gözlerinin far gibi parlıyor olmasının nedeni, gözlerine giren ışığın retina arkasındaki yansıtıcılarla geri yansıtılıyor olmasıdır. Bu sayede karanlıkta az miktarda olan ışık, retinadan 2 kez geçer ve gece görüşü becerisini artırır. Aynı zamanda ikinci geçiş sırasında gözün dışına da çıkarak far gibi parlamasına neden olur.
Burada iki sorun var: İlki, aynalar kusursuza yakın yansıtıcılar olsalar bile, aynanın kendisi bir sensör değil. Sensörler de aynalar gibi güçlü yansıtıcılar olamadıkları için, yani fotonların çoğunu soğurdukları için, birkaç kez yansıttıktan sonra geriye neredeyse hiç foton kalmıyor ve dolayısıyla veri elde etmek mümkün olmuyor.
İkincisi, bu tür düşünce deneylerinde aklınıza bol miktarda foton içeren güçlü ışık huzmeleri geliyor olsa da, uzak galaksilerden gelen fotonlar, ters kare kanunu dolayısıyla teleskop sensörlerine inanılmaz az sayıda düşüyor. Dolayısıyla onları bir yandan sensörlerle soğururken, diğer yandan tekrar tekrar yansıtmak mümkün değil.
Açıklamanızdaki son cümleyle ilgili bonus bir diğer problem: Bir foton zaten bize ulaştıysa (yani ulaştığını biliyorsak), onu aynalarda yansıtmaya harcamanın anlamı yok, zaten teleskobumuzun sensörüne düşüp kaydedilmesi bizim için daha iyi.
Dediğiniz şöyle çalışabilirdi: Dünya'nın çapının 100-150 katı bir ayna üretseydik, o zaman teleskoplarımıza düşmeyecek fotonların bir kısmını da teleskoplarımıza yönlendirebilirdik ve o zaman işlevsel bir araç olabilirdi. Bunu (gözle görülür dalga boylarında olmayan fotonlar için) yeryüzünde zaten yapıyoruz ama uzay ölçeğinde bu kadar büyük yapılar inşa etmenin bir yolu şu anda bulunmuyor.