Cevaplanması zor bir soru. Sanırım yeni doğmuş bebekleri gözlemleyerek bir sonuca varılabilir. Ancak onlar da kendi çevrelerini gözlemlemek dışında kayda değer bir davranış sergilemiyor/sergileyemiyor. Yürümeye başladıklarında bile merakları doğrultusunda deney ve gözlemlerde bulunuyorlar. Bu da insan doğasının başlangıçta deney ve gözlemde bulunma dışındaki bir davranışı tetiklemediğini gösterir. Belki organizmanın varlığını sürdürme konusundaki isteği insanın doğası gereği bencil olduğunu düşündürtebilir. Ancak bu istek de çevreye dönük deney ve gözlemler sonucu elde edilen bilgiler olmadan insanı belli bir davranış konusunda harekete geçirmez. Söz gelimi doğduğu günden beri otçul beslenme düzenine sahip bir insan etin de bir besin olduğunu ve insan vücudunun da et olduğunu bilmiyorsa aç kaldığı takdirde arkadaşını öldürüp onu yemeye çalışmayacaktır. Dolayısıyla salt beslenme isteği arkadaşının varlığına son vermesi konusunda onu harekete geçirmeyecektir. Öbür yandan otçul beslenme düzenine sahip iki arkadaş aç kaldıklarında, ortada yiyebilecekleri bir besin varsa, onu nasıl paylaşacak? Bu soru belki insan doğasına ilişkin bir fikir verebilir. Ancak iki arkadaşın o güne kadar edindikleri bilgiler davranışlarına etki etmeyecek mi? Yahut ne kadar etki edecek? Sonradan kazanılan herhangi bir bilgilerinin olmadığını, sadece ortada olanı yiyebilecekleri bilgisine ve aç oldukları hissine sahip olduklarını düşünecek olursak, davranışları ne olacak? İkisi de hiç şüphesiz ortadaki besine hamle yapacak. Peki birbirlerinin farkına vardıklarında ne yapacaklar? Açlık hissi karşıdaki organizmanın besini bitirme korkusunu tetikleyebilir. Ancak tetiklemeyebilir de. Bu şekilde kontrollü bir deney yapılması da çok güç. O yüzden başta da belirttiğim gibi cevabına ulaşması çok zor bir soru. Kanaatim biyolojik doğasının insana belli hisleri ve bunun sonucunda belli güdüleri kazandırdığı. Bu his ve güdülerin ise sosyal yolla edindiği bilgiler aracılığıyla davranışlarını yönlendirdiği.