Modern hayatın dayattığı bir durum da, ----mutlu olmak zorundasın---- yargısı. Bunun nasıl olacağını da bu "modern" hayat belirlemiştir ve bireyler bunu gerçekleştirmek uğruna hayatını harcar ve mutsuz olurlar.
Modern psikolojide, kişinin mutlu olma zorunluluğu yoktur, mutlu olmak bir hedef değildir. Kişinin kendini gerçekleştirme çabasının, gelişiyor olmasının bir yan ürünüdür. Bağımlılıklar nasıl seratoninerjik sistemi, dopaminerjik sistemi bozarak kişinin uyarı eşiğini yükseltiyorsa, yeni bir şey öğrenmek, yeni bir deneyim yaşamak da ödül merkezini uyarır, ancak uyarı eşiğini yükselterek kişinin NORMAL duygudurum uyarım eşiğini değiştirmez.
Kişi bedensel ve ruhsal sınırları zorlar, kendini gerçekleştirmenin yollarını ararsa, ruhsal olarak DENGEye yaklaşır. Bu da, sinir sistemi tarafından, olumlu bir geribildirime neden olur. Böyle DENGE odaklı bir yaşamda, mutlu olmak hedef olmaktan çıkar. Hedef, gelişime devam etmektir. Mutluluk zaten yan ürün olarak gelir.
Kişi araçlarla amaçları, kendine empoze edilen yüzeysel yargılar üzerinden karıştırırsa, mutlu olmaya çalışmak gibi sanal, sonu olmayan bir girdaba girer. Kişinin NE OLDUĞUNU sorgulaması, NEDEN VAR olduğunu anlamaya çalışması, bunun üzerinden NE YAPMASI gerektiğini sorgulaması gerekir. Patlatırcasına kullanılmamış bir akıl, mutluluğun ne demek olduğunu anlayamaz.