Beynimizde fizyolojik anlamda sorumlu bölgeler vardır. Bunlardan korkuyla ilgili olanı Hipotalamus'tur. Burada bulunan iletişim ağında bazı eylemler bilinçliyken birçoğu tamamen bilinçdışı şekilde gerçekleşmektedir. Korku da bilinçdışı gerçekleşenler arasındadır. Savaş ya da kaç durumda sinirsel iletim Hipotalamus'a iletilince de korku denilen duygu ortaya çıkmaktadır. Evrimsel zaman zarfında, Homo Sapiens ve ataları yırtıcı hayvanların (memeli etoburlardan örümcek ve yılan gibi zehirli hayvanlara kadar) saldırısına maruz kalmışlardır. Özellikle atalarımız ilk insanlar çok tehlikeli bir çevrede yaşıyorlardı. Oluşan kuraklıkla beraber ağaçların büyük çoğunluğunun yok olmasıyla yere inmek zorunda kaldıklarında sayıları aç ve yırtıcı hayvanlardan çok azdı. Bebekleri aciz ve ebeveynlerine bağımlıydılar. Yırtıcılarla karşılaştıklarında da savaşmak ya da kaçmak zorundaydılar. Bu durumdan dolayı korku genetik bir değişime yol açmaktaydı. Evrim mekanizması sayesinde genler ve çevre ile diyalektik karşılıklı ilişki tarafından koşullandırılır. Araştırmacılar, tehlikelere karşı hayatta kalmaya yardımcı olduğu için korkuların genetik yolla aktarılabileceğini belirtiyor. Bundan dolayı korku genetik bir değişime yol açarak günümüze kadar evrimsel olarak devam etmiştir ve bu durum halen sürmektedir.[1][2]
Kaynaklar
- T. GENÇÖZ. (1998). Korku: Sebepleri̇, Sonuçlari Ve Başetme Yollari. Psikiyatri Dergisi, sf: 10-22. doi: 10.1501/Kriz_0000000068. | Arşiv Bağlantısı
- Beck AT. (1995). Anxiety And Depression: An Information Processing Perspective.. Clark DA, sf: 15-26. | Arşiv Bağlantısı