Eğer farklı iki kültür yada toplumda 'güzel' kavramına konu unsurlar değişiyor ama alınan his (haz) değişmiyor veya benzer ise bu durumda beynin şartlanma yolu ile (belli alt ve üstü sınırlar içinde olabilir) herhangi bir şeye 'programlanabildiğini' anlıyoruz. Bu tıpkı aynı meyveye mesela elmaya farklı dillerde farklı isimler verip ama aynı şeyi anlamak gibidir. Bu durum bize imge değişse de bilgi/hissin değişmediğini gösterir. O halde görünürdeki farklılıkları bir kenara bırakıp bilinç deneyiminin ortaklığına odaklanırsak varacağımız yer oldukça şaşırtıcı olacaktır.
Bir şeyin size estetik gelip güzel gelmemesi zihninizin daha önce 'ön programdan' geçmiş olmasının sonucudur. Daha önce zihninize 'yüklenmiş' bu ön imgeler nedeniyle bir kişi estetik olsa da size güzel gelmeyecektir. Size o kişinin 'güzel gelmesi' için daha önce yüklenmiş bu ön imgelere uygun özellikler taşıması gerekir. Bu 'güzel gelme' yi de açarsak sadece görsel güzel (estetik) bulma değil daha ötesine geçen başta bahsettiğimiz 'görselliğe bağlı haz' tetiklemesine sebep olan imgeleri oluşturur. Yani imgeler kişilerde değişse de (görsel)haz (bilinç deneyimi (qualia) olarak) benzer veya aynı olacaktır. İşte bu nedenlerle çok estetik yüz hatlarına sahip de olsa (oran orantı olarak çok düzgün şekillere sahip) biri sizde ön imgeleri tetiklemediği için objektif bir güzelliğe sahip olsa da sizde (ön imgelere bağlı) his tetiklemesi yapmazsa o kişiden çok etkilenmeyeceksinizdir.
Konu uzamasın diye ön imgelerin zihinlerimize nasıl yüklendiği konusuna burada girmiyorum.