Öncelikle işin bilinç cephesindeki durumuna bakarsak düşüncelerin de 'yaşandığını' görürüz. Anılar ve bellek açısından da aynı durum vardır. Bellek geri 'çağırmalı' işler. Biz hatırlayan kadar bilgi ve anılarımız beyindeki bilinç dışı alanda kayıtlıdır. Çünkü biz 'çağırıp' hatırlayana kadar bu bilgilere o sırada bilinç yönü ile erişim yoktur. Ne zaman ki hatırlarız bu bilgiler bilinç alanına geri çağrılır ve işlenmiş olur. Dolayısıyla anıların bir PC de kayıtlı olması ile bilinçdışı alanda 'pasif' şekilde kayıtlı olması benzer bir durumdur. Ancak bilinçli deneyim tarafından anının yeniden geri çağrılması belli ölçüde anıyı yeniden deneyimlemektir ki 'düşüncelerin yaşanması' dediğim şey işte burada ortaya çıkar. Bu açıdan düşüncelerin de hisler gibi aslında yaşandığını düşünürsek daha iyi olur.
Yine insan belleğinde anılara hisler de eklidir. Yani siz geçmiş bir anı düşünürken sizin o sıradaki hisleriniz de anıya dahildir. Siz geçmiş bir olayı hatırlarken çoğu zaman sadece görsel veriyi değil hislerinizini, o sırada ne hissettiğinizi, o zamanki algılama biçiminizi de hatırlarsınız. Çünkü hisler ve duygular da algılara eklenir ve bunlarda sizin anı belleğinize genelde bu halleriyle kayıtlıdır. Bu da bir anıyı hatırlamayı veya geçmişi düşünmeyi hissel bir tekrar deneyimi demeektir. Bu açıdan anılarınız tam olduğu gibi bir sisteme aktarılacak olsa sadece gördükleriniz duyduklarınız değil sizde o an yaşanan hisler ve duygular da anılara dahil olacaktır demektir. Ancak tabi bunu yapmak beyindeki tüm veriyi olduğu gibi aktarmayı gerektirir. Bu da bize gösteriyor ki her bilincin gerçekliği ve deneyimi son derece özneldir. Her bilinç kendi gerçekliğini yaşar.