Ölümden sonra sonsuz yaşama isteğinin bir sonucu olarak ölümden sonra yaşam inancı doğmuş olabilir. İnsanoğlu hatta hayvanoğlu yaşamak için güdülerle donatılmış ve ölümden hep kaçmıştır. İnsanlığın aklı erdikçe sorguladıkça ölüme ve sonrasına dair hayal gücünün sınırlarında her türlü senaryoyu kurgulamıştır. (isterseniz internete ressam "Pieter Bruegel, ölümün zaferi" yazın görün uçmuşluğun tablosunu.
Bugünkü dini inançların çoğu eski sümer-mısır inançlarının türevleridir. Ruh inancı bile antik mısırlılardan kalmadır ve ağızdan giren çıkan "hava"dan kaynaklanır. Uzak doğudaki inançlar ise animistik inançların tao ile rama nın gözüyle dinleştirilmesinden ibarettir. Detaya gerek yok burada uzatmayım.
Peki ölümden sonra hayat var mı?
Ne yazık ki insanın istekleri, zevkleri ve acılarına dayalı bu dünyaya benzer bir dünya, bir beden ve dünyevi mekanların olduğunu sanmıyorum. Hesap gününü, zebaniler, ateşler, huriler, melekler,, köşkler filan bekleyenler.. Boş yere kendilerini heba etmesinler.. Bunlar sadece bilinmezi bilinenlerle açıklamaya çalışanların söylemleri ve bazı sosyal düzen kurallarını uygulamak için kullanılan ödül ve ceza vaatleri. Geçmişte evrenin dünyanın etrafında döndüğünü ve evrenin insan için yaratıldığına inanlar bugun evrende bir zerre bile olamadığımızı görüyorlar. Öbür dünya işi de böyle.. Diğer dünya işlerine dair vaatler ölümlüye teselliden ibaret gibi görünüyor.
Aslında insan ölmeyi kabullenemiyor mu? Kendimiz kadar önemli! bir kişinin, pek çok değerli insanın yok olup gitmesi çok yazık. Daha yapacak çok şeyimiz var, sevdiğimiz dostlarımız, yaşayamadığımız yıllarımız, adalet bekleyen bir tarafımız, vb,vb ..Sadece insanlar değil üstelik aslında aynı dna yapısını paylaştığımız milyarlarca hayvan ve diğer bitkiler milyonlarca yıldan beri ölüyorlar bunlar nereye gidiyor. Bu muhteşem evren bizi böyle harcamamalı.
Ölmek istemeyene bir teselli var yine de. Bildiğimiz bir şey var. O da milyarlarca yıldır var olan sonsuz "evren" denen "şey"in bir parçasıyız. Değişerek dönüşerek de olsa var olmaya devam edeceğiz. Bu anlamda ölüm yok. İleride bir gün! (zaman kavramı mecburen) daha farklı bir organizasyon ve bilinç ile evreni tekrar tekrar fark edeceğiz yani yaşayacağız. Belkide şu anda o farklı bilinçlerden birindeyiz.
Kendinize mukayyet olun.. Kendinizi çok kaptırmayın şu "An" ın kıymetini bilin yeter. Sevgiler.
Not: 18.yüzyılda anadoluda yaşayan "Şiri" den hayatı kendince çözmüş aşağıdaki çok kısa üç dörtlük çok şey anlatıyor. İlgilenenler aşağıdaki linkten 16 dörtlüğün tamamına bakabilirler.
http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/siri-mdiki
Şu fena mülküne çok gelip gittim
Yağmur olup yağdım ot olup bittim
Urûm diyarını ben irşat ettim
Horâsan’dan gelen Bektaş idim ben
Gâhi nebi gâhi veli göründüm
Gâhi uslu gâhi deli göründüm
Gâhi Ahmet gâhi Ali göründüm
Kimse bilmez sırrım kallaş idim ben
Şimdi hamdülillâh ŞİRÎ dediler
Geldim gittim zâtım hiç bilmediler
Sırrımı kimseler fetmetmediler
Hep mahluk kuluna kardaş idim ben