Bireyin kendi varlık amacına bakış açısı, varoluşu ele alışı ile yakından ilgili aslında. Varoluşu tanımladığı şekilde kendini o varoluşun içine konumlandıracaktır. Bu konuda kanaate sahip olabilmek için belli disiplinler açısından yeterliliğe sahip olmak gerekir. Kendini tanıma adına yeterli çabanın gösterilmiş olması gerekir. Bilinç seviyesi belli bir aşamaya ulaşmış varlıkların varoluş amaç arayışlarından elde edecekleri sonuçlar çok farklı olabilir. Bunun (nasıl varlıkların kendi aralarında bedensel düşünsel farklar sorun teşkil etmiyorsa) önemi yoktur. Önemli olan, kişinin varlığı ve kendi varlık amacı üzerine yeterli düşünce mesaisi sarfetmiş olması, çabasıdır. Arayış, gelişimin sınırsızlığına paralel olarak devam edecek ve evrilecektir. Kişi, teorik anlamda kendi kapasitesini doldurabilmek için sürece bağlı arayışı değişerek gelişecektir. Kendi gerçekleştireceği (herkesin çok farklı olacaktır) an arayıştan bağımsız bile gerçekleşebilir. Ancak bilinç, kendi yöntemi üzerinden gitmek durumunda. Varlık amacı, bir sonuç bulmak odaklı değil (çünkü her bulunan sonuç değişmeye mahkumdur), arayış odaklı bir süreç gibi görünmekte. Bizim tek düze mantığımızla bakarak, yaşamın amacı şudur gibi tekil bir sonuca endekslenebilir olmayıp, değişken ve birden fazla sonucu gösteriyor olabilir. Zamanın akışı lineer olmadığı için, farklı zaman dilimlerine ulaşacak sonuçlar açısından da çok faktörlü eylemler üzerinden bakmak gerekir. Eğer düz mantık düşünerek tekil sonuçları arayacak olursak, kendi sorularımızın gölgesinde kalacağız.