Konuyu gündem de olan covid aşılarına karşı oluşan önyargılı yaklaşımların tartışılması şeklinde düşünerek yorum yapacağım. Çünkü genel olarak aşı karşıtlığı şeklinde tüm aşılama olaylarına karşı duruşun günümüz bilim ve teknolojisinde bağnazlıkta kendine yer edinir diye düşünüyorum. Bu açıklamadan sonra covid olayına gelirsek;
Birincisi aşıların mantığını anlamak ve teknolojileri hakkında genel bir bilgi edinmemiz gerekli. Viral aşıların temel mantığı hedef enfeksiyona karşı konağın kendini savunacak miktarda NÖTRALİZAN ANTİKOR oluşturması amaçlanır. Bu amaç doğrultusunda üretilen aşılar çeşitli adjuvanlar ile kombine edilerek konak canlıya enjekte edilir. Sonra in vitro( hücre kültürü ile virüs nötralizasyon testi) ve in vivo ( challenge yapılması) ortamlarda kullanılan aşının etkinliği araştırılır ve bu etkinliğin ne kadar sürdüğü belirlenir. Laboratuvar çalışmalarından elde edilen veriler ışığında saha çalışmaları başlar bunlarda faz 1 den faz 4 e kadar süren çalışmalardır ki bu çalışmalar ile aşı etkinliği ve varsa potansiyel yan etkileri net bir şekilde ortaya konur. İfade edilen bu süreçlerin hepsinin tamamlanması ise yıllar alır. Covid aşılarında ki problem ise burada ortaya çıkmaktadır. Yıllar sürecek olan bir çalışma ve veri sürecinin gerçekleşen pandemi gibi özel şart altında sürecin hızlandırılması ve bazı durumların göz ardı edilmesi. Bunları biraz açalım.
Aşılarda antikor bağımlı artım (Antibody-depent enhancement) denilen bir olgu vardır kısaltımı ADE. Bu durum genelde aşı vurulduktan sonra yeterli miktarda vucudun nötralizan antikor oluşturamadığı durumlarda ortaya çıkmaktadır.
"SARS-CoV enfeksiyonlarinda ADE, monosit, makrofaj ve B hucreleri gibi farkli immun hucreler uzerinde eksprese edilen FcRs ile ilişkilidir. önceden var olan SARS-CoV'e spesifik antikorlar FcR eksprese eden hücrelere viral girişi olanaklı hale getirebilmektedir. Kisaca onceden var olan antikorlarin Fab domainler araciligiyla yeni enfeksiyon etkeni olan virusun antijenik epitoplarına, Fc domainleri aracılığıyla da FcR eksprese eden hücrelere bağlanması sonucu oluşan etkileşim zinciri enfeksiyon etkeni olan yeni virusun FcR ekprese eden hücrelere girişini ve bu hücreleri enfekte etmesini olanaklı kılabilmektedir." (https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1258145)
Yukarıda anlatılmak istenen covid'in ACE2 reseptörünün yanında başka bir reseptör daha kullanarak enfekte edebileceği hücre çeşitini artırmasıdır. SARS-CoV enfeksiyonlarında ADE, monosit, makrofaj ve B hücreleri gibi farklı immün hücreler üzerinde eksprese edilen FcRs ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Yanı bu sayede virus ile enfekte edilen makrofajlarda virus çoğalması ve hızlı bir şekilde viremiye gidebilen bir sürecin oluşmasına vesile olabilir. Deney hayvanları ile yapılan çalışmalar ile de bu hipotez bir çok kez doğrulanmıştır ancak şuan için mevcut SARS-CoV-2 aşıları, yüksek antikor titreleriyle koruma sağlıyor gibi görünmektedir; zaman içinde antikor titrelerinin azalmasıyla ilişkili ADE risklerinin olasılığı da tam olarak bilinmemektedir (https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fimmu.2021.640093/full).
Buna benzer bir olgu yakın zamanda dengue virüs (DENV) enfeksiyonunun immünpatogenezinde ortaya çıkmıştır. Hastalığı geçirmeyen ve aşı vurulan kişiler sonucunda hastaneye yatış oranları artmış ve hastalık bu kişilerde çok daha şiddetli bir hal almıştır ve CDC bu aşıyı sadece enfeksiyonu doğal geçirenlere rapel amaçlı vurulması gerektiğini açıklamıştır (https://www.cdc.gov/mmwr/volumes/70/rr/rr7006a1.htm).
ADE mekanizmasının açık olması kaos ortamında hızlı bir şekilde gerçekleştirilen aşıların relatif çalışmaları ne yazık bu aşılar üzerinde ki endişeleri de giderememektedir Ayrıca yeni teknoloji aşıların olası yan etkilerinin gün geçtikçe ortaya da çıkması kafalarda ki soru işaretlerini de artırmaktadır. Örneğin Johnson & Johnson/Janssen aşısında Thrombosis with Thrombocytopenia Syndrome (TTS) oluşma durumu. Özellikle 50 yaş ve altındaki kadınlarda ve herhangi bir trombosit ile alakalı kronik hastalığı olanların dikkat etmesi gerektiği CDC tarafından önerilmektedir https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/vaccines/safety/safety-of-vaccines.html).. Benzer bir durum biontech mrna aşısı içinde mevcuttur ki bir çoğumuz bir şekilde aşı sonrası 48 saat içerisinde inme,myocardit ve ani ölüm ile şekillenen bazı olguları duymuşuzdur. CDC'ye göre her ne kadar aşı kaynaklı ölümler çok ama çok nadir olmakla birlikte https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/vaccines/safety/adverse-events.html?CDC_AA_refVal=https%3A%2F%2Fwww.cdc.gov%2Fcoronavirus%2F2019-ncov%2Fvaccines%2Fsafety%2FJJUpdate.html)l) eğer aşı vurulacak kişinin kronik bir hastalığı yok ise, potansiyel risk içeren ortamlarda bulunması gerekmiyorsa ve riskli yaş grubunda dahil değilse hastalığın mortalite oranı da göz önüne alındığında kar zarar eğrisi doğrultusunda aşı vurulması zorunlu mudur? sorusu düşünülebilir. Ayrıca şunu da unutmamak gerekir enfeksiyon hastalıklarında bir enfeksiyon ne kadar hızlı öldürürse aslında o kadar iyidir. Evet doğru. Çünkü enfeksiyon konakta ne kadar uzun kalırsa semptomlar ne kadar uzun sürerse ve yatağa düşürmesi uzarsa senin hastalığı yayman ve iş yükünde azalma da o kadar fazla olur. 27. 12. 2021 itibari ile WHO verilerine göre covid fatalite oranı % 1.93'dür (https://covid19.who.int/) ki bunlar tespit edilebilen vakalar. Bana göre hastalık semptomlarının grip benzeri olması ve bazı vakaların asemptomatik geçerilmesi yada çok hafif atlatılması gerçek sayıların(ölüm) daha az olduğu kanaatini doğurur. Durumun böyle olması enfeksiyonun hızlı yayılması ve kliniklerde yoğun bir iş yükü artışı doğurur. Ayrıca yoğun bakıma düşen olguların ve ex ile sonuçlanan vakaların klinik süreçleri ortalama 1 ayı bulur ki bu durumda sağlık sektörü dar boğaza girer, giderler artar, klinikler/yoğun bakımlarda yatak bulunmaz ve hükümetler üzerindeki siyasi baskılarda yükselir. Böyle olunca da alınan kararlarda toplum sağlığından öte başka faktörlerde ağır basmaya başlar ki sağlık sektöründe ki rant meselesinden hiç söz etmiyorum. Ayrıca son çalışmalarda hocamız biontech 2. dozun delta varyantına karşı koruyuculuğunun %39 olduğunu ve sinovacta ise bu durumun çok daha vahim olduğunu ifade etmişti ki aşılama oranlarının çok yüksek olmasına rağmen günlük vaka oranları ortadadır. Hatta ingiltere ve Fransa da haftalık vaka sayıları 500 binleri bulmuştur(https://covid19.who.int/region/euro/country/gb). Buna istinaden aşı vurulmaya gittiğinizde yeni teknoloji Biontech mRNA aşısı için size "bu aşıyı bilinçli bir şekilde vuruluyor ve olası problemlerin bilincindeyim" şeklinde belge imzalatılması, konvansiyonel bir yöntemle yapılan ve inaktif bir aşı olan Sinovac aşısında böyle bir durumun olmaması aslında yukarıda yazdığım potansiyel risklerin sanılandan çokta az olmadığının bir kanıtıdır.