Bu, çok eski bir soru. Yani yaklaşık 200 yıllık bir soru. Ortaya çıkışı şöyle özetlenebilir:
1700'lere kadar sanat ve zanaat arasında bir fark yoktu. Yani bir çömlek ustasıyla, bir duvar ustasıyla bir mimar ya da ressam aynı kapsamdaki kişilerdi. Özel bir becerisi olan kişi. Sanat eseri denen şey de, bir amaca hizmet eden üretimdi. Yani mutfakta kullanılacak bir çömlek yapmak da, insanları eğlendiren bir tiyatro oyunu yazmak da sanat olarak görülüyordu.
1700'lerin sonlarında sanat ve zanaatin ayrı disiplinler ve dinamikler oldukları düşünülmeye başlandı. Ayrıntısına inemem, çok uzun konu. Ama sanatla zanaatin, çok sayıdaki ayrım noktasından biri, yukarda belirttiğim "amaç" meselesiydi. Sanat/zanaat ayrımına göre zanaat eseri bir amaca hizmet eden ve belirli bir amaç gözetilerek yapılan bir çalışmadır ve amacına ne kadar iyi hizmet ederse o kadar iyidir. Sanat eseri ise herhangi amaç ve belirli bir niyet gözetilmeden üretilen, herhangi bir amaca hizmet etmeden kendi başına bir varlık ve değer sunabilen bir çabaydı. Yani zanaat eseri insana hizmet etmeliydi, sanat eseri ise tamamen özgürce kendi varlığı için vardı ve kendisine hizmet ederdi.
Bu ayrım noktasından da bu soru doğdu: Sanat insan için mi? Bu zaten zanaat oluyor. Sanat için mi? Bu da güzel sanatlar oluyor.
Günümüzde, modern sanat anlayışının ortaya çıkıp kabul edilmesinden en az 150 yıl sonra artık, dışkısını konserve kutuya koyup sanat galerisinde sergileyen sanatçıların, bant muz'ların, Bedri Baykam'ın spermli peçetesinin, tetrisin sanat koleksiyonlarına alınmasının dönemindeyiz. Sanat, tamamen, hiç bir tartışmaya yer bırakmayacak biçimde sanat içindir. Bunun anlamı şu: Sanat insanı zerre kadar umursamaz. Sanat, sanat içindir. Her şey sanat eseri olabilir. İsteyen herkes, ürettiği ya da beğendiği şeyin sanat eseri olduğunu iddia edebilir. (Marcel Duchamp'ı sağolsun, hemen google'layın) Akla hayale sığmayacak sayısız eser, ürün, performans sanat olarak kabul edilmiştir ve müzelere, galerilere, sergilere girmiştir. Herhangi bir amaca hizmet edip etmemesi kesinlikle sanat dünyasının umurunda değildir. Osuruğunuzu kaydedip onun bir sanat eseri olduğunu iddia etmenizde hiç ama hiç bir sakınca yoktur.
Bu durumda, konuyla biraz ilgili olan her sanatsever, ister istemez bir taraf tutmak ya da bir tercih yapmak zorunda. Ya gelenekselci ya da modernist olacaksınız. Yani ya bir çömlekçiyle DaVinci'yi aynı mesleğin erbabı olarak göreceksiniz ya da bir konserve kutusu dolu dışkının sanat eseri olabileceğini kabul edeceksiniz. 21. yüzyıla hoşgeldiniz...