Getiremeyiz. Bu, olanaksız.
Bir ülkenin gelişmiş, zengin, ileri bir ülke olması, onlarca hatta yüzlerce yıl süren devasa felsefi, toplumsal, sosyal, bilimsel, politik gelişmelerin ve çalışmaların sonucu olarak ulaşılan bir durum. Bir ülke önce kendisini aşağıya çeken, çözülmediği takdirde ilerlemenin olanaksız olduğu toplumsal sorunlar konusunda çözümler bulmalı. Türkiye için Türk-Kürt, Alevi-Sünni, türban, lgbti, inançlı-ateist gibi, toplumsal ölçekte, insanların zihninde çözülmesi gereken ayrım ve sorunlar. Bu sorunların çözülmesi nesiller sürüyor. Bu ülkede, dedesinin türbana, eşcinsele, ateiste, yobaza bakışını aynen sürdüren milyonlar var. Türkiye henüz bu aşamada. Bunları çözebileceğimize dair en küçük bir gösterge yok.
Bunları çözdük diyelim. Bundan sonra sağlam, bilime dayalı, planlı bir eğitim sistemi oluşturmak ve uygulamak lazım. Politikanın, siyasetin, devletin, eğitim kurumlarına karışmadığı, onlara akıl öğretmek yerine onların akıllarına uyum göstereceği bir eğitim yönetimi anlayışı. Bunu yapmak ve sonuçlarını almak ise bir ya da iki nesil sürüyor. 20-30 yıl civarı.
İyi eğitim almış bir nesil çalışma hayatına girince onlara, ileri dünya prensip ve kurallarına bağlı olarak çalışıp üretecek bir çalışma dünyası sunmak gerekiyor. Liyakate göre seçilen milyonlarca çalışanın çalışıp üretmesine olanak veren bir çalışma dünyası. Tanıdığın, şu bu partiden gelen selamla işe alınanın, patronun en güzel popolu kadını yardımcısı olarak kabul etmediği, gerçekten hak edenin hak ettiği işi alıp özgürce çalışabildiği bir çalışma hayatı.
Çalışma dünyası değerli fikirler, ürünler, tasarımlar üretmeye başlayınca da bu üretim dünyasını, uluslararası platformda pazarlayabilecek bir dış işleri politikası, reklam anlayışı, açıklık siyaseti ve dünya çağında bir açılım süreci planlanmalı. BU da en az bir nesil sürer.
Bu aşamadan sonra da ülkenin, kültürel zenginliğini dünyaya tanıtacak bir sanatsal ve kültürel devrim yaşanmalı. Dünya Türk filmi izlemeli, Türk müziği dinlemeli, Türk dansını görmeli, Türk modacılarının çizimlerini beğenmeli, Türk boksörünün tarzını görmeli, Türk mankenin güzelliğini ve zarafetini tecrübe etmeli vs. Türklüğe ait sayısız fikir, estetik yaratım, üslup vs. dünyaya tanıtılmalı. Ama bu tanıtım ve yayılım da asla ırkçı ve milliyetçi bir yaklaşımla değil aksine Dünyanın kültür mirasına saygı duyup ona katkı yapma ruhu ile yapılmalı. BU da en az iki nesil sürer. (Çeşitli alanlarda Dünyada başarılı olmuş kişiliklerimiz yok değil ama onlar hemen her bireysel ve tekil başarılar. OLması gereken ise toplu bir kalkınma)
Dünyanın gelişmiş ülkelerinin hemen hepsinin, bu aşamaların her birini yıllar önce aştığını görebilirsiniz. En yakın zamanlı örnek Kore. Kore, 50 yıl önce başladı ve ancak bugün yatırımlarının meyvelerini almaya başladı. Bugün teknolojide, sanayide, sanatta, sporda Kore Dünyanın en iyileri arasında. Bizim bu aşamalarını bırakın 10 yıl, 50 yılda bile geçmemiz olanaksız. Çünkü bu yönde hiç bir eğilim, çaba, çalışma, planlama yok.
Özetle... Yaşınızı bilmiyorum ama üzgünüm ki siz ve ben de dahil bu cevabı okuyan hiç kimse, Türkiye'nin Kore ya da başka ilerlemiş ülkelerin seviyesine çıktığını asla göremeyecek
Bu çizdiğim tablonun aşılabilmesi için tek bir olasılık var. O da benzersiz, deha seviyesinde bir liderin dünyaya gelerek, ülkesi için kendisini feda ederek her şeyi değiştirmesi. Gelin görün ki böyle dehalar dünyaya ancak yüzyılda bir geliyor. Ve biz hakkımızı geçtiğimiz yüzyılda kullandık. Bu yüzyılda bir deha kişiliğin tekrar Türkiye'den çıkması çok düşük bir olasılık. O nedenle onun değerini bilsek ve 100 yıl öncesinden bize tuttuğu ışığı izlesek bu bile yeterli ama onu da yapmıyoruz hatta o ışığı bile karartmaya çalışıyoruz. O nedenle durum bu...