Evet-hayır. Doğru-yanlış. İyi-kötü. Gerçek-yalan. Sıfır-Bir.
Bilim, böyle bir şey değil. "Bilimin şuanda bize söylediği şeylerin kesin bir gerçekliği yok mu?" demişsiniz. Bu sorunuz, bilimin nasıl bir olgu olduğunu, bilimin yöntemini anlayamamış olduğunuzu gösteriyor.
Size konuyu açıklamak için, genelde yapıldığı gibi felsefi, karmaşık, kavramsal açıklamalar yapmayacağım, daha fazla kafanızı karıştırmayayım. Çok somut, gerçek örnekler vereceğim Bakın, şöyle...
Biz insanlar olarak, 5 duyumuzla çevremizi algılıyoruz. Ve algılarımıza göre belirli yargılara varıyoruz. Örnek: Bir parça tahtayı suya atıyorum ve yüzüyor. Batmıyor. Diyoruz ki, tahta suda yüzer. Peki.
Bu, yani tahtanın yüzdüğü gerçeği, sizin kolayca görebildiğiniz bir gerçek. Sizin söyleminizle "kesin gerçek". Bu konuda şüpheniz yok. Açık seçik gördünüz çünkü.
Peki bitti mi? Ağaç yüzdü, "kesin gerçek"e ulaştık, konu kapandı... mı?
Neden? Tahta neden yüzer de taş yüzmez? Bunu açıkladığınızda bir kuram ya da teori yazmış oluyorsunuz. Yaptığınız gözlem sonucu elde ettiğiniz gerçekliğin açıklaması, sebebi, nedeni. Konuyu araştırıyorsunuz ve diyorsunuz ki, özgül ağırlığı, sudan hafif olan şeyler suyun üzerinde yüzer. Tahta da böyle bir maddedir. O nedenle yüzer. Bu teori oldu.
Siz, yazdığınız teori ile meşhurluğun tadını çıkarıp sağda solda karizmatik karizmatik konferanslar verirken Brezilya kıyısında canı sıkılmış, ayaklarını suya uzatmış manzara seyreden ve sizin "Tahtalar yüzer. Çünkü özgül ağırlıkları sudan azdır" adlı makalenizi okurken bir çocuk, bir parça lignum vitae'yi suya atar ve görür ki bu ağaç suda batar. Hop... Sizin, bu teorinizi çürütüverir. Haydaa.... E ne oldu şimdi? Hani "Kesin gerçek"ti bu?
Siz, bir parça Populus alba'yı (kavak ağacı) suya atarken ve onun yüzdüğünü görürken Brezilya'da yetişen bir ağacın sudan ağır olabileceğini düşünmediniz. Elinizdeki gözlemden yola çıkarak bir tespit yaptınız (Ve ona, yapmamanız gerektiği halde "kesin gerçek!" dediniz) ama yer yüzündeki tüm tahtaları suya atmadınız. Demek ki yazdığınız şey kesin gerçek değilmiş. Eğer o Brezilyalı çocuk, elindeki tahtayı suya atmasaydı, tüm dünya sizin "kesin gerçek" dediğiniz şeyi gerçekten "kesin gerçek" sanacaktı. Ama kesin gerçek "tahta yüzer" değildi. Sizin, yazdığınız teorideki "özgül ağırlığı sudan hafif cisimler yüzer" tespitinizdi. Şimdi meşhurluk ve konferans verme sırası, elindeki tahtayı suya atıp sizin devasa gerçekliğinizi bir saniyelik hamle ile bitiren o çocukta.
Bilim yanıldı mı? Hayır. Eldeki veriler, o an için bizi o gerçekliğe götürdü. Başka bir veri elde edildiğinde ise gerçeklik değişti. Ama aslında gerçeklik yerinde duruyor. Biz, bazı tespitlerimize "kesin gerçek" diyerek hata yapıyoruz.
Ekte verdiğim makalede, hipotez, kuram, teori, kanun, gözlem vs. gibi, bilimsel metot yöntemini göreceksiniz. Oradan da anlayacaksınız ki bizim, "kesin gerçek" dediğimiz şey, o an için elde ettiğimiz verilerden çıkardığımız yorum ve sonuçlardır. Yarın başka bir veri elde edilirse, -Brezilyalı bir velet elindeki tahta parçasını suya atarsa- gerçeklik değişir. Ama aslında bu da bizim gerçekliğimiz. Çünkü biz, elde ettiğimiz verilerden çıkan sonuçlara "kesin gerçek" diyoruz. Yer yüzündeki ahşaplar orada duruyorlar. Ancak, yeryüzündeki tüm ahşapları suya atarsanız "tahta suda yüzer" diyebiliriz ve buna "kesin gerçek" diyebiliriz. Ve nadiren, bir durumu, olabilecek tüm sınamalara tabi tutabiliriz. Bu çok zor bir şeydir. O nedenle teoriler yazarız. "Özgül ağırlığı sudan hafif olan maddeler yüzer" deriz. Bu durumda tahta, taş, metal vs. diye belirtmeye gerek kalmaz.
Umarım açıklayıcı olmuştur. Sağlıcakla...
Kaynaklar
- Evrim Ağacı. Bilim Gerçekten Nasıl Çalışır: Hipotezler İspatlanınca Teori, Daha Da İspatlanınca Kanun Olmazlar!. (28 Temmuz 2021). Alındığı Tarih: 28 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı