Bu soruyu aslında bu kararı alan kişilere sormak gerekir elbette ancak genel kabulle bunun sebebi evrimin, tüm dinlerin yaratılış öykülerinin gerçekleri yansıtmadığını gösteriyor olmasıdır. Tüm dinlere göre insanoğlu, ulu bir yaratıcı tarafından tekil olarak yaratılmıştır. Yaratılan ilk insanın adı Adem'dir. Adem çamurdan yaratılmıştır. Onun partneri olan Havva da Adem'in kaburgasından yaratılmıştır. Evrim ise bu yaratılış öyküsünü yalanlamaktadır çünkü evrime göre böyle bir şey olamaz. İnsan da diğer tüm canlılar gibi başka bir türden evrimleşmiştir. Bu evrimleşme, evrimin temel dinamiklerine göre geçişli, uzun süreli ve çevre şartlarına uyum sağlama esasıyla meydana gelmiştir.
Tabi evrimin, ulu yaratıcı hipoteziyle çelişmediğini düşünen modern dönem din filozofları yok değil. Bu düşünürlere göre evrimi de ulu yaratıcı düzenlemektedir ya da evrimi mümkün kılan şartları zaten yine ulu yaratıcı oluşturmuştur vs. Bu anlamda evrim illa ulu yaratıcı hipotezini çürüten ya da insanı -ve tüm canlıları elbette- ulu bir yaratıcının ortaya çıkardığı iddiasını çürüten bir bilimsel gerçeklik olduğu iddia edilemez. Buna göre de sanıldığı gibi evrim ateizm demek değildir, sadece yaradılış öykülerinin doğru olmadığını göstermektedir.
Artık bilim dünyasında, evrimin gerçekliği üzerine en küçük bir şüphe yok zaten. Bu anlamda yaradılışçılık dediğimiz felsefi duruş gücünü günden güne yitiriyor gibi görünüyor. Ülkemiz de bir süredir, İslami siyaseti benimsemiş bir iktidar tarafından yönetildiği ve dini hassasiyetler gündemde olduğu için evrim görmezden gelinmeye çalışılıyor. İşin özü bu.
Ama elbette bu ne yazık ki çok üzücü bir durum. Çünkü; 1- Evrimin gerçekliği tartışma götürmez. Böylesine büyük ve önemli bir bilimsel keşfin gençlere öğretilmemesi büyük bir eksiklik. 2- Evrim zaten dinsizlik, ateizm, inançsızlık vs. demek de değil. Evrim teorisinde, evrim kabulünde inançla, dinle ve özellikle de İslam dini ile ilgili hiç bir iddia, kasıt yok. Yani insanlar evrimi öğrenip gayet de inançlı kişiler olabilirler.
Kısaca böyle.