Nihilizm'in (Hiççilik) öncülerinden Nietzsche'nin görüşü. Özellikle "Böyle Buyurdu Zerdüşt" kitabı sayesinde ün kazanmıştı. Döneminde bu fikir yüzünden Hristiyan kesim tarafından âdeta zorbalığa uğramıştı. Maalesef hiç kimse onunla tartışmak istemiyordu. Çünkü bu tarz düşüncelerin şeytandan geldiği düşünülüyor, söyleyen kişiden de uzaklaşmak gerektiğine inanılıyordu. Bu sebeple yalnız bir insandan bahsettiğimizi göz önünde bulunduralım.
Dindarlık hat safhada, sorgulama ise tam tersine yerlerdeydi. Savaşlarda masumların katledilmesi, insanların açlıkla mücadelesi ve cahilliğin sebep olduğu birçok kötülük Nietzsche'yi derinden etkilemişti. Özel hayatında yaşadığı sorunlarla birlikte artık felsefi görüşü kendi tecrübeleri doğrultusunda olgunlaşmıştı. Onun için "Tanrı ölmüştü"...
Nietzsche'ye göre; dünyada açlık, adaletsizlik, savaş, zorbalık gibi kötülükler nasıl olur da iyi bir Tanrı'nın göstergesi olabilir?
"Tanrı’nın ölümünün insanın anlaşılmaz olan doğasını yenmesi için ve üst insan’a ulaşılabilmesi için bir yol olduğu görüşündeydi. Tanrı, insanı yeryüzüne acı çekmesi için yollamıştır." İnsanların bir kötülükle karşı karşıya kaldığında dünyayı suçlamalarını yanlış bulur. Suçlu Tanrı'dır. Geliştirdiğimiz tüm değerler, dünyanın gerçek doğasını görmemize engel olan araçlardır. Bu araçlar, insan için katlanması zor bir dünyayı katlanabilir hâle getirme amacındadır. Bu amaç yıllardır dinlerin var oluşu ile de desteklenir. Dinler bize "öbür dünya" gibi güzel vaatler sunarak, bize bu dünyada yapmamız gerekenleri emrederler. Bu emirler, insanların özgür ve başkaldıran doğasını yok etmeye onları birer sürü parçası haline getirmeye yöneliktir. "İnsanlar bu araçlardan kurtulup zorla bir gereklilik kazandırılmış dünyadan sıyrılmalıdırlar."
Tanrı ölmüştür; çünkü insan kendi hareketlerini kontrol edebilecek düzeydedir. "Tahmin edildiği gibi Nietzsche bu durumdan tam bir çıkış önermez. Bu çıkışı insanların başarabileceğini söyler. Tanrı’nın ölümünü büyük bir reddedişe ve kendi üzerimizde sürekli bir zafere dönüştüremezsek, bu kaybın bedelini ödemek zorunda kalırız."
İşte Nietzsche’nin var oluşa yönelik en büyük amaç ve umut olarak ortaya koyduğu Üst insan (Übermench) kavramının çıkış noktası, insanlığın ortak ve içsel dünyasında gerçekleşen bir krizdir: “Tanrı’nın ölümü”...
Nietzsche'nin bu görüşü tıpkı bir sanatsal tablo gibi herkes tarafından farklı yorumlanabilir/görünebilir. Örneğin, ülkemizin önemli Felsefecilerinden Prof. Dr. Ahmet İnam şöyle yorumluyor:
“Nietzsche bana göre dinsiz bir adam değil. Tanrı öldü diyor ama o tamamen Hristiyanlıkla kavgası olduğu için. Bir güce inanıyor. Nietzsche’nin Tanrı’ya inandığını söyleyebilirim. Orada bizim gücümüz var. Batı’nın Nietzsche’sini ben kendi gözümle yorumlayabilirim. Hüzzam makamında ona şarkı yazabilirim. Sanki Nietzsche deyince mutlaka senfoni yazmamız gerekiyor. Türkü de yakabilirim. Onun ıstırabını anlayabiliyorum. Dolayısıyla ben Nietzsche’yi hep kafasında fes, bizim 19. yüzyıl İstanbul’unda yaşayan bir insan olarak düşünürüm. Bana Nietzsche dervişvâri biri gibi gelir…”
İşte Nietzche, arkasında öylesine "kafa karıştırıcı" felsefi görüş bırakmıştır ki onun felsefesi günümüzde hâlen yarı/yarıya gizemini korumaktadır...
dipnot: eğer görüş soracak olsaydınız; görüşümü de yazabilirdim ancak dini anlayışımı detaylandırmam gerekirdi. Bu da uzun bir yazıya ihtiyaç duyardı...
1,668 görüntülenme
Kaynaklar
-
Ö. Yıldırım. "Tanrı Öldü." Ne Demektir?. (4 Kasım 2011). Alındığı Tarih: 24 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Felsefe
| Arşiv Bağlantısı
-
Vikipedi. Friedrich Nietzsche. (24 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 24 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Vikipedi
| Arşiv Bağlantısı