Hayır, eşcinsellik hastalık değildir. Bunun basit bir nedeni var: Eşcinsellik, yapılan hiçbir modern hastalık tanımına uymamaktadır. Hastalıkların tanımı bu yazıda detaylıca anlatılmıştı, onu okumanızı önemle tavsiye ederiz. Özetle:
Hastalık, öncelikle söz konusu bireyde, sonrasında bireyin bulunduğu aile, grup veya toplumda (sosyal birimde) göreli yaşam standartlarını önem sırasına göre fiziksel, zihinsel, evrimsel uyum başarısı açılarından veya doğal olgularla sınırlı olarak sosyolojik açıdan olumsuzlaştıran, çoğu zaman biyolojik ve mikrobik (virüsler, prionlar, bakteriler, vs.) unsurlar dolayısıyla ortaya çıkan, çeşitli yöntemlerle potansiyel olarak tedavi edilebilen, etkisi azaltılabilen veya tamamen önlenebilen durumlardır.
Görülebileceği gibi, eşcinselliğin bir "hastalık" olmakla hiçbir alakası yoktur; çünkü:
- Bireyde (veya toplumda) yaşam standartlarını olumsuzlaştırmaz/düşürmez.
- Tedavi edilemez, etkisi azaltılamaz ve önlenemez.
Bu konudaki tek olası itiraz, eşcinselliğin üreme şansını sıfıra indirdiği, dolayısıyla biyolojik evrim açısından yüksek bir dezavantaja sahip olması gerektiği yönünde olacaktır. Ne var ki bu itiraz hatalıdır. Eşcinsellik üremeye tamamen engel olmaz, üstelik evrimin tüm eleyici ve sert testlerine rağmen günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır: Günümüzde bizonlardan penguenlere, kuşlardan insanlara, kertenkelelerden böceklere kadar kadar yüzlerce farklı türde homoseksüel ilişki tanımlanmıştır. Dolayısıyla eşcinsellik, doğanın sıradan bir parçası olarak görülmektedir. Bu olgu, sadece bir avuç türde değil, tanıma bağlı olarak Dünya üzerinde 500 ila 1500 tür arasında bulunmaktadır! En tutucu tanım dahilinde bile, en az 350 farklı türde eşcinselliğin net bir şekilde tanımlandığı bilinmektedir.
Sağlık Örgütleri Eşcinselliği Hastalık Olarak Görüyor mu?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), eşcinselliği 1970'li yıllarda hastalıklar ve rahatsızlıklar kapsamından çıkartmıştır. WHO tarafından yayınlanan öneri raporunda şöyle yazmaktadır:
Araştırma grubumuz, Hastalık ve İlişkili Problemlerin Uluslararası İstatistiki Sınıflandırılması (ICD) katalogundaki F66 kategori numaralı "cinsel gelişim ve yönelim ile ilişkili psikolojik ve davranışsal bozukluklar"ın olduğu gibi kaldırılmasını önermektedir. (...) Klinik, halk sağlığı veya bilimsel araştırmalar açısından cinsel yönelime dayalı hastalık tanısı koymak mümkün değildir.
Benzer şekilde Amerikan Psikoloji Derneği (APA) da eşcinselliğin bir tercih olmadığını, doğal olduğunu ve değiştirilemeyeceğini açık ve net bir şekilde belirtmiştir. APA, ayrıca "eşcinsellikten vazgeçirme terapilerinin" bireylere zarar verebileceğini de belirtmektedir. APA'nın 1973 tarihli bildirisinde şöyle yazmaktadır:
Amerikan Psikoloji Derneği olarak, sosyal etkinlik açısından genel bir sorun yaşamayan ve kendilerini iyi hissettiklerini söyleyen kişilerin cinsel yönelimleri dolayısıyla hasta oldukları sonucuna varmaktan vazgeçmekteyiz. Bu kişilerin yerel yönetimler, şehirler, eyaletler ve ülkeler bazında diğer insanlarla eşit haklara sahip olması gerektiğini savunmaktayız.
Türk Psikologlar Derneği şöyle diyor:
Tüm dünyada, ruh sağlığı uzmanları tarafından kabul gören görüş, eşcinselliğin bir ruhsal bozukluk değil, kişinin kendi iradesinden bağımsız bir cinsel-duygusal yönelim olduğu doğrultusundadır. (...) Eşcinselliğin bir cinsel tercih ya da bir ruhsal bozukluk olduğu yönündeki görüşlerin, çeşitli kültürel etkenlerden kaynaklı kişisel görüşler olması nedeniyle tarafımızca tartışılacak bir yönü bulunmamaktadır. Psikoloji bilimi kuram ve bulguları doğrultusunda işlev gören bir meslek örgütü olarak, konuyu bilimsel gerçekler çerçevesinde ele aldığımızı ve eşcinselliği, gerek sosyal alanda gerekse ruh sağlığı alanında, normal sınırlar içindeki bir cinsel-duygusal yönelim olarak kabul ettiğimizi vurgulamak isteriz.
Türkiye Psikiyatri Derneği şöyle açıklıyor:
(...) Eşcinsellik, biseksüellik ve heteroseksüellik gibi insanda tanımlanan üç yönelimden biridir. Her şeyden önce bir hastalık değil yönelim farklılığıdır. Eşcinselliğin bir hastalık olduğu yaklaşımı 40 yıl önce terk edilmiş ve psikiyatrik hastalık tanı listelerinden çıkarılmıştır. Uluslararası ve ulusal hekim örgütlerince eşcinsellik heteroseksüellik gibi sağlıklı bir durum olarak kabul edilmektedir. (...) Sonuç olarak eşcinsellik bir hastalık değil toplumun çoğunluğunu oluşturan heteroseksüellik gibi bir yönelimdir. Aksi yönde düşünce ancak kişisel inanış olabilir.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şahika Yüksel şunları söylüyor:
Eşcinsellik bir hastalık değildir. 1974'ten beri psikiyatrik ve ruhsal hastalık sınıflamasında kabul edilmiyor. Buna rağmen farklı kültürlerde derecesi değişmekle birlikte, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalan, kendi kimliklerini inkar etmeye yönelik bir grup eşcinseller. (...) Eşcinsellik hastalık olmadığı için tedavisi de tıp ahlakına uygun değildir. Tedavi bir şeyin ortadan kaldırılması anlamına gelir. Eşcinsellik normal bir durumdur. Ama toplumsal baskılardan dolayı varoluşunu yaşamakta zorlanan kişilerin kendileri ya da yakınlarının, destek almaları mümkündür.
Psikolog Mahmut Şefik Nil ise şunları söylüyor:
1940'larda dünyada tedavi yolunda çok çaba gösterildi. Eşcinseller, 'eksik erkek' olarak değerlendirilip, erkeklik hormonları verilerek normalleştirilmeye çalışıldı. Tıpkı vücuttaki mineral eksikliğini tamamlamak gibi. Ama artık eşcinselliğin bir hastalık olmadığı ve buna bağlı olarak da tedavisinin olmayacağı yaklaşımı yavaş yavaş yerleşmeye başladı.
Evrim Ağacı olarak daha önceden eşcinsellikten caydırma terapilerinin ne kadar ciddi bir felaketle sonuçlanabileceğine bir örneği şurada vermiştik. Öyle ki, Alan Turing gibi bize bilgisayarları ve yapay zekayı veren bir dehayı bile eşcinsellikten caydırma terapilerinin ölümcül sonuçları nedeniyle kaybettik.
Eşcinsellik bir hastalık ya da değiştirilebilir bir özellik olmadığı için, bu yönde yapılmış ve yapılacak tüm denemeler gerçek sorunları ve hastalıkları yaratacak nitelikte olacaktır. Günümüzde zorlamayla bir erkeğin, bir dişiye ilgi duymasına engel olamadığımız gibi, gay (erkekler arası eşcinsellik) bir bireyin bir diğer erkeğe ilgi duymasına engel olamayız. Zaten engel olmamız için bilimsel ve somut bir altyapısı olan herhangi bir neden de bulunmamaktadır.
İşte bu noktada, şu soruyu sormamızda fayda vardır: Madem homoseksüel ilişkide yavrular doğmuyor, neden evrimsel süreçte homoseksüeller veya buna yatkın olanlar elenmemişler? Birçok açıklama için buraya tıklayıp makalenin devamını okuyabilirsiniz.
6,192 görüntülenme
Kaynaklar
-
Ç. M. Bakırcı. Eşcinsellik Ve Evrim: Eşcinsellik Nedir? Eşcinseller Evrimsel Süreçte Neden Elenmedi?. (2 Haziran 2011). Alındığı Yer: Evrim Ağacı
| Arşiv Bağlantısı