Flashback'lerin yanı sıra bir dramatik yapıda merak unsurunu canlı tutacak bir diğer öge anlatılan ana konuya ek olarak bazı yan konulara yer vermektir. Eğer tek mekânda geçen, az kişili bir metin yazmıyorsanız yan konular aynı zamanda seyircinin ilgisini kaybetmemek için zorunlu diyebiliriz.
Ama yan konuları yazmak ana konuyu yazmaktan daha büyük ustalık ister. Yan konular; inandırıcı, akıcı ve ilginç olmalıdır. Ve en önemlisi de finale yaklaştıkça bu yan konular ana konuya bağlanıp bir bütün oluşturmalıdır. Metni yazarken yan konuları ne kadar sıklıkla hikâyeye dâhil edeceğinize ve ne kadar farklı sayıda yan konu tercih edeceğinize karar vermek de önemlidir.
Basitçe ifade edecek olursam sezgilerinizi yabana atmamalısınız. Yazarken sık sık ara verip yazdığınız metni gözünüzde canlandırarak ve objektif bir şekilde okumaya çalışın. Eğer yazdıklarınıza aşık olmadıysanız bir yerden sonra hikâyenin sıkıcılaşmaya başladığını fark edersiniz. Tam da bu anda bir kırılma noktasına veya yan konunun dahline ihtiyacınız var demektir.
Yazdıklarınıza aşık olmak derken bahsettiğim de sorduğunuz soru için önemli bir nokta. Şahsi tecrübemden örnek verecek olursam: Bir karakter yaratırım, ve zamanla kendi yarattığım karaktere ısınırım. Sonrasında karakterin ağzından kendi düşüncelerimi şaşalı bir dille ifade ederim. Halbuki o karakter bu cümleyi kuracak tıynette bir karakter değil. Ve eğer okuyucu bu cümleyi okurken inanmazsa yavaş yavaş karakterden soğur. Bu yüzden aklınıza gelen o güzel cümleleri bir karakterin ağzına yerleştirmeden önce not etmenizi ve uygun yeri, karakteri ve zamanı beklemenizi öneririm.
Biraz savruk anlattığımın farkındayım ve soruya cevap olabilecek daha çok fazla öge var. Her birini açmaya kalksak bir kitap da bizim yazmamız gerekir. Onun yerine ben size yardımcı olabilecek birkaç kitap önereyim:
Turgut Özakman - Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği
Lajos Egri - Piyes Yazma Sanatı
Umarım hayalinizdeki kadar güzel bir ürün ortaya çıkarmayı başarabilirsiniz. Uzun yaşayın ve başarılı olun.