Bu sorunun çıkış noktası, benim sıklıkla karşı çıktığımı görebileceğiniz fazla basite indirgenmiş popüler bilim anlatımı. Aslında bu soruyu sormanız, bu tür anlatıların ne kadar hatalı olabileceğinin de bir kanıtı. Fazla kafanızı karıştırmadan ne olduğunu toparlamaya çalışayım.
İşin bilimsel arka planı temelde, bazı şeyleri akışkanlara benzetmemizden kaynaklanıyor. Bu durum öyle keyfi olarak ortaya çıkmıyor elbette. Bazı gözlemlerde, eğer bir şeyin akışkan gibi davrandığını görüyorsak, aklımıza gelen ilk şey, bunu bir akışkan modellemesi ile ifade etmeye çalışmak oluyor. Bu başarılı da olabilir, başarısız da olabilir. Fakat başarılı olsa bile, tam anlamıyla bir akışkan olacağı anlamına gelmez. Çünkü işin fiziği çok farklılaşıyor. O halde ne denmek isteniyor?
Bunun belirgin bir örneği parçacıkların kuantum fiziğindeki davranışını ifade ederken kullandığımız dalga ifadesidir. Kuantumun kuruluşunda fotonların dalgalar gibi hareket ettiği keşfedildi. Peki bu ne demek? Daha öncesinde su yüzeyindeki bir dalganın, gerilen yayda ilerleyen bir dalganın ne olduğunu biliyorduk ve bunu matematiksel olarak modellemiştik. Çift yarık deneyini su dalgalarıyla yaptığımızda oluşan girişim desenleri, fotonlarda da ortaya çıkıyordu. Dolayısıyla bu benzerlikten yola çıkarak, fotonlara matematiksel olarak bu dalga modelini uyguladık. Daha sonra fotonların aynı zamanda parçacık gibi de davrandığı ortaya çıktı. Demek ki tam anlamıyla fotonlar aslında bir dalga değildi. Ama matematiksel olarak dalga gibi ifade ettiğimizde bazı şeyleri iyi açıklıyordu. Lakin bu onun gerçek doğası değil. O ne dalga ne de parçacık, ya da her ikisi birden! Ama farklı bir şey.
Bu tür popüler bilim paylaşımlarının ardında anlatılmak istenilen olay da benzer bir sürece dayanıyor. Spesifik olarak olayı bilmesem de fizikte bunu hep yaptığımız için öyle olduğunu tahmin ediyorum. Bunları genellikle yabancı popüler bilim kaynaklarında görüyoruz. Herkes anlasın diye çok sıradan bir dile indirgeniyor, öyle ki konunun uzmanı bile ne denmek istediğini doğru düzgün anlayamıyor.
Haliyle aklınıza böyle sorular gelmesi çok doğal. Lakin bir şeyi tam anlamıyla anlamadan, sağlıklı bir çıkarım yapamayacağımızı bilmek gerek. Örneğin ben bu fikre çok kolay bir şekilde karşı çıkmak için tek bir şey söyleyebilirim: Bernoulli ilkesi relativistik olarak invaryant değildir. Yani bu ölçekte bir davranışı açıklayamayız. Keza bir diğer problem de evrenin dışı diye bir tanımın söz konusu olmaması. Örnekler çoğaltılabilir.
Özellikle karanlık enerji ile ilgili kozmolojik modellemeler yaparken akışkanlar dinamiğindeki bazı denklemleri kullanıyoruz, çünkü davranışlar benziyor (dalga örneğindeki gibi). Fakat yine aynı örnekte olduğu gibi, aynı şey oldukları ve bunlar gerçekmiş gibi kabul edilip her şeye uygulanabilir olduklarını düşünmek doğru bir yaklaşım değil. Matematiksel ve fiziksel olarak göstermek gerekir ki genelde bu tutmaz.
Tam olarak bu nedenle fizik, sözel olarak yapılamaz. Her ne kadar "öyleyse, şu şöyle olduğunda şöyle olur" mantıklı olarak kurulabilse de, fiziksel bir gerçeklik ifade etmek zorunda değil. Evrendeki olayların nasıl yürüdüğünü anlamak için işin matematiğine, fiziğine bakmamız gerekiyor.