İnsanların ekseriyetini yine ekseri konuda objektif bir düşünsel boyuta taşıyacak şeyin, insan hayatındaki temel çelişkilerin kaldırılması ve seçeneklerini de üretme özgürlüğüne sahip olduğu bir yaşam modeli ile mümkün olabilir. Dolayısıyla düşünceyi belirleyip kuşatan şeyler ekonomi-politik, sosyolojiden bağımsız değildir. Yaşamda bir şeylerin kaygısı güdülüyor ve bu kaygılar insan yaşamının devamı için bir yarış niteliğine dönüştürülüyorsa objektif olmak beklenmez ve objektiflik azınlığa has bir duruma dönüşür. Her şeyin metaya dönüştürüldüğü bir sistemde insanlar sübjektif düşünmesi gayet olağandır. Bugün bu sistemde bile objektif olan insanlar tabi ki vardır. Mesele toplumsal bilinç.
Bunun dışında insan tabi ki taraf olmak zorunda olan bir varlık ve düşünsel boyutta kendine özgü sübjektif kararlar alandır. Önemli olan bu kararların ikinci ya da üçüncü kişinin eyleme gücüne olumsuz anlamda ket vurmaması.