Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Mert Tüzün
Mert Tüzün
25.5K UP
Çeviren 20 Ocak 2020 3 dk.

Araştırmacılar, şekerler ve diğer organik moleküller yerine, karbondioksit (CO2) tüketerek büyüyen bir Escherichia Coli (E. coli) bakterisi suşu (İng: "strain") yarattılar. Bu başarı, biyolojinin en yaygın kullanılan model organizmasının iç yapısını büyük ölçüde değiştirdiği için, biyoyakıt ya da gıda üretebilen E. coli’lere kavuşmamızda büyük bir adım. Bu E. coli’lerden üretilecek olan ürünlerin günümüzdeki sanayi ürünlerinin oluşumundan daha az gaz salınımına (İng: "emission") sebep olmasıyla birlikte, karbondioksidi atmosferden tamamen yok etmesi çok olası. Max Planck Karasal Mikrobiyoloji Enstitüsünde çalışan, Tobias Erb isimli bir biyokimyacı ve sentetik biyoloğu, bu çalışmalara dahil olmayan biri olarak, bunu “metabolik bir kalp nakli gibi” olarak tanımlıyor.

Bitkiler ve fotosentetik siyanobakteriler (oksijen üreten sucul mikroplar) ışıklardan aldıkları enerjiyi DNA, yağlar ve proteinler gibi yaşam için gerekli olan karbon bazlı yapı taşlarına iliştirmekte kullanıyorlar. Fakat bunlar gibi organizmaların genetik modifikasyonunu gerçekleştirmek çok zor olduğundan, “biyolojik fabrika” üretiminin yavaşlamasına sebep oldular. Bu iki canlıya kıyasla, E. coli’lerin modifikasyonunu gerçekleştirmek çok daha kolay ve organizma hızlı büyüdüğünden, yapılan değişiklikler çok hızlı bir şekilde test edilip optimizasyon için gerekli değişikliklerin yapılmasına olanak sağlıyor. Fakat bu bakteri glukoz gibi şeker molekülleri tüketmeyi tercih ediyor ve karbondioksidi tüketmektense, atık olarak atmosfere salıyor.

49
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Gencay Kaan Polat
Yazar 17 Ocak 2021 23 dk.

Apoptosis (veya apoptoz), "programlı" hücre ölümü demektir; yani hücrenin ölmesi beklenen bir zamanda, kontrollü olarak ölmesidir. Ancak her hücre ölümü kontrollü veya programlı değildir, dolayısıyla bu farklı ölüm türlerinin arasındaki farkı bilmek önemlidir.

Ölüm ile ilgili yazımızda detaylıca anlattığımız gibi, canlılığın temel niteliklerinden biri olarak organizmalar bir noktada ölürler. Yani hücre ölümü, çoğalma ve farklılaşma gibi, hücrenin temel yaşam süreçlerinden biridir. Hücre ölümü, hem embriyonik gelişimde hem de zararlı hücrelerden kurtulma konusunda büyük rol oynar ve vücut homeostazını korumamızı sağladığı için son derece önemlidir.

104
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 23 Eylül 2022 4 dk.

Eğer Campbell'ın Biyoloji isimli şaheseri biyolojinin temel metniyse, Douglas Futuyma tarafından yazılan Evrim (Evolution) de evrimsel biyolojinin temel metnidir. Stokların tükenmesi nedeniyle yıllardır erişilemez bir durumda olan Futuyma'nın Evrim'i, nihayet 3. baskıdan Türkçe çevirisiyle geri döndü!

Evrimsel biyolojinin en önde gelen isimleri tarafından kaleme alınan Evrim, özellikle lisans eğitimi gören öğrencilere ve evrimsel biyoloji konusunda akademik seviyeye daha yakın bilgi almak isteyen bilimseverlere yönelik olarka yazılmış harika bir şaheser. Kitap boyunca evrimsel hipotezlerin teorik altyapısı ve deneysel karşılıklarıyla ilgili detaylı bilgiler alabileceksiniz ve bu sayede bilimsel sürecin nasıl çalıştığını bizzat gözleme imkanınız olacak. Ayrıca kitapta evrim tarihi, evrimsel süreçler, adaptasyon ve evrime dair çok detaylı ve kolay anlaşılır bilgiler bulmanız mümkün olacak.

65
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Esat Kudret
635.7K UP
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 1 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Salih Başak tarafından sorulmuştur.
"Savaş" ve "Barış". Bu ikisi arasında gerçekten de bir fark var mı?
"Savaş" ve "Barış". Bu ikisi arasında gerçekten de bir fark var mı?

Elbette Var!

Hangi Savaş!

Genel ve doğadaki izdüşümü itibarı ile, varlığını sürdürebilmek için tüm canlılar kesintisiz bir enerji transferine ve vesilesi ile de gerek enerji kaynaklarına erişimde rekabetten gerekse enerji kaynağının kendisine yönelik olarak kesintisiz bir savaşı sürdürmek zorundadır. Bu nedenle de doğa nazarında ve hatta cansız varlıklar için bile savaş, ancak artan entropiye bağlı olarak evrenin ısıl ölümü ile sona erebilecek bir olgudur. O zamana kadar da savaş bu çerçevede varoluşun ta kendisidir.

Tüm Reklamları Kapat

Buraya kadar ki savaş olgusalı, varoluşun devamlılığının zorunluluğu olarak karşımıza çıkan kesintisiz mücadelenin adıdır.

Ancak türümüzün evrensel literatüre kazandırdığı savaş olgusu, her ne kadar çıkış kökeni itibarı ile yukarıdakine benzese de ekonomi-politiğin sebep olduğu evrimsel sapmalar nedeni ile farklı ele alınır. Çünkü ötesi varoluşsal bir dayatmanın ötesinde, yeri geldiğinde bindiği dalı dahi kesmeyi göze aldıracak kadar derin bir bencilliğin, aç gözlülüğün ve ilelebet var olunacağı kibrinin hastalıklı bir çıktısı olarak karşımıza çıkar.

Sağlaması kolaydır: Doğada var olan ve varoluşsal sürdürülebilirliğin dayatmasının ürünü olarak açığa çıkan savaş ya da daha doğru bir ifade ile varoluş mücadelesi, evrimin ve devinimin hem sonucudur hem de motorudur. Bir yandan yıkar iken öte yandan yeniden inşa eder. Yıkımın, adı konmamış bir evrimsel ve devinimsel sebebi vardır.

Örneğin kızılçam ormanlarının, zaafa uğrayıp araladığı alanı maki işgal eder. Bunun adı amansız rekabettir. Ancak türümüz ormanı tümden yakar ve yok eder. Geriye sadece ölüm kalır. Bu varoluşsal mücadele değil sebepsiz yıkımdır.

Tüm Reklamları Kapat

İşte bilimimizin, evrimsel birikim açısından geldiği aşama itibarı ile, varoluşun sürdürülebilirliğinin ancak kesintisiz bir mücadele-savaş ile mümkün olabileceğini kafamıza kazımasına rağmen, müellifi türümüz olan savaşı reddedişimizin, onun yerine barış talebimizin nedeni budur: Sebepsiz yıkıma vesile oluşu.

Bu, doğal olan ve evrimimize uygun bir mücadeleden-savaştan tamamen vazgeçiş anlamına gelmez. Aksine ona denk düşen ve yeniden yaratmak üzere yıkım yapan bir savaşı yeğleyip ötesini reddetmek anlamına gelir.

Sahi ya, bugün sebepsiz yere, kendisi dahil olmak üzere türünü ve tüm canlı yaşamını yok edebilecek potansiyele sahip bir hırsa ve açgözlülüğe başka bir türde rastlama imkanımız var mı?

İşte karşı çıkılan savaş bu savaştır. Bu karşı çıkış sadece türümüzün varoluşsal zorunluluğundan ileri gelmez. Ayrıca ve yine sebepsiz yere türümüzün savaş açtığı diğer canlıları ve doğayı koruma, bindiğimiz dalı kestirmeme kaygısı ve zorunluluğundan ileri gelir.

Bu sebeple ve ısrarla barış çığlığımız, olağan evrimsel ve devinimsel varoluşun, yeniden inşacı savaşına karşı değil; türümüze özgü hileli ve tümden yok edici olanına yöneliktir.

Sınıflı toplumların tarih sahnesine çıktığı köleci toplumdan bu yana “spor” adı altında ve sırf zevk-eğlence için türüne zarar veren, türünü ve diğer türleri öldüren, öldürten başka bir tür var mı ki..! Sevgiyle…

Kaynaklar

  1. Sinan Canan. (2022). İfa (İnsanın Fabrika Ayarları 1,2,3). Yayınevi: Tuti Kitap. sf: 552.
  2. Server Tanilli. (1984). Yüzyılların Gerçeği Ve Mirası (4 Cilt). Yayınevi: Say Yayınları. sf: 2569.
  3. Friedrich Engels. (2016). Doğanın Diyalektiği. Yayınevi: Yason Yayınları. sf: 356.
  4. Michael Tomasello. (2019). Neden Ortaklıklar Kurarız. Yayınevi: Alfa Bilim. sf: 134.
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Aycann Coskun
İnceleyen9 5 gün önce
çok güzel bir anime çok iyi kurgulanmış her bölümü büyük heyecan ile izledim ama keşke tadında bitseydi
9.2/10
(44 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Death Note: Desu nôto
Yönetmen: Tetsurô Araki
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pedram Türkoğlu
Yazar 14 Mayıs 2017 27 dk.

Böcekler derin deniz dipleri hariç neredeyse her habitattan rapor edilmişlerdir. Çoğu türü karasal olmasına karşın, birçoğu da yetişkin veya larval evrelerinde tatlı sularda ya da tuzlu su bataklıklarında yaşarlar. Az sayıda tür (okyanus koşucuları Holobates cinsinin tümü) açık okyanus yüzey suları üzerinde yaşayabilmesine karşın şaşırtıcı bir şekilde yetişkin böcekler okyanuslara uyum sağlamayı başaramamıştır. Muhtemelen yüksek basınçta su geçiren ve kırılgan olan dış iskeletleri okyanuslarda uyum başarısı sağlayamamıştır. Bu başarıyı sağlayanlar da zaten artık ''böcek'' değildir. Bu sınıfta yaklaşık 29 takım, 949 aile ve 1.1 milyon böcek türü tanımlanmış, büyük olasılıkla bu sayının en az 3 katı daha tanımlanmayı beklemektedir. Benzer bir şekilde şimdilik 95 milyon böcek türünün fosillerde de mevcut olduğu sanılmaktadır. Örneğin Meganeuropsis permiana 245 milyon yıl önce yaşamış, 71 cm'lik kanat açıklığı ile şimdiye kadarki bulunan en büyük böcektir. Aslında böcekler, uçma ilk evrimleştiğinde başka hiçbir organizma tarafından yaşam şekli olarak kullanılmamaktaydı. Bu nedenle rekabete girebilecek başka hayvan grupları olmadığından uyumsal başarıları da engellenememiştir. Birtakım amfibiler dışında Dünya'da onları eleyebilecek başka bir tür yoktu. Böylece sayıları artmış ve yanında bitkilerin çeşitliliğini getirmiştir.

Yusufçuklar ve kızböcekleri, bilinen en eski böcek takımları arasında yer alır. Kanat açıklıkları 19 cm'ye ulaşabilen bu hayvanlar genellikle suya yakın yerlerde yaşayan, uçarken başka böcekleri avlayan birer yırtıcıdır. Boyları 25 cm'yi bulan en iri türlerden bazıları küçük kuşları ve sürüngenleri de avlar. Örneğin Mavi yusufçuk (Pachydiplax longipennis) birlikte veya ayrı ayrı çırpabildiği büyük çifte kanatlarıyla ileri ya da geri uçabilir, havada asılı kalabilir. Şafak yusufçuğu (Trithemis aurora) da etçil beslenmeye uygun ağız yapısına sahiptir. Termit ve hamamböcekleri avlanamaz. Hamamböcekleri genelde çürümüş bitki artıklarıyla, memelilerin ve kuşların artıklarını yer. Termitler ise ölü ağaçlarla beslenir. Besinlerin dönüşümünü sağlamakla birlikte, kentsel yaşam alanlarında binalara zarar verir. Çekirgeler ve ağustosböcekleri ise omnivordur (hepçildir). Bedeninin geri kalanını hareket ettirmeden kafasını çevirebilen tek böcek de peygamberdevesidir (Mantis takımı). Avcı böcekler dışında bokböcekleri gibi detritivor olan böcekler de ekosistemdeki kimyasalların yeniden döngüye katılmasında önemlidirler. Bazı böcekler, bitkilerin ya da hayvanların iç parazitidir. Diğerleri konağın kanını emer ya da yüzeyindeki dokuları tüketirler. Tüm böcek türlerinin yaklaşık %20'si parazitoiddir.

78
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gizemli Tilki
Gizemli Tilki
26.7K UP
Üye 6 gün önce 1 Cevap
Evrenin sonu nasıl ne zaman ne için gelecek?
207 görüntülenme
Evrenin sonu nasıl gelecek?
Evrenin sonu nasıl gelecek?
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tamamı % 100 Arabica türü premium çekirdeklerin özenle seçilmesi, ustalıkla harmanlanması ve kavrulması sonucu vücut bulan Grande Miscela, yumuşacık içimi ve aromatik yapısı ile kapsül kahve deneyiminizi bir üst seviyeye çıkarmayı vaat ediyor.

Altın sarısı kreması ve dengeli gövdesi ile kapsül kahve içtiğinize şaşıracaksınız! 💛
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat
Söz
Şafak Aki
Şafak Aki
116.0K UP
Alıntıyı Ekleyen 2 gün önce
Deli sorar:
Niçin şimdi durup dururken Paris'e gitmeye karar verdiniz?
Kadın cevap verir:
Galiba kendimizden kaçıyoruz.
Kocası da:
Kim bilir belki de umutsuz boşluktan kaçıyoruz.

İşte şimdi konuştun, diye mukabele eder deli, ve hemen ardından şu harika tespiti yapar:
Çoğu insan boşluğun farkındadır, ama umutsuzluğu görmek gerçekten cesaret ister.

Revolutionary Road (2008, Sam Mendes)
Kaynak: Sinema ve Felsefe
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Burak Albayrak
355.3K UP
Ekleyen 22 Kasım 2022 36 dk.

Kuduz; çoğunlukla enfekte bir hayvanın ısırması yoluyla bulaşan, insanlarda ve diğer memelilerde ensefalite (beyin iltihabına) neden olan, aşı yoluyla kolaylıkla önlenebilen ancak önlenmediği takdirde çok ölümcül olan, viral bir hastalıktır. Kuduz virüsü (Rabies lyssavirus), memelilerin merkezi sinir sistemini enfekte eder ve nihayetinde beyinde hastalık oluşmasına ve ölüme neden olur. Virüs, genellikle ısırıkları, sıyrıkları ve yaraları kontamine eden tükürük veya mukozal maruziyet yoluyla bulaşır. Ayrıca nakledilen nörolojik dokular (örneğin kornea) ve katı organlar yoluyla kuduz geçişi de belgelenmiştir.

Kuduzun ilk belirtileri; halsizlik veya rahatsızlık, ateş veya baş ağrısı dahil olmak üzere gribe benzer olabilir. Ayrıca ısırık bölgesinde rahatsızlık, karıncalanma veya kaşıntı hissi olabilir. Bu belirtiler günlerce sürebilir. Semptomlar daha sonra serebral disfonksiyon, anksiyete, konfüzyon ve ajitasyon şeklinde ilerler. Hastalığa yakalanma ile semptomların başlaması arasındaki süre genellikle 1-3 aydır ancak bu süre 1 haftadan az veya 1 yıldan fazla olacak şekilde değişebilir. Aradaki süre, virüsün merkezi sinir sistemine ulaşmak için periferik sinirler boyunca kat etmesi gereken mesafeye (dolayısıyla ısırığın vücuttaki konumuna) bağlıdır.

111
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bunu sadece Evrim Ağacı'nın eskileri bilir. 2010 yılında kurulan Evrim Ağacı'nın en önemli parçalarından biri, evrim ve ilgili konularda ürettiğimiz devasa Makale Arşivi'mizdi. Bu arşivimiz, her geçen gün daha da büyüyen şekilde yoluna devam ediyor. Nostalji yapmak isteyenlere önerilir!

Ahmet Uğur Avcı
Yazar 13 Şubat 2021 4 dk.

Sıtma hastalığı, Plasmodium parazitinin farklı türlerinin neden olduğu, ateş, titreme, terleme, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtilerden tedavi edilmediğinde nöbetlere, komaya ve ölüme kadar gidebilen bir hastalıktır. Hastalığa sebep olan parazitler, Anofel cinsi sivrisineklerle taşınır ve bu sivrisineklerinin ısırmasıyla bulaşır. Günümüzde hala etkili olan hastalık dünyanın çeşitli yerlerinde yaygın olarak görülebilmektedir. (Sıtmayla ilgili daha detaylı bilgi ve yaygın görüldüğü bölgelere seyahatlerde dikkat edilmesi gerekenler için, CDC ve T.C. Sağlık Bakanlığı Seyahat Sağlığı bağlantılarına göz atabilirsiniz.)

Sıtma hastalığıyla dünya çapında mücadelede 1950’lerde önemli kararlar alındı ve uygulanmaya başlandı. Diklorodifeniltrikloroetan (DDT), Benzenhekzaklorür (BHC), dieldrin gibi böcek öldürücü ilaçların kullanımı yaygınlaştırıldı. Bunun sonucu olarak da tüm dünyada sıtmaya bağlı ölümler azalmaya başladı.

51
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Murat Kılıç
Seslendiren 13 Ağustos 2021 26:07
Orman yangınları, hemen her yaz yüreğimizi yakan, son derece ürkütücü doğa olaylarıdır. Çoğunlukla kargaşaya ve kaosa neden olan yangınlar, genellikle...
23
Nevzat Keskin
Seslendiren 21 saat önce 23:36
Meme ucu (İng: "nipple"), memenin yüzeyinde dışarı doğru çıkıntı yapan ve süt kanalları aracılığıyla bir dişinin sütünü dışarı salgılamasını sağlayan...
1
İbrahim Kaya
İbrahim Kaya
58.4K UP
Yazar 20 Haziran 2019 23 dk.

Darwin zamanında, teorisine getirilen en önemli itirazlardan birisi, kendisinin de, Türlerin Kökeni isimli eserinde bahsettiği sorunlardan birisidir: Kambriyen jeolojik devri. Bu dönem, jeolojik devirlerden Paleozoik Çağ’ın ilk periyodunu kapsar ve yaklaşık 541 ile 485 milyon yıl önceki bir zaman aralığına tekabül eder. Bu dönemde oluşan jeolojik katmanlar, daha önceki dönemlere nazaran çok daha fazla fosil içerir.

Kambriyen jeolojik devri, ilk olarak, Darwin'in de öğretmenleri arasında bulunan İngiliz jeolog Adam Sedgwick tarafından keşfedilmiş ve isimlendirilmiştir. Bu döneme ait kayaçların en belirgin olarak görüldüğü yer, İngiltere'deki Galler bölgesi olduğu için, bu jeolojik dönem Sedgwick tarafından, Galler’in Latince ismi olan Cambria'ya gönderme olarak Kambriyen olarak adlandırılmıştır. Günümüzdeki canlı şubelerinin çoğunun ilk olarak bu dönemde evrimleştiği düşünülmektedir.

152
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
86.5K UP
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, Sakarya
Pamukova İlçesi sınırlarında kaydedilmiştir.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Öne Çıkan İnceleme
Hamdi Gülle
Hamdi Gülle
147.1K UP
İnceleyen10 1 Kasım
Dizinin ilk sezonunu izlemeyi dün (31 Kasım 2024 Perşembe günü) bitirdim, neden 2 yıl beklediğimi anlamış değilim cidden. Ayrıca dizi incelemesini yazmak için Evrim Ağacı'na girdiğimde bu dizi ile ilgili bir inceleme yazısı göremedim, buna da ayrıca şaşırdım. Madem bu dizi ile ilgili ilk inceleme yazısı olacak, biraz dizi hakkında konuşmak istiyorum.

Dizinin 2. sezonu 17 Ocak 2025'te yayımlanmaya başlayacak, yeni sezon için 2 sene bekletmiş olmaları da can sıkıcı tarafı. Apple TV+ yapıyor sanırım böyle şeyler genelde. Fakat bu dizi için, dizinin ilk sezonunun finali için 2 sene çok fazlaymış. 2 senede dizinin ilk sezonundaki bazı bilgileri unutmak muhtemel ve ilk sezon finali öyle bir final ki... "Ulan dizi burada mı bitirilir!?" diyesi geliyor insanın. Diziyi çıkar çıkmaz izleyenler için can sıkıcı olmuştur bu durum epey. Ben bu diziyi yeni sezon çıkmadan 2-3 ay önce izlemiş olmama rağmen bu 2-3 ay nasıl geçecek, onu düşünüyorum. Geçecek artık bir şekil :)

Filmin konusundan bahsetmek istiyorum biraz. Filmin ilk bölümü genç, kızıl saçlı bir kadının bir odada mahsur kalmasıyla başlıyor. Penceresiz 4 duvar içerisinde sıkışık kalmış bir kadın ve odanın ortasında bir masa. Masanın üzerinde de ses çıkaran bir cihaz var. Cihaz aniden çalışmaya başlıyor ve oldukça felsefik şekilde "Sen kimsin?" sorusunu soruyor. Odada ayrıca bir kapı da var, kadın o kapıyı yumruklamaya başlıyor ama nafile. Açan kimse yok. Ses konuşmaya devam ediyor ve ona anket yapma konusunda ısrarlı şekilde sözlerine devam ediyor. Bu anket 5 sorudan oluşuyor ve karşı tarafın ismi gibi çok temel sorulardan oluşuyor fakat sorular soruldukça bizim kadın karakter ismini dahi hatırlamadığını fark ediyor. Çok etkili bir başlangıç!

Kendisine ait hiçbir bilgiyi hatırlamamasının bir sebebi var: Bir ameliyat ile beyne implant yerleştirme sonucunda iş ve özel yaşam birbirinden tamamen ayrılmış durumda. Evet bu senaryo bir yerden tanıdık geliyordur eminim: Şimdinin Neuralink projesi. Neuralink'in de ilk insan deneyleri başlamış iken bu diziyi izlemek insanın içini ürpertmiyor değil açıkçası. Bir kitle için çip yerleştirmek avantajlı gibi gözükse de bir kitle için insanlık için çok tehlikeli bir buluş. Çip yerleştirmenin ne gibi avantajları olabilir? Şu an çipsiz öğrenemeyeceğimiz bilgileri veya öğrenmesi ayları bulacak bilgileri beynimize saniyesinde aktarabiliriz ve dil öğrenimi gibi temel sorunlar tamamen ortadan kalkmış olur. Böyle düşününce çok güzel bir buluş gibi gözüküyor ama çok tehlikeli yanları da yok değil. Dizi de bize bu kötü yanlarını gösterme konusunda çok iyi iş çıkarıyor. Ya bu çipler kötü kişilerin eline geçerse? Ya bir hacker tarafından hack'lenirse?... "Ya..." vari sorular uzar da uzar. Konuyu çok da saptırmadan dizi hakkında konuşmaya devam ediyorum.

Yukarıda bahsini açtığım teknolojiyi dizide "Lumon" isminde bir şirket kullanıyor ve çalışanların özel hayatlarıyla iş hayatlarını birbirinden ayırıyorlar. Ve buna da "dışsal", "içsel" isimlerini vermişler. İçsel tarafları iş içindeki hayatları, dışsal tarafları ise özel hayatları. İş hayatındaki hallerinin dışsallarından haberi yok, dışsalların ise içsellerden... Severance kelimesi ise "ayrılma" anlamına geliyor. Dizi için seçilebilecek en iyi başlıklardan olmuş. 9 bölüm boyunca bu bilgiler ışığında gelişen olayları izliyoruz.

Dizinin konusu kadar oyunculuklar da mekan tasarımları da çok başarılı.

Dizi ilk sezon itibariyle çok sürükleyici şekilde ilerledi benim için, izleyenlerin çok büyük kısmı da bu konuda hem fikir. Ben 3 günde üçer bölüm izleyerek bitirdim. Yeni sezonu da heyecanla bekliyorum.
Dizi
10.0/10
(14 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Bu inceleme Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close