Friedrich Nietzsche’nin İyinin ve Kötünün Ötesinde adlı eserinde kadınlara dair kullandığı ifadeler, onun en tartışmalı metin parçalarından birini oluşturur. “Hiç kadın zihninde derinlik ya da kalbinde adalet olduğunu söyleyen, bunu doğrulayan bir kadın gördünüz mü?” şeklindeki ifade, Nietzsche’nin kadını biyolojik ya da ahlaki bir özne olarak aşağılamasından ziyade, modern ahlakın ve toplumsal rollerin nasıl içselleştirildiğine dair provokatif bir eleştirisi olarak okunmalıdır. Nietzsche bu pasajlarda kadını, özcü (essentialist) bir varlık olarak değil; tarihsel olarak erkek egemen ahlakın içinde şekillenmiş bir kültürel figür olarak ele alır.
Nietzsche’ye göre kadınlar, kendilerine atfedilen “erdem”, “adalet” ve “ahlaki üstünlük” kavramlarını çoğu zaman içselleştirerek yeniden üretirler. Bu nedenle filozof, kadınların en sert yargılayıcılarının çoğu zaman yine kadınlar olduğunu öne sürer. Bu iddia, Nietzsche’nin genel ahlak eleştirisiyle uyumludur; zira ona göre ahlak, güçlülerin değil, zayıfların değer üretme biçimidir ve bu değerler en etkili şekilde yine zayıflar tarafından korunur (Nietzsche, 1886/2002, §232).
Bu noktada Nietzsche’nin hedefi “kadın”dan çok, sürü ahlakıdır. Kadın figürü, onun felsefesinde çoğu zaman bu ahlakın taşıyıcısı, koruyucusu ve yeniden üreticisidir. Walter Kaufmann, Nietzsche’nin bu pasajlarının doğrudan bir kadın düşmanlığından ziyade, ahlakın psikolojik kökenlerine dair polemikler olduğunu vurgular. Kaufmann’a göre Nietzsche, kadınlara dair genellemelerinde bile biyolojik determinizmden çok kültürel maskeleri hedef alır (Kaufmann, 1974).[1]
Bununla birlikte, çağdaş felsefede bu pasajlar ciddi biçimde eleştirilmiştir. Özellikle feminist Nietzsche yorumcuları, bu tür ifadelerin ironik ya da eleştirel bağlamda okunabileceğini kabul etmekle birlikte, metnin açık bir cinsiyetçi dil taşıdığını da belirtir. Kelly Oliver, Nietzsche’nin kadın figürünü çoğu zaman “öteki” olarak konumlandırmasının, onun güç ve özne anlayışındaki sınırlılıkları gösterdiğini savunur (Oliver, 1995). Benzer biçimde Genevieve Lloyd, Nietzsche’nin kadınlara dair ifadelerinin, Aydınlanma sonrası akıl–erkek özdeşliğini eleştirirken bile bu ikiliği tamamen aşamadığını ileri sürer (Lloyd, 1984).
Sonuç olarak, Nietzsche’nin bu sözü ne basit bir kadın nefreti ne de masum bir ironi olarak okunabilir. Metin, ahlakın, adalet fikrinin ve öznel değerlerin nasıl toplumsal olarak inşa edildiğini göstermek için kadın figürünü kullanan sert ve rahatsız edici bir felsefi provokasyondur. Ancak bu provokasyon, tarihsel bağlamı ne olursa olsun, günümüz açısından eleştiriye açıktır ve eleştirilmelidir. Nietzsche’nin gücü, tam da bu rahatsız edici soruları sormasında yatar; fakat bu, onun her yargısının felsefi olarak savunulabilir olduğu anlamına gelmez.