Stanford Hapishane Deneyi: Güç, İnsanların Gözünü Nasıl Döndürüyor?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
1971 yılında Philip Zimbardo isimli bir sosyal psikolog, insanların sosyal rollere nasıl tepki verdiğine dair bir deney düzenleme kararı aldı ve Stanford Üniversitesi'nin Psikoloji Departmanı'nın bodrum katına inşa edilen sahte bir hapishanede, gardiyanlar ve mahkumlar olarak davranmalarını sağlayacak şekilde, 2 hafta sürecek olan deneyi için 24 kişiden oluşan bir grup erkek, üniversite öğrencisini deneyinde kullandı.[1], [2] Fakat Zimbardo deneklerine hangi role sahip olacaklarını, onların haberi olmaksızın belirledi. Deneklere, önceden bunun 2 haftalık bir deney olacağı, bir hapishanenin simüle edileceği ve gün başına 15 dolar (2022 parasıyla 110 dolar) alacakları bildirildi.[3]
Mahkumlara deney süresince gardiyanların emirlerini dinleme zorunluluğu yükledi. Gardiyanlara ise mahkumlara sözlerini geçirebilmek için olabildiğince sert davranmalarını; ancak şiddete kesinlikle başvurmamalarını tembihledi.[4] Zimbardo, sonradan yayınlanan görüntülerde, deney öncesinde gardiyanları eğitirken şunları söylüyordu:
Mahkumlar üzerinde can sıkıntısı hissi yaratabilirsiniz, bir dereceye kadar korku yaratabilirsiniz ve onların hayatlarını tamamen rastgele güçler tarafından, sistem tarafından, sizler ve bizler tarafından kontrol edildiği hissine kapılmalarını sağlayabilirsiniz. Ve kesinlikle özel hayatları olmayacak. Onların bireyselliklerini çeşitli yollarla ellerinden alacağız. Genellikle bunun sonucunda, kendilerini güçsüz hissederler, bunu bekliyoruz. Yani bunun sonucunda, biz tüm güce sahip olacağız, onlarsa hiçbir güce...
Gardiyanlar, tıpkı gerçek gardiyanlar gibi giydirildi, ellerine tahta sopalar verildi ve tamamen gerçek bir hapishane ortamı yaratılmaya çalışıldı. Göz temasına engel olması amacıyla aynalı gözlükler verildi. Mahkumlaraysa, tıpkı gerçekte olduğu gibi, oldukça rahatsız edici bir mahkum kıyafeti giydirildi ve bileklerine birer zincir vuruldu. Gardiyanlara, mahkumları onlara atanmış ve mahkum kıyafetlerine işlenmiş numaralar ile çağırmaları tembihlendi. Böylece tamamen gerçek bir hapishane ortamı yaratıldı.
Polis Tarafından Tutuklanan Denekler!
Zimbardo, 14 Ağustos 1971 günü, "mahkum" konumunda olacakları kendi evleri önünde ansızın, beklenmedik bir zamanda tutuklayarak deneye dahil etti. Tutuklamaları Palo Alto polisi, Zimbardo ile anlaşmalı olarak yaptı ve mahkumları silahlı soygun suçuyla suçladı. Mahkumlar, tüm gerçek tutuklanma prosedürlerinden geçirildi, parmak izleri alındı ve profil fotoğrafları çekildi. Polis karakolundan sonra, sahte hapishaneye gerçek bir mahkum taşıma aracıyla transfer edildiler.[5]
Hapishanedeki her bir hücre, 3 mahkuma ev sahipliği yapmaktaydı. Hücreler oldukça dardı; mahkumlar için bir hapishane bahçesi yaratılmıştı ve gardiyanlar içinse geniş, rahat alanlar kurulmuştu. Gardiyanlar, üçlü gruplar halinde, 8 saatlik vardiyalarla çalıştılar. Gardiyanların görev sonrası hapishane alanında bulunmaları gerekmiyordu.
Deney bu şekilde başladı ve göreceli olarak sorunsuz bir ilk günden sonra, daha ikinci günden ortalık karışmaya başladı. İkinci gün, 1. Hücre'de kalan mahkumlar kapılarını yataklarla bloke ederek, kıyafetlerini çıkardılar ve gardiyanları dinlemeyeceklerini söyleyerek emirleri reddettiler. Olaylar bu şekilde başladı ve sonuçlar oldukça rahatsız edici düzeydeydi.
İşler Sarpa Sarıyor!
Sıradan ve normal sayılacak üniversite öğrencileri sadece birkaç gün içerisinde vahşi düzeyde sadist gardiyanlar ve gitgide korkaklaşan mahkumlara dönüştüler. Her geçen gün, her biri, rollerine daha da bağlı hale geldiler. Günler geçtikçe, gardiyanlar giderek şiddetlenen psikolojik kontrol taktikleri geliştirmeye başladılar. Örneğin isyanlara katılmayanları aldıkları özel bir hücre yarattılar ve burada onları ödüllendirmeye başladılar. Benzer şekilde, mahkumların yatak çarşaflarını ve süngerlerini alarak onları metal yataklarda uyumaya zorladılar.[6]
Kısa süre içerisinde gardiyanlar, mahkumlara önce gizli, sonrasında ise açık şiddet uygulamaya başladı. Yemeklerini yemeyenler için gardiyanlar tarafından karanlık bir oda yaratıldı ve oraya hapsedilme cezası uygulanmaya başlandı. Sadece 36 saat içerisinde, 8612 numaralı "mahkum", Zimbardo'nun tanımıyla "çılgın" tavırlar sergilemeye başladı. Zimbardo, olayları şöyle anlatıyor:
8612 numaralı mahkum delice davranmaya başladı, bağırıyor, çığlık atıyor, küfrediyor ve kontrolsüz öfke nöbetleri geçiriyor. Onun gerçekten bu psikolojik durumda olduğunu kabullenmemiz epey bir zaman aldı ve sonunda onu salma kararı verdik.
Deneyin başlamasından sonra sadece 6 gün geçmesine ve deneyin içeriği tamamen rol yapmaya dayanıyor olmasına rağmen, sosyal ilişkilerin gerçekliğinden ötürü mahkumlar ile gardiyanlar arasındaki ilişki o kadar sadist ve vahşi bir hale gelmişti ki, Zimbardo beklediği süreyi tamamlayamadan deneyini sona erdirmek zorunda kaldı.[7]
Deneyin ilk günlerinden itibaren gardiyan konumundaki öğrenciler, sözlerini mahkumlara dinletebilmek için giderek şiddetli hale gelen yöntemler uygulamışlardır. Mahkumlar da, ilk günlerde gardiyan konumundakilerin gerçek hayatta "kendileri ile aynı düzeyde" olduğunu bildiklerinden inatçı ve "zoraki" bir şekilde rollerini üstlenen bir tablo çizmişler, ancak her geçen gün bu inatlaşmaya bağlı olarak artan gardiyan şiddeti, onları giderek uysal ve korkak bir hale getirmiştir.
Deneye Yönelik Eleştiriler
Zimbardo, deneyden kendisinin bile etkilendiğini belirtmiştir, çünkü kendisi de deneyde "hapishane müdürü" rolüne sahipti ve tamamen rol yapması gereken gardiyanların, tamamen rol yapması gereken mahkumlara uyguladıkları şiddeti sürdürmesine izin verecek kararlar almıştır.[8] Bu deney, toplumun onlara biçtikleri rolleri farkında olmadan nasıl sahiplendiğini ve o rolün etkisinden çıkamadan, kontrolsüz bir şekilde yerine getirdiğini göstermeyi hedeflemektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Deneyle ilgili birçok tartışma ve karşıt bilimsel makale yayınlanmıştır.[9] Özellikle de aradan geçen 48 yıl sonunda, 2019 yılında Philip Zimbardo, deneye ait orijinal kayıt ve dokümanları halkın erişimine açma kararı almıştır.[10] Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda bu deneye yönelik daha fazla eleştiri ve karşı yayın görmeyi bekleyebiliriz. Örneğin, 2019 yılında Le Texier tarafından yayınlanan "Stanford Hapishane Deneyi'ni Çürütmek" başlıklı makalede şu sözlere yer veriliyor:
Stanford Hapishane Deneyi (SPE), psikolojinin en meşhur deneylerinden birisidir. Deney, bugüne kadar birçok açıdan eleştirilmiştir; ancak psikoloji ders kitaplarının yazarları, SPE ile ilgili kısımları yazarken bu eleştirileri görmezden gelmeyi seçmişlerdir ve bu nedenle hem öğrencileri hem de genel halkı deneyin bilimsel geçerliliğine yönelik soru işaretleri konusunda yanıltmışlardır. SPE arşivlerinde yapılan kapsamlı incelemelerden ve deneyin katılımcısı olan 15 kişiyle yapılan mülakatlardan elde ettiğimiz sonuçlar, deneyin bilimsel değeri konusundaki kuşkuları daha da arttırmaktadır.
Bu verilerimiz, SPE'ye yönelik önceden geliştirilen, talep karakteristiklerinin varlığı gibi eleştirileri desteklemekle kalmamaktadır; aynı zamanda bugüne kadar bilinmeyen yeni eleştiriler üretilmesini de sağlamaktadır. Bu yeni eleştirilerimiz arasında; veri toplama yönteminin önyargılı ve eksik olarak yapılmış olması, SPE'nin Zimbardo'nun sınıflarından birinde 3 ay önce öğrencilerinin yaptığı bir deneyden ne kadar dayanak aldığı, gardiyanların mahkumlara nasıl davranacakları konusunda spesifik yönergeler almış oldukları gerçeği, gardiyanlara denek olmadıklarının söylendiği gerçeği ve katılımcıların neredeyse hiçbir zaman deneye tam olarak gömülmedikleri gerçeği bulunmaktadır.
Şu ana kadar makaleye yöneltilen eleştirilerden birisi, deneklerin rastgele seçilmediği, tam tersine seçilen kişilerin agresiflik, otoriteryenizm, Machiavellianizm, narsisizm ve sosyal baskınlık gibi açılardan ortalamadan yüksek puanlar almış, empati ve altruizm alanlarında ortalamadan düşük puanlar almış bireylerden oluştuğu yönündedir.[11] Ancak bu eleştiriyi geliştiren araştırmacılar, 2007 yılında benzer bir gazete ilanı vererek denekler bulmuşlardır. O çalışmanın yazarlarının da vurguladığı gibi, 2007 yılının öğrenci profili ile 1971 yılınınkinin aynı olup olmadığı tartışmalı ve varsayımsal (konjektürel) bir konudur.
Modern psikoloji ve sosyoloji kuramları ışığında geliştirilen bir diğer eleştiri, bu deneyde ortaya koyulan türden zorbalığın kendiliğinden ortaya çıkmasının güç olduğu, daha ziyade baskı ve zorbalık üzerine kurulu sistemlerde doğal bir yan etki olarak ortaya çıktığı yönündedir. Bazı araştırmacılar, gardiyan rolündeki kişilerin özellikle zorba olmak veya zorbalaşmaktan ziyade, deneyi yapan bilim insanlarının onları zorbalığa yönlendirmesi ve teşvik etmesi sonucu deneklerin zorbalaştığını ileri sürmektedirler.[12]
Bugüne kadar deneye yönelik geliştirilen eleştirilerden bir diğeri, gardiyanlar arasındaki davranışsal çeşitlilik ile ilgilidir: Gardiyanların bir kısmı, zorbalığa ve zorbalık yapmaya yönelik üzerlerindeki baskıya aktif olarak ayak diremiştir.[13] Bunu fark etmek önemlidir; çünkü zaten modern psikoloji ve sosyoloji çerçevesinde gördüğümüz, içinde bulunulan durumun kişilerin davranışlarını elbette etkilediği, ancak bireysel tercih ve kararların sonuçları etkileyebildiği ve buna bağlı olarak, bireylerin suç veya başarılarından mesul olabildiği argümanıdır.
Bu önemli bir eleştiridir; çünkü Stanford Hapishane Deneyi ile ilgili yaygın bir kanı, toplum içerisinde belirli roller verilen kişilerin kaçınılmaz olarak vahşileşeceği ve zorbalaşacağı yargısıdır. Eğer durum buysa, her koşulda kişilerin aksiyonlarından ziyade kurumların yönergeleri sorumlu tutulacaktır. Ancak eğer durum bu değilse, kurumun yozlaşmışlığı her ne düzeyde olursa olsun, bireylerin kararlarının önemi vurgulanmış olacaktır. Böylelikle yozlaşmış kurumların iyileştirilmesi yönünde bireysel çabalar sarf etmek de teşvik edilebilir olacaktır.
Görünen o ki, tarihsel anlatımının aksine, Stanford Hapishane Deneyi'ne benzer şekilde yapılan deneylerde her zaman zorbalığın doğal olarak ortaya çıkmadığı; tam tersine bazı deneylerde deneklerin egaliteryen (eşitlikçi ve adil) bir sosyal yapı inşa ettiği gözlenmiştir.[14] Ancak bu deneyle ilgili de ciddi eleştiriler mevcuttur: Örneğin deney, akademik bir ortamda değil, BBC kanalında yayınlanacak bir belgesel (The Experiment) olacak biçimde icra edilmiştir ve bu durum, deneklerin davranışlarını doğrudan doğruya etkilemiş olabilir.[15] Genel olarak, bu tür "tekrar deneylerinin" orijinal deneyin bulguların çürütebildiğine yönelik çok sayıda eleştiri bulunmaktadır.[16], [17]
Görülebileceği gibi, böylesine kritik, büyük ve modern etik kurallar dolayısıyla tekrar edilmesi güç bir deney ile ilgili bütün tartışmalarda çok sayıda taraf ve argüman/karşı-argüman ikilisi mevcuttur ve bunların hepsine burada yer vermemiz mümkün değildir. Hiçbir tekil deneyin bütün insanların evrensel doğasını tek başına açıklamakta yeterli olamayacağı hatırlanmalı, tekil deneylerden büyük ve aceleci genellemeler yapmaktan kaçınılmalıdır. Buna rağmen, Stanford Hapishane Deneyi, psikolojik deneylerin en meşhurlarından biri olmuş, bu ünü beyaz perdeye de farklı ülkelerin sinemaları aracılığıyla taşınmıştır. Hakkındaki tartışmaların ise daha çok uzun süre devam edeceği kesindir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 57
- 53
- 31
- 22
- 13
- 8
- 6
- 6
- 5
- 3
- 1
- 0
- ^ P. Zimbardo. The Power And Pathology Of Imprisonment. (25 Ekim 1971). Alındığı Tarih: 26 Aralık 2018. Alındığı Yer: Alexander Street | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Zimbardo, et al. The Stanford Prison Experiment. (1 Ağustos 1971). Alındığı Tarih: 26 Aralık 2018. Alındığı Yer: Stanford University | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Haney, et al. (1973). Interpersonal Dynamics In A Simulated Prison. International Journal of Criminology and Penology, sf: 69-97. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Goodman, et al. Understanding How Good People Turn Evil: Renowned Psychologist Philip Zimbardo On His Landmark Stanford Prison Experiment, Abu Ghraib And More. (30 Mart 2007). Alındığı Tarih: 26 Aralık 2018. Alındığı Yer: Democracy Now | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Zimbardo. Quiet Rage: The Stanford Prison Experiment. (26 Aralık 2018). Alındığı Tarih: 26 Aralık 2018. Alındığı Yer: Stanford University | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. A. Haslam, et al. (2018). When Prisoners Take Over The Prison: A Social Psychology Of Resistance. Personality and Social Psychology Review, sf: 154-179. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. A. Haslam, et al. (2006). Stressing The Group: Social Identity And The Unfolding Dynamics Of Responses To Stress. Journal of Applied Psychology, sf: 1037-1052. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Carnahan. (2007). Revisiting The Stanford Prison Experiment: Could Participant Self-Selection Have Led To The Cruelty?. Personality and Social Psychology Bulletin, sf: 603-614. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. L. Texier. (2019). Debunking The Stanford Prison Experiment. American Psychological Association, sf: 823-839. doi: 10.1037/amp0000401. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Reicher, et al. Breaking Open The Jail Gates: Debating Leadership, Conformity And Dissent Within The Stanford Prison Experiment. (7 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2020. Alındığı Yer: Center for Open Science doi: 10.31234/osf.io/ktsrq. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Carnahan, et al. (2007). Revisiting The Stanford Prison Experiment: Could Participant Self-Selection Have Led To The Cruelty?:. Personality and Social Psychology Bulletin, sf: 603-614. doi: 10.1177/0146167206292689. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. A. Haslam, et al. (2019). Rethinking The Nature Of Cruelty: The Role Of Identity Leadership In The Stanford Prison Experiment.. American Psychological Association, sf: 809-822. doi: 10.1037/amp0000443. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. V. Bavel, et al. Rethinking The Infamous Stanford Prison Experiment. (30 Mayıs 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2020. Alındığı Yer: Scientific American Blog Network | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Reicher, et al. (2006). Rethinking The Psychology Of Tyranny: The Bbc Prison Study. British Journal of Social Psychology, sf: 1-40. doi: 10.1348/014466605X48998. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Laraway, et al. (2019). An Overview Of Scientific Reproducibility: Consideration Of Relevant Issues For Behavior Science/Analysis. Perspectives on Behavior Science, sf: 33-57. doi: 10.1007/s40614-019-00193-3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. C. Kulig, et al. (2016). Revisiting The Stanford Prison Experiment: A Case Study In Organized Skepticism. Journal of Criminal Justice Education, sf: 74-111. doi: 10.1080/10511253.2016.1165855. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. M. Bartels. (2015). The Stanford Prison Experiment In Introductory Psychology Textbooks: A Content Analysis. Psychology Learning & Teaching, sf: 36-50. doi: 10.1177/1475725714568007. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/12/2024 12:42:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/944
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.