Rus/Sovyet Uyku Deneyi Hikayesi Gerçek Değil, Bir CreepyPasta Hikayesinden İbaret; Hikayeyle İlişkilendirilen Görseller ise Bir Cadılar Bayramı Kostümü!
İddia
Ruslar 2. Dünya Savaşı'nda 5 deneği 30 gün boyunca uykusuz bıraktılar. 9. günde çığlıklar atmaya başlayan deneklerin odası 15. günde açıldı. Denekler, kendi etlerini kendi elleriyle parçalamışlardı. Bu, uykusuzluğun inanılmaz etkilerini göstermektedir.
Gerçek mi?
Gerçek Ne?
Böyle bir uyku deneyi hiçbir zaman yapılmamıştır, deneyin yapıldığına dair hiçbir güvenilir belge tespit edilememiştir ve deneyde söz edilen değişimlerin hiçbirine diğer uyku engelleme deneylerinde rastlanmamıştır.
İddianın Kökeni
Ruslar 2. Dünya Savaşı'nda 5 deneği 30 gün boyunca uykusuz bırakma üzerine bir deney yaptılar. Uykuya engel olmak için deneklere gaz verdiler. İlk 5 gün sorunsuz geçti, sonrasında işler karıştı: önce hepsinde paranoya belirtileri başladı ve araştırmacıları kendi üslerini ve asker arkadaşlarını elevererek deneyden çıkarmalarına ikna etmeye çalıştılar. 9. günde çığlıklar atmaya başladılar ve 1 tanesi bağırırken ses tellerini fiziksel olarak yırttı ve işlevsiz hale getirdi. Nihayetinde sesler tamamen kesilip 15. günde araştırmacılar deney odasını açınca hepsinin kendi etlerini kendi elleriyle parçaladıklarını, deneklerden birinin öldüğünü ve sonrasında yapılan analizlerde hepsinin acıya ve et parçalamaya bağımlı hale geldiğini gördüler.
Bu hikaye, yurt dışında sıklıkla yapılan gençlik kamplarında, kamp ateşi etrafında gençlerin birbirini korkutabilmek için anlatabilecekleri uydurma/hayali hikayeler paylaşan Creepy Pasta isimli siteden yayılmıştır ve birçok yerli ve yabancı site tarafından gerçekmiş gibi lanse edilmiştir. Hikayenin ilk paylaşım tarihi Ağustos 2010'dur ve hiçbir resmi belgeyle veya kaynakla desteklenmemektedir. Ancak 2014 yılında özellikle Türkiye'de (ve Dünya'nın büyük bir kısmında) yeniden paylaşım döngüsüne girerek yeniden popülerleşmiştir.
Hikayenin tam metnini bu yazının sonunda bulabilirsiniz.
Bilgiler
Kayıtlara geçen en uzun uykusuzluk hali 266.5 saattir (yaklaşık 11 gün). 1965 yılında bir bilim fuarı için bu deneyi uygulayan 17 yaşındaki Fresno Eyalet Koleji öğrencisi Randy Gardner, Guinness Rekorlar Kitabı'nda adı bulunan en uzun uyumama rekoruna sahiptir. Gardner'da deney sonucunda aşırı yorgunluk ve tükenmişlik ve dikkatsizlik hali gibi bariz sonuçlar haricinde dikkate değer hiçbir değişim tespit edilememiştir. Üstelik, bugüne kadar yapılan hiçbir araştırmada uykuya direnme sonucu oluşan uykusuzluğun doğrudan ölüme neden olduğu tespit edilememiştir. Ölümcül Ailesel İnsomni (Fatal Familial Insomnia) gibi priyon bozukluğundan doğan hastalıklardan kaynaklı uykusuzluk bile aylar sonunda anca ölüme neden olabilmektedir. Bir diğer örnek olarak, 1965 yılında fareler üzerinde yapılan bir deneyde 14 gün sonunda fareler ölmeye başlamıştır; ancak araştırmacılar ölüm sebebinin uykusuzluk değil, fareleri uyanık tutmak için uygulanan elektrik şoklarının yarattığı aşırı ve sürekli stres hormonu salgısı olduğunu tespit etmiştir. Dolayısıyla 15 gün gibi bir sürede mitte bahsedilen değişimlerin yaşanmış olması olasılıksızdır.
Bilim ve özellikle "uyku bilimi" tarihinde sayısız defa özellikle 8-10 gün boyunca uykusuz bırakılan yüzlerce denek bulunmaktadır. Bu araştırmaların tek bir tanesinde bile kayda değer bir nörolojik, tıbbi, psikolojik veya psikiyatrik anomali tespit edilememiştir. Elbette uykusuzluk halinin neden olduğu fizyolojik bazı sorunlar ve "hastalık" olarak kabul edilemeyecek, uykusuzluğa bağlı olarak geçici biçimde oluşan dikkatsizlik hali, vb. bozulmalar tespit edilmiştir. Ancak bunların hiçbiri mitte iddia edilen saçmalıklara neden olmamıştır.
Bunlar haricinde uydurma deneyde elbette ciddi anlamda bilimsel hatalar bulunmaktadır: test koşulları bilimsel geçerliliğe sahip olmayacak şekilde etik dışıdır, sözde deneyde hiçbir kontrol grubu kullanılmamıştır, deneyin ciddiyetini şüpheye düşürecek şekilde "odanın sadece mikrofonlarla gözlenebildiği" iddia edilmektedir (ki bu, deneklerin uzun süreler boyunca gözlenemiyor oluşundan ötürü saçmalıktır). Dahası, şu anda tıp bilimi tarafından bilinen ve bu kadar uzun süreler boyunca bireyin kendi uyku isteğini baskılayacak herhangi bir gaz/kimyasal bulunmamaktadır. Sadece fareler gibi küçük memelilerde çalışan bazı yöntemler vardır; ancak hiçbir gaz bir insanı 15 gün (ya da mitin iddia ettiği gibi 30 gün) uykusuz kalmasına neden olamaz.
İsteğe bağlı olmayan, psikiyatrik sorunlar nedeniyle uzun dönem uykusuzluğa neden olan "ölümcül, ailevi insomni" adı verilen bir hastalık bulunmaktadır. Bu hastalık nedeniyle uykusuz kalarak öldüğü bilinen bir kişi, 18 gün boyunca (449 saatten daha fazla) uykusuz kalmıştır (bu uykusuzluk hastalık dolayısıyla olduğundan rekor sayılmamaktadır). Ancak bu ölümün sebebi uykusuzluk ya da mitin iddia ettiği gibi çılgınca davranışlar değil, sinir sisteminde meydana gelen nörolojik hasarlardır. Zaten neredeyse hiçbir zaman bu hastalık ölümle sonuçlanmaz. Hastalık, PrPc isimli bir proteinde meydana gelen mutasyon sonucu PrPSc isimli bir mutanta dönüşmesiyle oluşur. Bu mutant protein Dünya'da sadece 25 ailede (5 İtalyan, 2 Fransız, 4 Amerikalı, 1 Japon, 2 Avusturalyalı, 8 Alman, 1 Avusturyalı ve 2 İngiliz ailede), toplamda yaklaşık olarak sadece 100 kişide bulunmaktadır. Dolayısıyla bu hastalığın da uykusuzluğun ölüme neden olmasıyla pek bir alakası yoktur.
Creepy Pasta Hikayesi Tam Metin: Rus Uyku Deneyi
Hikayenin Türkçe metni, artık faaliyet göstermeyen Masqlen sitesinde şöyle çevrilmiş:
1940′ların sonlarında Rus araştırmacılar 5 insanı 15 gün boyunca tetikleyici gazlarla uyanık tuttular. Oksijen seviyesinin dikkatlice kontrol edildiği odalarda kalıyorlardı. Böylece gaz onları öldürmüyordu, eğer toksit seviyesine ulaşmazsa. Kamera sistemleri kapatılmıştı, yani onları izleyebilmek için sadece mikrofonlar ve 5 inçlik kamara penceresine benzeyen gözlem camları vardı. Oda kitaplarla, yataksız karyolalarla, su ve tuvaletle, ayrıca 5′ine de 1 ay yetecek kadar yiyecekle doluydu.
Denekler 2. Dünya Savaşı’nda düşman olarak kabul edilmiş politik tutsaklardı.
Her şey ilk 5 gün iyi gidiyordu; denekler 30 gün boyunca uyumadan teste dayanırlarsa serbest bırakılacakları konusunda anlaşmılardı. Günden güne onların her hareketlerini ve aktivitelerini izlerlerken giderek geçmişlerindeki travmatik olayları konuştuklarını fark ettiler. 4 gün boyunca bu durum giderek karanlık bir görünüme ulaştı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
5 günden sonra, Koşullar hakkında şikâyet etmeye ve onları yönetenlerin nerede olduğunu araştırmaya başladılar. Birbirleriyle konuşmayı kestiler ve mikrofonlarla tek taraflı camlara fısıldamaya başladılar. İşin garibi, bu deneyi diğer deneklerin üzerlerinden kazanabileceklerini düşünmeye başladılar. Araştırmacılar başta bunun gazın bir yan etkisi olduğunu düşündüler…
9 günden sonra ilk denek çığlık atmaya başladı. 3 saat boyunca, ciğerlerinin üzerinden odanın içinde koşarak bağırdı. Denek bağırmaya devam ediyordu ama bazen sadece çıkan ses bir kaç ciyaklamadan başka bir şey değildi. Araştırmacılar, deneğin ses tellerini parçaladığını ileri sürdüler. Daha ilginç olan şeyse diğer deneklerin buna nasıl tepki verdiği… ya da tepki vermedikleri… 2. denek çığlık atmaya başlayana kadar hepsi mikrofonlara fısıldamaya devam etti. Diğer çığlık atmayan denekler kitapları parçalara ayırdı, sayfaları tek tek yüzlerine sürüp sakince gözlem camlarına yapıştırdıklarında, çığlıklar hemen kesildi. Yani, mikrofonlara devam.
3 gün daha geçti. İçerideki 5 deneğin hiç sesi gelmediğini düşündüklerinde araştırmacılar mikrofonları çalışıyorlar mı diye saat başı kontrol ediyorlardı. Odadaki oksijen seviyesi, hepsinin hayatta kalabileceğini göstermişti. Aslında 5 denek ağır egzersizler yapınca oksijen seviyesi düşüyordu. 14. günde araştırmacılar deneklerden hiç bir veri alamayınca odaya girmeye karar verdiler. Onların ölmüş olmalarından endişeleniyorlardı. Veya bir sebzeye(hareketsiz) dönüştüklerini…
Anons ettiler: “Mikrofonları kontrol etmek için içeri giriyoruz, kapılardan uzak durun ve yere yatın. Aksi hâlde vurulacaksınız. İtaat edeninizden birisi özgürlüğüne hemen kavuşacak.”
İçeriden sakin bir Ses cevap verince şaşırdılar: “Artık özgür olmak istemiyoruz.” Bir tartışma askeri güçler ve araştırmacılar arasında patlak verdi. Daha fazla tepki alıp kışkırtmamak için sonunda 15. günün gece yarısı odanın kapısının açılmasına karar verildi. Oda birden temiz havayla doldu ve uyarıcı gaz dışarı boşaldı. Mikrofonlar anında çalışmaya başladı. 3 farklı ses yalvarmaya başladı, onları bekleyenler ve sevdiklerinin üzerlerine. Odanın içine askerler denekleri almak için gönderildi. Şimdiye kadarki en yüksek çığlıklarını askerler de içeride ne olduğunu görünce attılar. 5 denekten 4′ü hâlâ yaşıyordu, buna rağmen hiç kimse bunun “hayatta” kalmak olduğunu söyleyemedi.
Yiyecek erzaklarına çok dokunulmamıştı. Ölü deneğin kalçasında ve göğsünde topak topak doldurulmuş et vardı. Odanın ortasındaki giderin üstünde duruyordu, suyun geçmesini engellediği için oda 4 inç suya kaplanmıştı. Aslında kan olan suyun ne kadar fazla olduğu asla fark edilememişti.(gece yarısı sonuçta) “Kurtulan” 4 denek uzamış sakallara ve yırtık derilere sahipti. Tırnaklarındaki parçalar bu yaraları kendilerinin yaptıklarını gösteriyordu. Araştırmacıların düşündüğü gibi dişlerle değil… Yaralar ve oyukların açıları, konumları hepsini kendilerinin yapmadığını gösteriyordu.
Karın bölgesindeki organlar ve kaburgaları 4 deneğinin de ortadan kaldırılmıştı. Kalp, akciğerler ve diyafram yerine, deri ve kaburgaya bağlı kasların çoğu akciğerlerle beraber göğüs kafesinin dışına sarkmıştı. Kan damarları ve organlar sağlam kalsa da, diğerlerini çıkarıp yere atmışlardı ve havalandırıyorlardı. Fakat denekler hâlâ yaşıyorlardı. Dördünün de sindirim sistemleri yiyecekleri sindirilirken görülebiliyordu. Günler sonra yiyecekleri dışarı attıklarında aslında onların kendi etleri olduğu ortaya çıktı. Çoğu asker Rus özel tesislerinde çalışmıştı fakat hepsi de denekleri o odaya girip kaldırmayı reddetti. Askerler odadan çıkarılmaları için yalvarıp bağırırken gaz geri geldi, uykuya daldılar…
Deneklerin odadan çıkarılmamak için verdikleri mücadele herkesi çok şaşırttı. Bir Rus asker boğazı söküldüğü için öldü, başka bir diğeri ise testisleri koparıldığı ve bacağı deneklerden birinin dişleriyle kemirildiği için yaralandı. Diğer 5 asker ise hayatlarını haftalarca intihar etmeye çalışarak kaybettiler.
Yaşayan 4 denekten birinin dalağı patladı ve dışarı doğru kanamaya başladı. Tıbbi araştırmacılar onu sakinleştirmeye çalıştılar ama bu imkansızdı. Bir insanın alabileceği morfinden daha fazla almasına rağmen hâlâ köşeye sıkışmış bir hayvan gibi mücadele ediyordu ve bir doktorun koluyla kaburgasını kırdı. Kalbi son hızına 2 dakika boyunca ulaşıp atarken dolaşım sisteminde kandan daha fazla hava vardı. Kalbi durduğunda bile bağırmaya devam etti ve kendini 3 dakika boyunca dövdü. Herkese saldırıp “DAHA FAZLA” kelimelerini tekrar ederken gittikçe güçsüzleşti, yavaşladı ve sessizce yere yığıldı.
Sağ kalan 3 denek tam donanımlı bir tıp merkezine taşındı. Sağlam ses telleri olan 2 denek uyanık kalabilmek için daha fazla gaz talep ediyorlardı…
Deneyin organlarını tekrar yerleştirme aşamasında sakinleştirici ilaçlarına karşı bağışıklık kazanmış olduğu keşfedildi. Bağlamış olduğumuz iplre karşı öfkeli bir şekilde dayandı.En sonunda 4 inçlik deri bağı yırtmayı başardı.Hatta o bileği 200 poundluk bir asker tuttuğu halde.Onu normale getirmek için normalden biraz daha fazla anestezi kullandık. ve gözlerinin kapandığını gördük. Kalbi durmuştu. Otopsi testlerinin sonuçları onun kanının içindeki oksijen sayısının 3 katını tespit ettik. Kasları o kadar iskeletine sıkıştırılmıştı ki karşı vermeye çalışırken 9 kemiğini kırdığını tespit ettik.
2. Hayatta kalan ise 5 kişinin arasında ilk çığlık atanlardandı. Vokal kayıtları yok edilmişti.Yalvaracak durumda değildi, tek yapabildiği kafasını düzensiz bir şekilde hareket ettirmekti.Tabii bunlar anestezi gazı ile oluşan sonuçlardı.Bir sonraki ameliyat anestezi gazı kullanmayarak denedik. Organlarını yerleştirirken 6 saat boyunca hiç tepki vermedi. Ameliyat tekrar tekrar denetlendi çünkü hastanın hayatta kalmasını sağlamamız gerekirdi. Bir hemşire hastanın ağzı kıvrılarak gülümseye döndüğüne şahit olmuş bir kaç kere.
Ameliyat hastanın yüksek sesle mırıldanmasıyla sona erdi. Çırpınarak aynı zamanda konuşmaya çalışıyordu. Ona kalem ve kağıt verdik ki bize ne istediğini söyleyebilsin. Ve mesajı. “Kesmeye devam et.”
Diğer iki deneğe de aynı ameliyat yapıldı. İkisi de anestezi gazı verilmeden.En azından onları felç edecek bir ilaç verdik ameliyatın sonuna kadar. Ameliyat imkansızdı çünkü iki hastada gülüp duruyordu.Bir kere felç olan hastaların izleyeceği tek yol araştırmacıları gözleri ile izlemekti. Tekrar konuşabilecekleri zaman bize canlandırıcı gaz istediklerini söylemişlerdi.Araştırmacılar onlara niye kendinize zarar verdiklerini sormaya çalıştılar.Neden kendi bağırsaklarını parçaladıklarını ve tekrar gaz verilmesini istediklerini sordular.
Tek cevap şuydu. “Uyanık kalmam gerek.”
Bütün üç deneklerin bağları güçlendirilmişti ve onlarla ne yapılacağına karar verene kadar bekleme odasına geri konulmuştu. Komutan tekrar gaz verildiğinde ne olacağını merak ediyordu. Araştırmacılar buna itiraz etti ama kimse dinlemedi.
Odanın içinde tekrar mühürlenmeye hazırlanan denekler EEG monitörüne bağlıydı. Ve herkese sürpriz olan şey tekrar gazlanacaklarını duyduklarında çırpınmayı bıraktıklarıydı. Bu çok açıktı ki 3'ü uyanık kalmakta kendilerini zorluyor gibiydiler. Bir tanesi sesli mırıldanarak konuşmaya çalışıyordu. Diğer denekler kafasını yastığa dayamıyor ve sürekli göz kırpmaya çalışıyordu. EEG monitöründe beyin dalgaları şaşırtıcıydı. Kağıt raporlarına bakarken bir hemşire hastalardan birisinin kafasını yastığa vurduğu anda gözlerinin kapandığını fark etti. Beyin dalgaları direk Derin uykuya girdiğini gösteriyordu. Sonra tekrar eski durumuna döndü. Döndüğü anda ise kalbi durmuştu.
Tek kalan denek ise tekrar mühürlenmek için çığlık atmaya başladı. Beyin dalgaları tıpkı uykudan ölen deneğinki gibi oldu. Komutan 2 deneğin tekrar mühürlenmesini emretti. Yanlarında olan 3 araştırmacıyı da mühürleme emri verildi. Üçünden birisi silahını çekip komutanı vurdu. Sonra sessiz olan deneğe silahı doğrulttu ve beynini dağıttı.
Silahı son kalan deneğe doğrulttu. "Bu şeylerle aynı yerde kilitlenmeyeceğim! Seninle değil!” Adama çığlık attı. “NESİN SEN!? Bilmek zorundayım!”
Denek gülümsedi.
“Bu kadar kolay mı unuttun?” diye sordu denek. “Biz siziz. Biz sizin içinizde yatan deliliğiz, Her anda serbest olmayı bekleyen çılgın hayvanlarız. Biz yatağınızın altında saklananlarız.”
Araştırmacı durdu. Sonra silahı deneğin kalbine doğrultup ateş etti. Denek ölmek üzereyken, “Nerede...yse...özgür…” dedi.
-Creepy Pasta hikayesidir-
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 82
- 33
- 24
- 15
- 14
- 14
- 12
- 12
- 9
- 6
- 3
- 2
- B. Christensen. Russian Sleep Experiment Story. (9 Temmuz 2014). Alındığı Tarih: 25 Haziran 2018. Alındığı Yer: Hoax Slayer | Arşiv Bağlantısı
- Snopes. Russian Sleep Experiment (Orange Soda). (16 Mart 2017). Alındığı Tarih: 25 Haziran 2018. Alındığı Yer: Snopes | Arşiv Bağlantısı
- M. Weaver. The Russian Sleep Experiment. (6 Mayıs 2014). Alındığı Tarih: 25 Haziran 2018. Alındığı Yer: Skeptoid | Arşiv Bağlantısı
- A. Santoso. Eleven Days Awake. (24 Ekim 2007). Alındığı Tarih: 25 Haziran 2018. Alındığı Yer: Neotarama | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Fatal Insomnia. (21 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 25 Haziran 2018. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 20/11/2024 10:13:56 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2487
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.