Denizler Birbirine Karışmıyor mu?
İddia
Görselde Baltık Denizi ile Kuzey Denizi'nin veya Atlas Okyanusu ile Akdeniz'in kavuşması gösterilmektedir. Görüldüğü üzere bu su parçaları birbirinden net bir sınırla ayrılmaktadır ve hiçbir zaman karışmazlar. Genel olarak okyanusların/denizlerin/nehirlerin/suların buluştuğu noktada bir ayrım/perde/engel vardır ve bu sebeple iki okyanusun suları birbirine ASLA karışmaz.
Gerçek mi?
Gerçek Ne?
Dünya'nın her bölgesindeki, birbiriyle bağlantılı olan her su kütlesi birbiriyle karışmak zorundadır. Buna karşılık Dünya'nın sayısız noktasında, özellikle nehirler, kimi zamansa okyanuslar ve denizler, içlerindeki mineral ve kompozisyon (içerik) farklılıklarından ötürü farklı renklerde görünürler ve akış yönlerine/hızlarına da bağlı olarak kavşak (conflux ya da confluence) denen buluşma noktalarında sanki birbirlerine karışmıyorlar gibi bir görünürler.
Bütün su kütleleri birbirine karışmak zorundadır; gerek yavaş, gerek hızlı. Dışarıdan bakıldığında iki su kütlesinin birbirine karışmıyor gibi gözükmesi (veya bu karışmanın hemen, anında olmaması), o su kütlelerinin birbirine gerçekten karışmadığı anlamına gelmemektedir. Okyanusların birbiriyle buluştuğu noktalardan birinde ya da birkaçında, okyanus veya deniz kütlelerinin birbiriyle karışmadığı iddiasının bilimsel dayanağı yoktur.
Okyanusların ve denizlerin birbirine nasıl karıştıklarını, NASA'ya ait aşağıdaki su akıntıları simülasyonunda görebilirsiniz (video, 11 aylık verilere dayanmaktadır ve her bir saniyesi gerçekte 2.75 güne karşılık gelmektedir):
İddianın Kökeni
Bu iddianın yayılmasına neden olan ilk fotoğraf, Santa Kruz'da bulunan Kaliforniya Üniversitesi'nde okyanus bilimleri profesörü olan Ken Bruland tarafından 2007 yılında bir araştırma gemisinden çekilen şu fotoğraftır:
Aşağıdaki fotoğraf ise iddianın daha da viral olmasını sağlayan fotoğraftır. Temmuz 2010 ayında Alaska Körfezi turuna çıkan bir turist olan Kent Smith'in kamerasından çekilmiştir. Ancak Smith, hatalı bir şekilde fotoğrafı "okyanusların karıştığı nokta" açıklamasıyla yüklemiştir.
Kısa sürede Flickr ve Reddit üzerinden yayılan bu fotoğraf, okyanusların karışmadığının ispatı olarak kullanılmıştır. Fotoğraf, sadece birkaç yıl içerisinde 860.000 civarında tıklama almıştır.
Artan ilgi ve yalan haberler üzerine Santa Kruz'da bulunan Kaliforniya Üniversitesi'nde okyanus bilimleri profesörü olan Ken Bruland, fotoğrafı paylaşanların iddiasının yalan olduğunu açıklamış, fotoğrafın Alaska Körfezi'ndeki glasiyel (buzullara ait) kalıntıları taşıyan 286 mil uzunluğundaki Copper Nehri gibi nehirlerin okyanusa açıldığı bölgelerden birine ait olduğunu söylemiştir. Özellikle demir açısından zengin olan bu akıntılar, suyun rengini normal okyanus renginden oldukça farklılaştırmakta ve bu sebeple, suların karıştığı bölgede bu şekilde renk farklılıkları yaratmaktadır.
Yani bu görsellerde görülenler bırakın iki okyanusun kavuşmasını göstermeyi, bir denizle bir okyanusu bile göstermemekte, sadece buzullardan gelen nehirlerin okyanusa karıştığı alanları göstermektedir. Dolayısıyla bilgiler yanıltıcı ve hatalıdır; ancak insanlar tarafından hızla beğenilmiş ve sahte de olsa paylaşılmıştır.
Bilgiler
Sıklıkla paylaşılan yukarıdaki görsel, paylaşımların iddia ettiği gibi iki okyanusun karıştığı alanı göstermemektedir! Zaten renk farkı da, bu su kütlelerinin birbirine karışmadığı anlamına gelmemektedir. Fotoğrafta ve benzerlerinde gördüğünüz, Alaska Körfezi'nde bulunan ve oşinografik (okyanus bilimi) açısından iki ayrı su kütlesi olarak değil, tek bir su kütlesi olarak kabul edilen "okyanus bölgesi"nin içerisindeki buzul suları ile kıyı sularının birbirine kavuştuğu alandır.
Bu suların renklerinin birbirinden farklı olma sebebi içeriğindeki başta demir olmak üzere mikropartiküllerden bazı çökelti tiplerine kadar ve hatta kimi durumda sıcaklık farkına kadar birçok unsurdur. Bu görüntünün tuzluluk oranıyla doğrudan ilgili olmadığı bilinmektedir; yani iddia edildiği gibi tatlı su ile tuzlu suyun birbirine karışmamasıyla alakalı bir durum yoktur. Kaldı ki tatlı su ile tuzlu su da birbirine karışır, bunu mutfağınızda kendiniz bile deneyebilirsiniz!
Dolayısıyla dışarıdan bakıldığında bu iki su kütlesi karışmıyormuş gibi gözükse de, esasında sular birbiriyle tamamen karışmaktadır. Tekrar edelim: bu görselin (ya da aşağıda bir başka açıdan çekilen versiyonunun) karışmayan okyanuslarla hiçbir alakası yoktur.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Farklı Sular Birbirine Nasıl Karışır?
Farklı tuzluluk veya yoğunluk oranı olan sıvı kütlelerinin karşılaşması sonucu oldukça karmaşık bir kimyasal ve fiziksel denge oluşmaktadır. Ancak bu denge statik değil, dinamiktir. Örneğin yağ ve su aynı kaba konduklarında oldukça statik bir denge oluştururlar ve sabit kalırlar (her ne kadar esasında aralarındaki karışma bölgesi yine dinamik yapıda olsa da). Okyanuslar ve devasa su kütleleri için bu hiçbir şekilde doğru değildir. Farklı özelliklere sahip bu kadar büyük su parçaları bir araya geldiklerinde, ciddi anlamda dinamik bir dengeye ulaşılır ve sular kilometrelerce küplük hacimlerde birbirlerine karışırlar. Sadece dışarıdan bakıldığında, suların içeriğine bağlı olarak ışığın farklı kırınımından ötürü renklerin farklı gözükmesi, Alaska Körfezi'nde olduğu gibi görünür ve suların birbirine karışmadığına dair bir sanrı yaratır. Bu doğru değildir. Bununla ilgili olarak Santa Kruz Kaliforniya Üniversitesi'nden Okyanus Bilimci (Oşinograf) Prof. Dr. Ken Bruland (ki hemen üstteki fotoğrafı 2007'deki bir araştırma gezisinde kendisi çekmiştir) şöyle söylüyor:
Örneğin benim çektiğim fotoğrafta çökelti bakımından zengin bir nehrin genel okyanus suyuyla buluştuğu bölge görülmektedir. Bu iki su tipinin birbirine karışmadığını söylemek kesinlikle doğru değildir. Nihayetinde iki su birbirine tamamen karışır; ancak bu fotoğrafların çekildiği anda, çok güçlü gradyanlara sahip oldukları için geçici olarak bu şekilde karışmıyormuş gibi gözükürler. Bu sınırlar hiçbir zaman bir duvar gibi statik değildir. Sürekli olarak hareket ederler ve bir bütün olarak yok olurlar. Bunlar çökelti miktarına ve suyun hareketine bağlıdır.
Nehirler haricinde, okyanuslar ve denizler gibi büyük su kütlelerinin karışım bölgelerindeki renk farklılığı her zaman görünür bile olmayabilir! Kimi zaman bu su kütlelerini birbirinden ayıran bir engel var, kimi zamansa yok gibi gözükebilir. Bu da, aralıklarla "bir sebeple" su kütlelerinin karışmasının engellendiği gibi bir algı yaratabilir. Fotoğrafın çekildiği an çok önemli olduğu gibi, bazı zamanlar günlerce beklense de bu görüntü yakalanamayabilir. Çünkü bu karışım, az önce de iddia ettiğimiz gibi son derece dinamiktir ve devasa bir hacimde olan bu farklı nitelikteki sıvıların karışımı, farklı zamanlarda farklı görüntüler verebilir. Uzmanlar, bu renk farklılıklarının kimi zaman çok daha az olduğunu, kimi zamansa hiç görülemediğini söylemektedirler. Dolayısıyla bunun sürekli bir durum olduğunu düşünmek hatalıdır. "Gradyan" adı verilen nitelik (sıvı içeriği gibi) farklılıklarının yoğun olduğu zamanlarda bu tip görüntüler oluşabilmektedir.
Okyanus akışkanlar dinamiği ve modellemesi alanında uzman Dr. Sonaljit Mukherjee bir bu konuyla ilgili bir yazısında şöyle diyor:
Uzatmadan yanıtlayayım: Okyanuslar karışır. Okyanuslar gibi devasa su kütlelerin karışımı, farklı özellikteki iki sıvının birbirine karışması gibi basit bir dinamiğe sahip değildir. Karışmayla ilgili farklı uzunluk ölçülerine bakmanız gerekir. Yani suların karışma miktarı, sözünü ettiğiniz su kütlesinin büyüklüğü ile ilgilidir. (...) Paylaşılan fotoğraflarda ölçek 10 kilometre civarındadır ve bu uzunluk ölçeğinde karışımı gözlemek için epey uzun süre incelemek gerekir. Fakat karışım her an yaşanmaktadır.
Oşinograf Micheal Pilson ise şöyle diyor:
İnsanların neden okyanusların karışmadığını düşündüğünü anlayamıyorum. Okyanuslar karışırlar. Her saniye, milyonlarca ton Pasifik Okyanusu suyu, Atlas Okyanusu'na karışır. Atlas Okyanusu'nun derinlerindeki sular, Antarktika etrafından dolaşarak Pasifik Okyanusu'yla karışır. Her an, milyonlarca ton! (...) Bu, milyonlarca yıldır bu şekilde devam etmektedir.
Haloklin: Aynı Suyun Farklı Katmanları
Kısmen sığ veya korunaklı sularda, okyanus diplerindeki mağara ve benzeri bölgelerde, oldukça sınırlı alanlarda haloklin (İng: "halocline") adı verilen ve tuz farklılığından oluşan bölgesel ayrımlara ve katmanlaşma olgusuna rastlanabilir. Ancak bu farklılığı okyanus gibi devasa su kütlelerinde görmek mümkün değildir. İki okyanusu birbirinden fiziksel olarak ayırabilecek hiçbir doğa unsuru bulunmamaktadır.
Ancak haloklin, aynı su parçasının farklı tuzluluk oranları arasındaki geçiş bölgeleridir; bağımsız sular arasında oluşmaz. Kimi zaman iyi karışmayan haliçler ve fiyortlarda da oluşabilir; ancak çoğu zaman aynı suyun durgun parçaları arasında oluşur. Bu, bardakta beklettiğiniz bir suyun alt kısımlarında, üst kısımlarına göre daha çok tuzun birikmesi gibidir.
Okyanusların Karışmaması Felaket Olurdu!
Sanılanın aksine, okyanusların birbirine karışmaması iyi bir şey değil; tam tersine, tam bir felakettir. Çünkü okyanusların birbirine karışması sırasında, sıcaklık, içerik, vb. unsurların farklılıklarından ötürü çok ciddi su altı akımları meydana gelir ve bunların sürekliliği için okyanusların da sürekli olarak birbirleriyle dinamik bir biçimde etkileşmeleri ve birbirlerine karışmaları gerekmektedir.
Eğer ki herhangi bir sebeple okyanuslar birbirlerinden tamamen, tıpkı bir engel girmiş gibi ayrılacak olurlarsa, bu akıntıların büyük bir kısmı son bulacak ve dolayısıyla denizlerdeki canlılık çok ciddi hasarlar alacak, sayısız tür üreme ve avlanma yollarını yitirerek yok olacaktır. Dolayısıyla okyanusların karışmamasını düşünmek bir yana, bunu arzulamak bile Dünya ekosistemi için ciddi sorunlar doğurabilecektir.
Suların Karışmadığı İddiası Temel Fizik Yasalarına Aykırı!
Suların birbirine karışmıyor gibi gözükmesi ne kadar ilginçse, suların birbirine karışmak zorunda olduğu gerçeği de o kadar yalındır ve basitçe görülebilir. Zira fiziğin kütle korunumu gibi en basit ilkeleri ışığında bile bir sisteme giren ve çıkan kütlelerin toplamının daima sabit olması gerektiği bilinir.
Eğer ki iki nehir veya deniz kolu bir araya geliyorsa ve birleşerek tek bir yöne doğru akıyorlarsa, birleşmeden önceki kütlelerin toplamı, sonrakiyle eşit olmak zorundadır. Bu durumda sular, eğer ki bir kaybolma veya bir başka kaynağa yönelim yoksa, karışmak zorundadırlar. Nehirlerde ve okyanuslarda gördüğümüz de budur. Her ne kadar denizler ve okyanuslar, nehirlere kıyasla çok daha durgun su kütleleri gibi gözükseler de, daha önceden de açıklandığı gibi bu su kütleleri de son derece dinamik bir şekilde birbirleriyle etkileşirler ve hatta bu etkileşimden akıntılar doğar ve su altı yaşantısına can verir.
Suların birbirine karışmaması mümkün değildir.
Okyanusların birbirine karışması sonucu açığa çıkan akıntıları buraya tıklayarak harita üzerinden inceleyebilirsiniz.
Karışmıyor Gibi Gözüken Sulara Örnekler
Suların aslen birbiriyle karışmıyor gibi gözükmesine, farklı açılardan farklı yönlere doğru akan ve bir noktada buluşan nehirlerde rastlanır. Çünkü nehirler, okyanus ve denizlere göre çok daha dinamiktir ve aktıkları coğrafi ve jeolojik koşullara bağlı olarak içerikleri bambaşka olabilir. Bu da, okyanusların/denizlerin aksine, nehirlerde çok bariz renk farklılıkları yaratabilir. Üstelik nehirler genelde belli bir eğim dahilinde aktıkları için, suları sürekli kaynaklarından beslenerek karışımın engelleniyor gibi gözükmesi süreklilik gösterebilir. Ancak nehirlerde bile sular elbette birbirine karışır; zaten iki nehir birleştikten sonra tek bir nehir olarak akmayı sürdürürler. Dolayısıyla bu bambaşka içerikteki suların bile karışabiliyor olması, denizler ve okyanusların neden birbirine karışmak zorunda olduğunun göstergesidir. Aşağıda; Dünya'nın farklı bölgelerinde bu şekilde buluşan ama renk farkından ötürü karışmıyor gibi gözüken nehirler gösterilmektedir:
Fraser Nehri'nin Georgia Boğazı'na döküldüğü yer de oldukça ilginç görüntülere sahne olmaktadır:
Benzer Sahtekarlık Örnekleri
Aralıklarla bu tarz sahte iddialar gündeme getirilerek sosyal medya üzerinden prim yapılmaya çalışılmaktadır. Bunlardan birisi, 2018 yılında yayılan ve Pasifik Okyanusu ile Atlas Okyanusu'nun birbirine karışmadığını iddia eden bir videodur (ancak videoda gösterilenler çürütülünce, video sahibi kısa bir süre sonra videoyu kaldırmıştır).
Bu konuda çok sayıda hatalı bilgi, aşağıdaki video aracılığıyla yayılmaktadır:
Videodaki hataların birçoğu yazı boyunca çürütülmüştür. Ancak bazı kritik noktaları vurgulamak gerekirse:
- Okyanuslar arasında mesafeye bağlı olarak çeşitli fiziksel, kimyasal ve biyolojik farklılıklar olsa da, bunların büyük bir kısmı okyanusların jeolojik altyapısı ile ilgilidir; suların birbirine karışmamasıyla ilgili değildir.
- Coğrafi olarak okyanusların isimlendirilmesinde, videonun iddia ettiği gibi bir "bariyer" veya "duvar" kullanılmamaktadır. Bu tarz bariyerler ve duvarlar bulunmaz.
- Jacques Cousteau tarafından bulunduğu iddia edilen, okyanuslar arasındaki fauna ve flora farkları sonradan yapılan akademik çalışmalarla çürütülmüştür. Bu, gözlemsel bir hatadan ibarettir.
- Eğer evinizde tuzlu su ile duru suyu birbirine karıştıracak olursanız, videonun iddia ettiği gibi bir geçiş görmezsiniz; tam tersine, suların nihayetinde (veya çabucak) birbirine karıştığını görürsünüz. Örnek bir deneyi buradan görebilirsiniz.
- Videoda suların karışmamasına kanıt olarak yoğunlukları arasında 5 kat fark olduğu ileri sürülmektedir; ancak sonrasında alt alta dizilenmesine yetecek kadar bir fark olmadığı söylenmektedir. Bu bilgiler birbiriyle çelişkilidir. 5 katlık bir fark, akrilik ile galyum arasındaki yoğunluk farkı kadar fazladır!
- Coriolis kuvveti okyanusları birbirinden ayırıcı bir etkiye sahip olamaz; zira sözü edilen okyanuslar (örneğin Atlas Okyanusu ve Pasifik Okyanusu) hem kuzey yarımkürede, hem güney yarımkürede bulunan okyanuslardır. Birinde birbirinden ayırıcı etkiye sahip olsaydı, diğerinde karıştırıcı etkiye sahip olurdu. Böyle bir durum söz konusu değil; Coriolis kuvvetinin okyanuslar üzerinde çeşitli etkileri olsa da; bu kuvvet okyanus ayırt edemez.
- İlginç bir şekilde, bariz bir biçimde suların karıştığını gösteren fotoğraflar videoda "Sular karışmıyor." şeklinde anlatılmaktadır. Fotoğrafta bile suların karıştığı gözüküyor; sadece ilk buluşma noktasında sular karışmıyor gibi gözüküyor. Çünkü yazıda da anlattığımız gibi, karışım zaman alan bir olgudur. Yukarıda daha fazla örnek bulabilirsiniz.
- Bahamalar gibi bölgelerdeki su rengi farklılığının okyanusların buluşmasıyla veya karışmamasıyla alakası yoktur; kumların rengi ve buralarda suyun derinliği ile alakası vardır. Özellikle de sahilin karadan ne kadar uzağa kadar gidebildiği, suyun açık renginin ne kadar uzun süre devam edeceğini belirlemektedir. Bu konuda izlemenizi tavsiye ettiğimiz, güvenilir bir kaynaktan gelen bir video burada bulunabilir.
- Google Earth görüntülerinin birçoğunda farklı "grid"ler (uzaydan çekilen fotoğraf kareleri) farklı zaman dilimlerinde çekilmiş olabiliyor; bu nedenle absürt renk farklılıkları oluşabilmektedir. Google Earth fotoğraflarındaki renk farklarından doğrudan bir analiz yapmak hatalıdır.
- Ayrıca Google Earth'ten aldıklarını iddia ettikleri fotoğraflar düpedüz yanlıştır. Örneğin 4:44'teki Skagen'in kuzeyinde Baltık Denizi ve Kuzey Denizi'nin gerçekte Google Earth'te nasıl göründüğü aşağıda görülebilir (videoda açık bir şekilde renkler, izleyici aldatmak için sonradan değiştirilmiştir):
Bu tarz örnekleri buldukça yazımızı güncelleyeceğiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 115
- 63
- 33
- 27
- 15
- 15
- 11
- 9
- 2
- 0
- 0
- 0
- M. Minnock. Tracking Co2, Crossing The Line And Other Stories By Mathias Lanoisellé. (10 Ekim 2010). Alındığı Tarih: 10 Ağustos 2018. Alındığı Yer: GEOmon | Arşiv Bağlantısı
- B. Anderson. Mythbusting 'The Place Where Two Oceans Meet' In The Gulf Of Alaska. (5 Nisan 2017). Alındığı Tarih: 10 Ağustos 2018. Alındığı Yer: Anchorage Daily News | Arşiv Bağlantısı
- A. Schroth, et al. Usgs Researchers Participate In Research Cruise Studying Iron Biogeochemistry In The Gulf Of Alaska. (1 Mart 2008). Alındığı Tarih: 10 Ağustos 2018. Alındığı Yer: USGS | Arşiv Bağlantısı
- Twisted Sifter. When Rivers Collide: 10 Confluences Around The World. (17 Nisan 2017). Alındığı Tarih: 10 Ağustos 2018. Alındığı Yer: Twisted Sifter | Arşiv Bağlantısı
- I. Lirio. Do The Oceans Have Real Boundaries?. (19 Kasım 2017). Alındığı Tarih: 16 Mart 2020. Alındığı Yer: Medium | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 22:42:38 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1309
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.