Modern Gebelik Testlerinin İcadından Önce Hekimlerin Kullandığı Korkunç Yöntemler!
Diyelim ki hamile olabileceğinizi düşünüyorsunuz. Doğal olarak eczaneye gider, bir idrar testi alırsınız; ve sonuç: İçinizde büyüyen bir insan olup olmadığını hemen öğrenebilirsiniz.
Ancak, şu anda aklınızdan geçen gebelik testleri görece yeni buluşlardır. Peki, daha önceleri kadınlar bebek beklediklerini nasıl öğreniyorlardı? Görünen o ki, eski “gebelik testleri” hayal ettiğinizden çok daha garip ve gerçek dışılardı. Eğer şu an yemek yiyorsanız biraz ara vermek isteyebilirsiniz, az sonra işler biraz tuhaflaşacak.
“Küçük”ten Al Haberi
Önce biraz temel bilgilere göz atalım. Bir kadın hamile kaldığında vücudundaki hormon düzeyleri değişir. Gebeliğin başlangıcında, plasentanın bir bölümü tarafından insan koryonik gonadotropin hormonu (hCG) salgılanır. Bu hormon vücudun diğer parçaları ile birlikte çalışarak, her menstrual döngünün başında oluşan korpus luteumun varlığını sürdürmesini sağlar. Ayrıca, özellikle ilk zamanlarında gebeliğin sürdürülmesine katkı sağlayan çok amaçlı bir hormon olan progesteronun üretimini tetikler.
Çağdaş bir gebelik testi, döllenmeden altı gün sonrasından itibaren yüksek hCG düzeyine ait belirtileri kadının idrarında bulabilir. Bu testler çok az “yalancı pozitif” sonuç üretir ve inanılmaz derecede doğru sonuç verirler (%99). Bazı türleri ise salt hCG yerine, gebelikte üretilen birden fazla hormonu kontrol ederler.
İdrar Kahinleri
Bir zamanlar, hamile olduğu düşünülen kadınların idrarları hekimler veya ileri teknoloji ürünü gebelik testleri yerine, “kahinler” tarafından incelenirdi. 16. yüzyılda Avrupalı kadınlar; iğrenç sarı akıntılarına dikkatle bakıp idrarın rengi, tonu ve kokusunu değerlendirerek bebek bekleyip beklemediklerini saptayabildiğini iddia eden “uzmanlar” tarafından kandırılırlardı.
Bu uygulamalı yöntemin bir parçası olarak, daha ileri düzey kahinler idrarı şarap ile karıştırırlardı. Muhtemelen nasıl olduğunu bilmemelerine rağmen, bu yaptıklarının arkasında bilimsel bir gerçek vardı: Alkol gebelik sırasında üretilen bazı özel proteinlerle tepkimeye girdiğinden idrarın kıvamı değişiyordu.
“Üroskopi” olarak da adlandırılabilecek bu idrar inceleme tekniği antik Babil’e dayanır ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyıldan 15. yüzyılın ortalarına kadar süren ilerlemesi sayesinde Bizans tıbbına da aktarılmıştır.
Mısırlı Gibi İşe
Aslında, idrar testleri Protestan Reformu’ndan ve Kopernik’ten çok daha önceleri ortaya çıkmıştır. MÖ 14. yüzyılda, yani günümüzden yaklaşık 3.350 yıl önce yaşamış olan antik Mısırlıların da kendilerine has bir yöntemleri vardı.
Kötü şöhretli Kraliçe Nefertiti’nin kocası Firavun Akhenaten’in saltanatı sırasında, Mısırlılar kadının idrarını buğday ve arpa tohumlarının üzerine serperlerdi. Eğer tohumlar çimlenirse, kadının hamile olduğu söylenirdi. Eğer buğdaylar çimlendiyse kızı, arpalar çimlendiyse oğlu olacak demekti.
Dikkate değer bir şekilde, en azından genel bir gebelik testi olarak, bu yöntemin gerçekten işe yaradığı gösterilmiştir. O dönemde muhtemelen bilinmiyor olmakla birlikte, gebelik sırasında üretilen hormonlar bu tohumların çimlenmesine neden oluyordu.
Rüzgar Tüneli
“Modern” tıbbın babası olarak bildiğimiz Hipokrat, gebeliğin kadın vajinasına soğan yerleştirilerek saptanabileceği şeklinde yanlış bir varsayımda bulunmuştu. Eğer ertesi sabah kadının nefesi soğan kokuyorsa, hamile değildi: Bu fikir, içinde büyüyen bir bebek olmadığında kadın rahminin açık olacağı ve rektumdan ağza uzanan bir rüzgar tüneli oluşturacağı düşüncesine dayalıydı. Eğer rahimde bebek şeklinde bir engel varsa, kadının nefesi soğan kokmayacaktı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bunun tıbbi olarak doğru olmadığını söylemek yeterli olacaktır.
Yaşam Döngüsü
hCG hormonu tıbbi araştırmacılar tarafından ilk defa 1920’lerde tanımlanmıştır ve bu buluş gebeliğin hCG araştırılarak saptanabilmesi fırsatını doğurmuştur. Bugün sahip olduğumuz ileri teknoloji idrar çubukları o zamanlar henüz yoktu, öyleyse yerine ne kullandılar? Ne yazık ki hayvanlar aleminin bazı üyeleri, bu iş için biraz zalimce bir test aygıtı olarak kullanılacaklardı.
Kadından alınan idrar örneği henüz tam gelişmemiş bir dişi fareye enjekte edilirdi. Eğer idrarda hCG hormonu varsa, fare kızışıp cinsel olarak aktifleşir ve çiftleşmeye hazır hale gelirdi. Başlangıçta sadece fareler kullanıldı, enjeksiyon sonrasında yumurtalıkları incelenmek üzere kesilip açıldı. Birkaç yıl içinde ise fareler yerini tavşanlara bıraktı. Bu teste baş araştırmacıların isimleri olan Aschheim-Zondek testi, diğer bir ismiyle A-Z testi adı verildi.
Test inanılmaz bir şekilde yüzde 98 doğru sonuç veriyordu. Ancak, sonuçların çıkması birkaç gün sürüyordu ve test koryoepitelyom adı verilen hızlı büyüyen bir kanser türü ile hCG’yi birbirinden ayırt edemiyordu. Böylece bu test, bilmeyerek de olsa, kanser teşhis yöntemi olarak da kullanılmış oldu; hasta hamile değilse kanser de değildi.
Herkesin Gözü Önünde
Yöntemi biraz daha geliştiren Lancelot Hogben adlı Cape Town, Güney Afrikalı bir bilim insanı, zamanını pençeli kurbağalar üzerinde insan ve diğer canlıların hormonları ile deneyler yaparak geçirdi. Amfibiler, yumurtaları çok daha kolay incelenebildiğinden fare ve tavşanlara göre daha avantajlı olduklarını gösterdiler.
Sonunda, bilimsel adı Xenopus laevis olan Güney Afrika pençeli kurbağasının insan gebelik testleri için özellikle elverişli olduğu ortaya çıktı. Dişi kurbağaya gebe bir kadının idrarı enjekte edildiğinde, kurbağa gün bitmeden yumurtluyordu. Buna karşılık erkek kurbağa ise enjeksiyona sperm üreterek yanıt veriyordu. Bu çok daha hızlı ve başarılı test 1930’larda Avrupa’ya yayıldı ve kurbağalar standart taşıyıcı konumuna geldiler.
Radyoaktif Hedefler
1976 yılında Warner-Chilcott adlı bir ilaç şirketi; kadınların 10 dolara alabilecekleri, kendi evlerinin rahatlığında uygulayabilecekleri, 2 saat içerisinde sonuçlanan ve en önemlisi de kurbağa gerektirmeyen bir test geliştirdi. Test, pozitif sonuçlarda yüzde 97 oranında doğru sonuç veriyordu, ucuzdu ve kullanımı kolaydı. Bu, sektör için devrim niteliğinde bir gelişmeydi ve şu an dünyanın her yerinde kullanılan gebelik testleri için de bir temel oluşturdu. Bu testin üretilmesi, hCG hormonunu saptamak için radyoaktif işaretleme yöntemi kullanılan 1970’lerin başlarına göre önemli bir gelişmedir.
Sonuç olarak, teknoloji Kraliçe Nefertiti döneminden günümüze önemli bir mesafe katetmiş olsa da, gebeliği hala bir şeylerin üzerine işeyerek tespit ediyoruz.
Teşekkür: Bu yazıyı çeviren Buğra Koç'a teşekkür ederiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 34
- 9
- 8
- 5
- 4
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- Çeviri Kaynağı: IFLS | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/11/2024 14:38:05 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/4283
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in IFLS. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.