Tavuk Ezmeli Pembe Balçık İddiası ve Arkasındaki Gerçek

Altta gördüğünüz görüntüyü birçok kişi çilekli dondurma olduğunu sanmıştı. Nadiren birkaç insan da pembe renginde olan bir yılana benzetmiştir. Ancak internette dolaşan haberlere göre ("Pink Slime" ya da "Pink Goo" olarak adlandırılmıştır) gördüğünüz şeyin aslında ezilmiş tavuk kalıntıları olduğudur. Hatta daha spesifik olarak McDonalds firmasına yönelik olarak McNugget adlı yiyeceğin yapımında kullanıldığını belirten bir iddiadır.

Bazıları için bu bilgiyi öğrenmek mide bulandırıcı olabilirken bazı insanlar için de normal görünmektedir. Beslenmemize dair buradaki yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

Şimdiden belirtmemiz gerekir ki bu yazı et tüketimi ve vejetaryenlik hakkında değildir. Ana konumuz paylaşılan bu fotoğrafın kendisi ve hakkında yapılan iddiadır. Aynı şekilde Fast Food'un (Tr.: Hazır/Hızlı Yemek) sağlıklı ve tavsiye edilir bir beslenme şekli olduğunu da iddia etmiyoruz ve bahsi geçen yemek zincirinin reklamını yapmıyoruz.

Gördüğünüz fotoğraf sosyal ağlarda ve e-postalarda yayılarak benzer mesajlar içermektedir. Yer alan farklı mesajları inceledik ve ortak olan cümleleri birleştirdik:

Fotoğrafta gördüğünüz pembe şey, fast food menülerinde yer alan tavuk ‘nugget’larının içine mekanik bir şekilde ayrılan tavuk etidir. Marketlerde satılan dondurulmuş tavuklar da bu işlemden geçirilmektedir. Bu karışımda tavuğun tüm vücudundaki kemikler, organlar ve geriye kalan her şey kıyma haline getirilir. Bu karışım ayrıca çok sayıda bakteri ürettiğinden amonyakla yıkanmaktadır. Tadı da kötü olduğu için tatlandırılır ve rengi de garip bir pembe olduğu için boya eklenir. Ama ne diyelim, yine de lezzetli görünüyor öyle değil mi?'

Buradaki ana mesaj genel olarak Fast Food yiyeceklerin elde edilişinin iğrenç olduğudur. Birçoğunuz restoranlara gitmiştir ve siz de giden çoğu kişi gibi menülerdeki yiyeceklerin elde edilişini merak etmeden sadece tadına bakarsınız. Ancak bazı insanlar da bu yiyeceklerin arkasındaki gerçekleri ifşa edermişçesine çeşitli komplo teorileri yürütmektedir. Benzer bir durum kola için de yaşanmıştır, ancak bütün bunlara rağmen insanlar yine de Fast Food yemeye ve kola içmeye devam etmektedir, siz de muhtemelen edeceksiniz.

Gördüğünüz görüntü sizi belki rahatsız etmiş olabilir, ancak şunu da göz önünde bulundurmamız gerekir ki son yüz yıl içerisinde insan nüfusunun iyice artmasıyla 8 milyar insana doğru yaklaşmaktayız. Bunca insanı besleyebilmek daha fazla yiyecek ile içecek üretimi demektir ve bunu sağlayabilmek için de daha hızlı üretim yöntemlerine başvurulmuştur. Yediğimiz sığır etleri LFTB (İng.: Lean Finely Textured Beef) yani "ince dokulu sığır eti" olarak bilinir. Bu etlerin elde edilişine MSM (İng.: Mechanically Seperated Meat) dediğimiz "mekanik şekilde ayırt edilen et" denmektedir ve buna tavuk, domuz, sığır eti ve hindi dahildir. Et için hayvanları kestiğimizde büyük bir bölümü atılırdı, çünkü sadece bir kısmı yenilebilirdi. Bu atılan kısımlarda iç organlar, kemikler ve deri bulunmaktadır. Atılanların arasında ''trimming'' (Tr.: Trimleme) dediğimiz bir kısım da sırf yağdan oluştuğu halde üzerinde az miktarda et bulunmaktadır. Şirketler zamanında bu arda kalan et parçaların işçiler ya da makineler tarafından çıkarılması konusunda masraflı olacağını bildiklerinden kemik, organ ve derilerle beraber atılırlardı. Ancak 1980'lerde buna bir çözüm getirildi ve trimmingler büyük bir santrifüjün içerisine konularak biraz ısıtılıp çevrilmeye başlandı. Tıpkı bir çamaşır makinesi gibi suyla beraber çevirilince, yağ çıkarılır ve pembe kıvamında bir et elde edilir. Daha sonra elde edilen bu et ince bir tüpün içinden geçerek amonyak gazı ile işletilince bu gaz etin içindeki su ile karışıp amonyum hidroksit'i oluşturur ve böylece bulunan asidi azaltıp patojenleri öldürür. İddiada geçtiği gibi "amonyakla yıkanmak" sözü bu sebeple biraz abartılmış ve gözlerde büyütülmüştür. Diğer besinlerdeki amonyak seviyesi buradaki etten bile daha fazladır. Eğer LFTB olmasaydı, o zaman LFTB konusunda yanlış anlaşılanları anlatan BeefisBeef site yazarlarının da belirttiği gibi aynı oranda eti elde edebilmek için her gün fazladan 5000 ila 6000 arasında sığır öldürmek zorunda kalınırdı, çünkü tüketicinin ihtiyaçları ancak bu şekilde karşılanabilirdi. O yüzden LFTB -her ne kadar ironik olsa da- daha fazla hayvanın yaşamasına imkan sağlamaktadır, tabi beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmediğimiz sürece.

1982 senesinde Amerikan Yemek Güvenliği ve İnceleme Servisi (FSIS) bir raporunda bu et elde yöntemin (yani MSM'in) güvenilir bir yöntem olduğunu belirtmişti. Bir sığır hastalığı olan Bovin Spongiform Ensefalopati (BSE) ya da diğer adıyla "Deli Dana Hastalığı" (İng.: Mad Cow Disease) 1986 senesinde Birleşik Krallık'ta çıkınca, et ile karışabilen omurilikte BSE'nin olabileceği ve insanlara da bulaşabileceği için 1989 senesinde birkaç kısıtlama getirildi. Amerikan Tarım Bakanlığı (USDA) benzer uygulamalarda bulunarak elde edilen etin hangi yollarla elde edildiğinin etiketlenmesi gerektiğini belirtti ve bu kural 4 Kasım 1996 senesinde uygulandı. Ancak olası BSE bulaşması sebebiyle FSIS'in ileriye sürdüğü yasalarıyla MSM'in 2004 senesinde tüketilmesi yasaklandı.

McDonald's Fast Food restoranına karşı yapılan bu iddianın asılsız olduğunu da belirtmek için alttaki videodan şöyle bir bildiride bulunmuşlardır: