Kendini eğit, oku, okuduğunu anla, düşün, düşünceni sorgula, yaz, uygun bir yerde yayımlanmak üzere gönder, gönder,gönder,gönder...vazgeçme.. kendine inanmaktan asla vazgeçme, değerini bilmeyenlere gücenme, seni anlamayanları suçlama... herşey senin önüne sunulduğunda unutma...
Geçmişini, kaybettiklerini, bir zamanlar ettiğin değeri unutma. Açılan kapılardan geçerken, yüzüne kapatılanları anımsa. Hiç birşeyin senden önemli olmadığını da... Yoktan var et kendini. Tırnakların ile kazı. Çalış, çalış, çalış, bıkmadan kendin olmaktan yılmadan . Aşık ol. Ama bir kadına ve ya erkeğe değil. Aşık olmaya aşık ol. Öyle ol ki kimse incitemesin seni. Bırak yüceltsinler benliğini, bırak dolaştırsınlar seni sıcak zevklerin buz gibi zirvelerinde. Beklentiye girme. Kendini yorma. Sorma. Yapabileceğin şeyin en iyisini yap ve paylaş başından beri yanında olanlar ile.
Paylaştıkça çoğal, çoğaldıkça dağıl, dağıldıkça toparlan ahir ömrümde. Unutma kaybedecek bir şeyi kalmayan insandan daha tehlikeli bir şey yoktur bu hayatta. Yormalarına izin verme seni , edebi bir uykuya dalmamak için önce kendi zihninin kontrolünü eline al. Pes etme. Edersen de ''Eden'' lere benzeme... .
Bırak ılık bir sonbahar rüzgarı okşasın saçlarını, bir kaç damla su okyanusun bağrından değsin al yanaklarına. Herkesi unutsan bile kendini unutma. Ve hep hatırla okyanus sayısız ruhun mezarı, sen onların inadına tüm kalbin ile yaşa...''Sen ''olarak doğmadan, verilen isminle göçme şu yalan dünyadan...
Martin Eden hayatınız boyunca hatırlayacağınız bir adam. London kalemi ile adeta can verdiği bu ölümsüz karakteri ile bizlere çok önemli dersler veriyor. Hayata dair... Aşk denen illete dair... bilime, kültüre, edebiyata dair. İçimizde derinlere sakladıklarımıza dair...Not: Kalınlığına aldanmayın acayip derece de akıcı bir kitap...