Stereo Körlük: İzlediği Film, Bir Adamın Görüşünü Sonsuza Kadar Nasıl Değiştirdi?
Dünyayı 2 boyutlu gören bir adam, 3 boyutlu bir film izledikten hemen sonra her şeyi 3 boyutlu olarak görebilmeye başladı. Bu, nasıl olabilir?
İyi filmler, insanların hayata bakışlarını değiştirir; ama kaç kişi, izlediği bir filmin görüşünü sonsuza dek değiştirdiğini söyleyebilir? Bruce Bridgeman, bunu diyebilecek insanlardan biri. Bridgeman'ın dünyayı görüşü, "Hugo isimli filmi izlemeden önce" ve "Hugo'yu izledikten sonra" diye ikiye ayrılıyor.
Bruce Bridgeman, 16 Şubat 2012'de eşiyle birlikte Martin Scorcese'nin üç boyutlu bir aile macerası filmi olan Hugo'yu izlemeye gitti. Tamamen para israfı olacağını düşünmesine rağmen, herkes gibi bir gözlük satın aldı. Santa Cruz'daki Kaliforniya Üniversitesinde bir sinirbilimci olan, 67 yaşındaki Bridgeman, hayatını neredeyse hiçbir gerçek "derinlik algısı" olmadan, yani "stereo kör" olarak geçirdi. Bridgeman şöyle anlatıyor:
Dışarı çıktığımızda insanlar gökyüzüne bakar ve kuşlar hakkında konuşurlardı. Onlar konuşmayı bitirdiğinde ben hala kuşu arıyor olurdum. Diğer herkes için kuş öne çıkardı; ama benim için sadece arka planın bir parçasıydı.
Işıklar kapanıp, fragmanlar bittiğinde ise her şey değişti. Neredeyse Bridgeman filmi izlemeye başlar başlamaz karakterler, daha önce hiç görmediği bir şekilde ekrandan dışarı fırladılar. Bridgeman, o anları şöyle anlatıyor:
Tam anlamıyla görmenin yeni bir boyutu gibiydi. Çok etkileyiciydi.
Ancak bu, yalnızca filmin sihri değildi. Sinemadan dışarı çıktığında, dünya farklı görünüyordu. Bridgeman ilk defa arka plandan ayrışan bir elektrik direğini görebiliyordu. Ağaçlar, arabalar ve insanlar her zamankinden daha canlı ve kuvvetli görünüyordu. Sanki o gün bir şey oldu ve beyninde bir şey uyandı. Bridgeman, o zamandan beri dünyayı üç boyutlu görebiliyor. Tecrübe ettiği bu değişikliği şöyle anlatıyor:
Bisikletimle işe giderken yolun kenarındaki ormana bakıyorum ve bir derinlik cümbüşü görüyorum. Her ağacı bir diğerinden ayırt edebiliyorum.
Bridgeman, stereo körlük ile yaşayan ve nüfusun %5-10 kadarını oluşturan kişilerin çoğu gibi, derinlik olmayan bir dünya görmeye mahkumdu. Aklıselim herkes, bu tür bir değişimin "imkansız" olacağını düşünecektir.
Ancak Bridgeman'ın sinemada yaşadığı deneyim, daha önce kliniklerde de gözlemlenmişti: Bu vakalardan en ünlüsü, nörolog ve yazar Oliver Sacks'a göre ilk defa görme terapisi alırken stereo görüşü tecrübe eden Sue Barry ya da diğer adıyla "Stereo Sue" idi. Sue Barry, görsel zaferini 40'lı yaşlarının sonlarında, aldığı profesyonel terapi sırasında kazandı. Asıl soru ise; on yıllar boyunca düz, iki boyutlu bir dünyada yaşadıktan sonra Bridgeman'ın beyni üç boyutlu görüntüleri neden aniden işlemeye başladı?
Değişmiş Görüntüler
Bilim insanları, yüzyıllardan beri iki gözle görmenin, tek gözle görmekten daha iyi olduğunu bilmektedir. Romalı Doktor Galen, Leonardo Da Vinci'nin de yüzyıllar sonra gözlemlediği gibi, iki gözden ayrı ayrı algılanan görüntülerin birbirlerinden biraz farklı olduğunu gözlemlemişti. İki gözünüzü de kapatıp önce sadece sol gözünüzü, sonra sadece sağ gözünüzü açarsanız farkı görürsünüz: İki görüntü, biraz yer değiştirmiş olmaları dışında, aynıdır.
İngiliz bilim insanı ve mucit Charles Wheatstone, 1830'lu yıllarda bu farkın nedenini buldu. Bu iki görüntü arasındaki farklılık, beynin bir derinlik algısı oluşturmasına izin veriyordu. Hatta Wheatstone, stereoskop denen usta işi bir alet bile tasarladı. Bu alet aracılığıyla aynı görüntünün birbirinden biraz farklı iki versiyonu aynı anda görüntülenip tek bir üç boyutlu çizime dönüştürülüyordu.
Her nasılsa insan beyni bu iki görüntüyü otomatik olarak birleştiriyor. Ancak insanlık olarak bizler, yalnızca son birkaç on yıldır bu stereo görüşün altında yatan sinir sinyallerini anlamaya başladık. Dildeki farklı hücrelerin, farklı tatlara (tatlı, tuzlu, ekşi, acı) cevap vermesi gibi, gözde ve beyinde de yalnızca tek bir tip sinyale (örneğin dikey ya da yatay çizgilere) cevap veren hücreler bulunur. Bu sinyal, beyinde ne kadar uzağa giderse, o kadar karmaşık hale gelir.
Sinirbilimciler; beynin görmeyi işleyen kısmı olan görsel kortekste, yalnızca her iki gözden beyne iletilen görüntülerin pozisyonlarındaki farklılıklara cevap veren hücreler keşfettiler. Binoküler nöron denen bu hücrelerin, üç boyutlu görmenin anahtarı olduğunu düşünüyorlar.
David Hubel ve Torsten Wiesel'in 1960'lardaki Nobel ödüllü araştırmasına göre; beyin, iki gözün birlikte kullanıldığı binoküler görmeyi geliştirmek için çok az fırsata sahiptir. Hubel ve Wiesel'in kedilerle yaptığı çalışmalara ve o zamandan beri yapılan diğer araştırmalara göre; gelişmekte olan iki gözden üst üste binen görüntülere maruz kalmazsa üç boyutlu bir sahneyi işlemek için ihtiyacı olan bağlantıları asla oluşturamaz ve görsel korteksteki binoküler nöronlar asla oluşmaz. Binoküler nöronların oluşumu çocukluğun sonunda biter ve beyni üst üste binen görüntülere maruz kalmayan insanlar, iki boyutlu bir dünyaya hapsolurlar.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Alan Derinliği
Bridgeman, her iki gözün birbirinden bağımsız olarak dışa doğru kayma eğilimi gösterdiği, sıklıkla "göz tembelliği" olarak da adlandırılan "değişen ekzotropik şaşılık" denen bir hastalığa sahipti. Her iki gözünü ayrı ayrı bir görüntüye odaklayabiliyordu; ancak hiçbir zaman iki gözünü tek bir noktaya sabitleyemiyor ve aynı anda iki gözünden birden bakamıyordu. Bu nedenle tüm hayatı boyunca dünyayı düz bir levha gibi gördü.
Beynin derinlik hakkında bilgi elde etmek için kullandığı, muhtemelen en anlık ve kesinlikle en hassas strateji, stereo görüştür. Ancak Bridgeman'ın da şiddetle güvendiği gölgeleme, perspektif ve üst üste binme (İng: "occlusion") gibi diğer ipuçları da vardır. Kafanızı hareket ettirirken bir ormana bakarsanız, en uzaktaki ağaçlar en yakındakilerin arkasından bir görünüp bir kaybolacaktır. Buna üst üste binme denir.
Bridgeman, bunlar arasından en çok, ferah ve boş bir yolda araba sürerken fark edebileceğiniz görsel bir fenomen olan "hareket paralaksı"nı kullanıyordu. Arabanın camından dışarı bakarsanız, yolun kenarındaki ağaçların hızlandığını, biraz daha uzaktaki sarp kayaların daha yavaş gittiğini ve ufuktaki yüksek dağların ise yere çakılmış gibi hareketsiz durduğunu görebilirsiniz. Nesnelerin görünür hareketlerindeki bu farklılık, beynimize her birinin bizden ne kadar uzakta olduğunu söyler. Bu fenomeni gözlemlemek için illa bir arabaya ihtiyacınız yok çünkü kafanızı sağa sola sallamak da aynı etkiyi yaratır. Hareket paralaksı, Bridgeman'ın Avrupa'daki katedralleri gezerken kullandığı bir taktikti. Koridorlarda yürürken kendi hareketini bir derinlik algısına dönüştürerek, nefin çıkıntılı kıvrımlarını görebiliyordu.
Diğer derinlik bilgisi kaynaklarını kullanma ve onlara uyum sağlama yeteneğimiz, stereo kör ya da zarar görmüş stereo görüşle doğmuş insanların genellikle yetişkin olana kadar bunun farkına varmadıkları anlamına gelir. Toronto'daki York Üniversitesinde bir görme uzmanı olan Lauire Wilcox şöyle diyor:
Göz doktorlarının yaptığı standart testlerin hiçbirine stereo görüş testleri dahil edilmemiştir. Çok yazık; çünkü stereo körlüğü bilmekte fayda var.
Aslında toplum da üç boyutlu görmemizi şart koşmaz. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki çoğu eyalet, ehliyet verirken zayıf stereo görüşü tespit edebilecek göz testleri yapmaz. Tespit edildiği zaman ise insanlar bir yol testiyle yetkinliklerini ispatlama fırsatına sahiplerdir. Bridgeman, o araba kullanırken aile üyelerinin biraz gerildiğinin farkında olduğunu söylese de bütün yetişkinliği boyunca araba kullandı.
2011 yılında, San Francisco'daki Smith-Kettlewell Göz Araştırma Enstitüsü'nden bir görme uzmanı olan Suzanne McKee'nin bu fikre karşı çıkan bir konuşmasına gidene kadar Bridgeman yıllar boyunca hareket paralaksı, gölge ve perspektiften gelen derinlik ipuçlarının stereo görüş için yeterli ikameler olduğuna inandı.
Ani İçgörü
Normal stereo görüşe sahip insanlardan, bir gözlerini kapatarak nesnelerin görüş alanlarındaki konumlarını tahmin etmelerini istediğinizde, hareket paralaksı yaratmak için kafalarını sallasalar bile tahminlerinin son derece belirsiz olduğunu görürsünüz. McKee şöyle diyor:
Dünyaya tek gözle bakmanın yanıltıcı olduğu ortaya çıktı. İnsanların nesnelerin yerleri hakkında tek gözle yaptıkları tahminleri iki gözle yaptıklarıyla kıyasladığımda, iki gözle yaptıkları tahminlerin 5 ila 10 kat daha doğru olduğunu buldum.
Çalışma Bridgeman'ı çok etkilemişti. McKee'ye göre Bridgeman, bir şeyler kaçırıyordu. Belki derinlik, daha da derin olacak şekilde deneyimlenebilirdi.
Aynı şey, Stereo Sue vakasında da geçerliydi. Sue, şaşı doğmuştu ve bir akşam yemeğinde Oliver Sacks ile tanıştığında, Oliver'a, üç boyutlu göremediği için fazla bir şey kaybetmediğini söyledi. Ancak birkaç yıl sonra hikaye değişti.
Sue, görme problemlerinden dolayı bazı yan etkiler yaşadıktan sonra, terapi almaya başladı. Terapinin çoğunluğu, stereoskopik görüntüler oluşturmanın ilk ve en önemli adımı olan gözleri tek bir noktada birleştirmek için çalıştırmaktan oluşuyordu. Sonrası ise polarize gözlüklerle üç boyutlu hedeflere bakıp, şekil almalarını umarak alıştırma yapmaktı. Fair Lawn, New Jersey'den bir görme terapisti olan Leonard Press, şöyle diyor:
Beyniniz bir seçim yapmak zorunda. Ya çok fazla göz yorgunluğu veya dengesizliği yaşayıp izlemeyi bırakırsınız ya da izlemeye devam ederek bir gözünüzü baskılamaz veya devre dışı bırakmazsınız. Böylece üç boyut algısı oluşmaya başlar.
Stereo Sue'nun vakasında üç boyutlu görüş, birden ortaya çıktı. İlk kez üç boyutlu görmeye başladığında, arabasıyla klinikten eve dönüyordu. Sanki uzay yarılmış da direksiyon önünde dışarı fırlamış gibiydi.
Kısa Karşılaşma
Görsel gelişimdeki kritik bir döneme ilişkin kanıtlar göz önüne alındığında, çoğu uzman Sue ve Bridgeman'ın gençken en azından bir an için binoküler görüşe sahip olduklarını varsaymaktadır. Binoküler görüşe sahip oldukları bu deneyim, gerekli nöronal büyümeyi başlatarak daha sonraki hayatlarında tam bir stereo görüşe sahip olmalarını sağladı.
Bridgeman gerçekten de böyle bir anı hatırlıyor. Kahvaltılık gevrek kutusundan çıkan ve karton parçalarını katlayarak stereoskopik bir görüntü yaratmanızı sağlayan bir maketi yaptığında, üzerindeki figürlerin bir anlığına dışarı fırladığını gördüğünü söylüyor.
Bridgeman'ın üç boyutlu dünyayla yaşadığı bu kısa karşılaşma, stereo görüş için gerekli olan sinaptik bağlantıları kurmak için yeterli olabilirdi. Bu deneyim, tıpkı telefon alt yapısı kurup, hattı açmak için 30 yıl beklemek gibiydi.
Bütün bunlar, beynin bilim insanlarının en başta inandığından daha şekillendirilebilir olduğu fikrine dair daha fazla kanıt sağlıyor. York Üniversitesinden Wilcox, şöyle diyor:
Sinirbilimin büyük bir kısmının gittiği yön budur. Beynin esneklik seviyesi, bizim düşündüğümüzden çok daha fazla. Çok sınırlı bir binoküler sinirsel altyapıya sahip olup bunun üzerine ekleyebilmeniz çok etkileyici.
Bu durumda telefon hattını açmak, en zor kısım haline geliyor. Sue Berry'nin yalnızca direksiyonu ve gösterge paneli arasındaki birkaç santimi algılayabilmesi için bile, binlerce deneme yapması ve aylar süren bir çaba harcaması gerekti. Ancak Bridgeman'ın önündeki her şeyi üç boyutlu bir şekilde görebilmesi, yalnızca iki saatini aldı.
Peki neden? Wilcox'a göre kişi, ne araması gerektiğini bulduğunda, stereo görüş de bununla birlikte geliyor. Kendi araştırmasında da dönüm noktalarına şahit olan Wilcox, şöyle diyor:
Üç boyutlu görme yeteneğinin orada olması ama insanların ona ulaşamaması bence çok ilginç.
Kaliforniya Üniversitesinde bir optometri profesörü olan Dennis Levi'nin 13 Ekim 2011'de yayınladığı bir çalışma, stereo kör ya da bozuk stereo görüşe sahip bir şekilde büyüdükten sonra, üç boyutlu görmeyi öğrenmiş beş yetişkinin deneyimlerini raporladı. Deneyde; stereoskopik görüntüler, göreli boyut ve gölgeler gibi monoküler ipuçlarıyla desteklendiğinde, deneklerin bir dönüm noktası yaşama olasılıklarının çok fazla olduğu bulundu. Bu deney, Bridgeman'ın deneyiminin neden bu kadar ani olduğunu açıklayabilir.
Dikkat Çekme
İlk iş olarak hastayı iki gözden ayrı ayrı gelen görüntüler arasındaki farkı bulmaya zorlayan çoğu kliniğin aksine üç boyutlu filmler, her tür uyaranı kullanarak mümkün olan her şekilde derinliği iletir. Levi, yaptırdığı alıştırmalarla monoküler ipuçları birleştirdiğinde sonuç aldı. Üç boyutlu filmler de bu şekilde çalışabilir. Levi, şöyle diyor:
Monoküler ipuçları, üç boyutlu filmlerde kesinlikle bulunur. En iyi üç boyutlu filmler, derinlik algısını arttırmak için bütün derinlik ipuçlarını kullanır.
Terapi değil eğlence için de olsa, üç boyutlu filmlerin görüntü yönetmenleri bu ipuçları sürekli düşünür. Shrek ve Karayip Korsanları filmlerinin üç boyutlu efektleri üzerinde çalışmış bir stereograf olan Barry Sandrew, şöyle anlatıyor:
Kısmen stereo kör insanların her gün kullandıkları monoküler ipuçlarının, üç boyutlu görme deneyimlerinin kalitesi için de gerekli olması gayet mantıklı. Benim her zaman yaptığım şey ise mümkün olan her yerde monoküler ipuçları dahil etmek.
Bütün bunlardan çıkarılacak büyük bir ders daha var: Terapiyi eğlenceli hale getirin. New Jersey'deki görme terapisti Press, Hugo filminin Bridgeman'ın görüşünü değiştirmesindeki en büyük sebeplerden birinin, iki saat boyunca Bridgeman'ın dikkatini üzerinde tutabilmesi olduğunu düşünüyor. Klinikte bunu başarmak zor olabiliyor. Press şöyle diyor:
Görme terapisindeki problemlerden biri fiziksel terapiye benzemesi. Fiziksel terapide de tekrarlayan aktiviteler yapılır ve bir süre sonra bu aktiviteler sıkıcı hale gelir.
Doktorlar ellerinden geleni yapsa da terapi teknikleri, izleyiciyi bağlı tutan sanatsallıktan uzak, basit geometrik şekillere dayanır. Press şöyle açıklıyor:
Bir sonraki sınırın bu olacağını düşünüyorum. Nasıl öğretmenler, öğrencilerinin ilgisini canlı tutmak için teknolojiyi daha iyi kullanmayı öğrenmeye çalışıyorlarsa, biz de insanlara, onları stereoskopik olarak bağlı tutacak görsel terapi hedefleri vermekte daha iyi bir iş çıkarabiliriz.
Daha iyi görsel terapi hedefleri vermekten kasıt daha iyi görsel alıştırmalar tasarlamak veya hastaları sinemaya göndermek olabilir.
Bridgeman'a göre üç boyutlu gözlükler için ödediği ücretle beklediğinden çok daha fazlasını almış oldu. Kendisi dünyayı hala hem stereo körler hem de çok iyi üç boyutlu görüşe sahip olanlar için dersler barındıran bir film tazeliğinde görüyor. Bridgeman sözlerini şöyle bitiriyor:
Dünyaya bakıp bazı şeylerin diğerlerinin önünde olduğunu görmeyi, ormanlara ve ağaçlara bakmayı seviyorum. Ağaçlar yalnızca bir şekilden ibaret olmak yerine kocaman, üç boyutlu bir heykel haline geliyor. Bunu görebilmek bir zevk.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 14
- 8
- 3
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: BBC | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 09/12/2024 11:07:56 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9616
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in BBC. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.