Zekanın en büyük göstergesi hayal gücü veya zihinsel kurgu gücüdür. İnsanın bütün zekası gerçekte imgeleme gücüne dayanır. Öğrendiğiniz bilgileri farkında olarak veya olmayarak imgeler ve zihninizde hayal edersiniz. Burada ise öznellik devreye girer. Deneyimlerinizin belirlediği öznellik ile bu gibi bilgilere kendi öznel kurgunuzla birleştirerek veya ona uydurmaya çalışarak zihninizde bir karşılık bulursunuz veya bulur. Bu yüzden insanda en önemli şey hayal edebilme gücüdür. Gelmiş geçmiş en büyük keşfi yapan Einstein da bunu sözlerinde sıkça vurgulamış ve hayal gücünün bu nedenle herşeyden daha önemli olduğunu ifade etmiştir. Zihninizdeki öznellik ise deneyimlerinizle oluşur demiştik. Bu nedenle herhangi bir bilgiyi zihninize etki edebilmesi için sizin bu bilgiye dair zihinsel çözümlemeyi yapabilecek bir durumda olmanız ve imgelemenizde bunu yapabilmeniz gerekir. Aksi halde bu bilgi sizde duvara çarpmış gibi hiç bir etkisi olmadan geri döner. Buna göre bilginin zihinlerde çözümlenmesi sürecinin olduğunu anlıyoruz. Bu nedenle 'zihin körlüğü' (yani aslında iç/hayal gözü körlüğü' denilen durum vardır.) Bizlerin bir dışa bakan gözü bir de 'iç' gözü vardır. İç göz hayal gözümüzdür. Örneğin gözleriniz kapalı iken rüya ve hayal görebilmeniz bunun sayesinde mümkün olur. Einstein da görelilik teorisini sıradışı bir durumu ışığın hızını ve zamanla ilişkisini sıradan bir patent memuru olarak çalışırken işe gidip gelirken bindiği trende hayal ederek hayal gücü ile keşfetti. Einstein ışığın hızının olduğunu düşünerek ışıkla yarışa girdiğini hayal etmeye çalıştı. Sonra trenin bu hızla gittiğini ve içindeki saate neler olduğunu düşündü. Keşfettiği şey ise tren ışık hızına yaklaştıkça içindeki saatin trenin dışındaki gözlemciye göre yavaşlayacağıydı. Trenin içinde ise bu durum anlaşılamayacaktı. Bunun ne kadar sıradışı olduğunu anlamak için sıradanlığın ne olduğunu, zihinlerimizde neye göre oluştuğunu anlamak gerekir. Sıradanlık gündelik deneyimlere dayanır. Örneğin saatin çalışma hızının değişmesini saçma ve mantıksız bulmak gündelik sağduyu beklentisidir. Şuanda okunup kolayca geçilen bu keşfin ne olduğunu ne kadar sıradışı ve olagan üstü olduğunu anlamayan kişiler için bilgi ezbercilikten başka bir şey değildir. Bu olağanüstü keşif zihinle/hayal gücü ile yapılan keşif olarak sıradışılıkta zirveye oynar.
Kısacası zekanın göstergesi edindiği bilgiyi imgeleme ve hayal gücü ile kullanma becerisine dayanır. Aksi halde bilgi o kişi de sadece ezberimsi bir öğrenme sürecine dayanıyor olacaktır. Böyle birisine ne kadar sıradışı bir bilgi verseniz de ona sıradan hatta saçma gelecektir. Tabi işin bir de farkındalık kısmı var ki bu da çok önemli. Çünkü neyin ne kadar sıradışı olduğunu anlamak için sıradanlığın ne olduğunu neye göre bizlerde oluştuğunu fark etmek gerek. Bu açıdan Bilgiyi bilmek yetmez onu hayal gücünde yaşayabilmek/deneyimleyebilmek gerekir.