Öncelikle elektromanyetik etkileşim için (ki madde etkileşimleri elektromanyetik etkileşimlere dayalıdır) evrende bir hız sınırı var. Kütle çekim dalgaları da dahil evrendeki her dalga için bu ışık hızı sınırı geçerlidir çünkü bu limiti belirleyen şey evrenin dokusu veya yapısıdır. Bu nedenle ışık hızı evrenin dokusundan ortaya çıkan bir dalga yayılma hızıdır. Bu şu demek ki bu hızdan daha hızlı hareket edemezsiniz demektir. Zamanın akış hızını da bu elektromanyetik etkileşim sınırı belirler. Çünkü iki nesne (örneğin gezegen) arasında etkileşim veya iletişim sınırı ışık hızına bağlıdır. Bu da uzaydaki iki farklı konumdaki nesnenin gerçeklik algısı için bile belirleyici bir durumdur. Buna örneği aşağıda açıklayacağım. Ancak şöyle düşünün. Evrende ışık hızı sınırı zamansal etkileşim sınırı da belirler. Ancak zamanın ışık hızında aktığı bilgisi mega boyutta geçersizdir. Çünkü evren mega mesafelerde ışıktan hızlı genişler bu nedenle de bu şekildeki iki konumu esas alırsak bu iki konum için birbirine göre ışık hizı aşılır. Bu şekilde ışık hızı evrende lokal olarak geçerli bir sınırdır. Mega evren için ve evrenin genişlemesi için geçerli olmayan bir hız sınırıdır. Görelilik teorisine göre zaman işte bu lokal alanda ışık hızında akar ama dördüncü boyutta yani zaman boyutunda. Dördüncü boyut gerçekten var mı bunu bilmiyoruz. Ama görelilik teorisine göre bu boyut vardır ve bu boyuttan evrene bakacak olsanız evrenin tüm geçmişini zaman hunisi şeklinde geçmişe doğru görmeniz mümkün olurdu. Yani evrende zamanda olan her olayın geçmişe doğru kaybolmadığı donuk bir zaman nehrinde hepsini görürdünüz.
Zamanın nasıl gerçekliği belirlediğine gelirsek. Zamanda her nesnenin bir zaman kordinati var. Bu şu demek evrensel boyutta hangi zaman kordinatında olduğunuz sizin gerçekliğiniz için belirleyicidir. Örneğin bizim bulunduğumuz uzay zaman dilimi için düşünelim. Biz komşu galaksilerin milyonlarca yıl önceki durumu görüyoruz. Aynı şey o galaksilerden bizim içinde de doğru. Örneğin onlar da bizim milyonlarca yıl önceki dünyamızı gözlemleyebilirler. Biz henüz onların gerçekliğinde yokuz ve var olmadık bile. Onlar da bizim gerçekliğimiz de şuan da yoklar. Zaman kavramının evrende ne demek olduğunu bu durum bize gösteriyor. Uzak gezegenlerde yaşam varsa bile haberimiz olmayacak ve Işıktan hızlı onlarla etkileşim kurmadığımız, kuramadığımız sürece onlar bizden biz onlardan habersiz olacağız ve birbirimizin gerçekliğinde olmayacağız bile. Çünkü aramızda zaman 'duvarları' var. İşte zaman kavramı evrende bu şekilde. Yani evrende kendi uzay zaman kordinatınız olarak hangi zamanda var olduğunuz bile önemli hale geliyor ve sizin gerçekliğiniz belirlemiş oluyor. Bu yüzden uzayda çevremizde gördüğümüz herşey sanal bir geçmişin gerçekliği ve biz buna zamanda hapisiz. Evrensel boyutta zaman kavramı bize kafayı yedirecek bir sanal geçmiş tablosu sunuyor. Gördüğümüz çoğu şeyin milyonlarca yıl öncesine ait olduğunu bilmek aslında ürkütücü bir tablo.