Zaman, madde ya da enerji gibi fiziksel bir varlık değil. Zaman soyut bir şey. O nedenle zaten zamanın kütlesi, pozitif ya da negatif bir hareketi yok. Zaman, evrenin dinamiklerinden biri. Kütleye göre akış hızı değişiyor diyoruz ama aslında değişen şey zamandan çok bizim onu algılama ya da deneyimleme biçimimiz. Hız, enerji, madde vs. bunlar bizim bizzat deneyimlediğimiz, etkileyebildiğimiz, dönüştürebildiğimiz somut olgular. Zaman öyle değil. Ancak ve sadece zamanı, bizi etkilediği ve dinamiklerimizi biçimlendirdiği ölçüde anlayabiliyor ve hissedebiliyoruz. Ayrıca bugünkü bilgimiz ve deneyimlerimize göre ışık hızını geçmek diye bir şey de mümkün değil. O nedenle ışık hızının geçildiğini varsaydığımız bir durumda deneyimlediğimiz zamanda nasıl bir etki söz konusu olur bunu da bilmiyoruz.
Bilim, deneysel bir bilgi türü ve çalışma alanıdır. Bilimi fikir yürütmelerle, şu an yaptığımız gibi düşünce egzersizleri ile çözümleyemeyiz. Bilimsel gerçeklere ulaşmanın yolu bu değil. O nedenle deneyimleyemediğimiz, bilimsel yöntemle çalışmadığımız sürece bilimsel tespitler yapmaya çalışmak bizi yanılgıya düşürür. O nedenle bilmediğimiz zaman bilmiyoruz deyip bu bilinmezliği hangi bilimsel yaklaşımla çözümleyebileceğimizi düşünmemiz daha doğru bir yaklaşım olur.