Yanılgı değil de, yanılsama olarak görüyoruz zaman ı bilimsel anlamda. Kütlesi olan bütün ŞEYlerin etkisi altında olduğu boyut olmasına karşın, gerçek anlamda geçmiş, şimdi ve gelecek kavramları YOKTUR. Bunlar, kütleli cisimlerin rölatif olarak deneyimlediği etkiler. Bir küpün arka kısmını göremiyor olmak nasılsa, zamanın bize göre sonrasını deneyimleyemiyor olmak da benzer şekilde boyuta bağlı kısıtlılığımızın sonucu.
Zamanın olmadığı bir evren zaten var. Bunu ışık deneyimliyor. Ama biz kütleli varlıklar, evrensel hız sabitini asla geçemiyoruz içinde bulunduğumuz şartlarda. Işık hızına ulaşıldığında teorik olarak zaman durur.
Evrimsel olarak bütün canlılık, zaman boyutu altında geliştiği ve yaşamda kalma bu işleyiş üzerinden gerçekleştiği için, teknik olarak imkansız olsa da, ışık hızına ulaşmış olsaydık, 3+1 boyut altında varlık sergileyen biyolojimizin algı kapasitesi çoktan aşılmış olur ve büyük ihtimalle deneyimleyemezdik o şartları.
(Günümüzde üst bilinç gibi benliğin farklı komponentlerinden (benliğin zamana bağlı olmayan kısmı) bahsedilmekte. Yani benliğin zaman boyutu üstünde kaybolmayacağına dair yaklaşımlar mevcut. Ancak bilimsel deney yapılamadığı için üzerine konuşmak için henüz erken.)