Yetenek aslında bizim, birden çok bileşenden oluşan bir bütüne verdiğimiz bir isim. Kişinin belirli işleri, becerileri, meslekleri yapabilme yeterliliğini ortaya çıkaran birçok bileşenin toplu adı.
Ancak bu bileşenler geliştirilebilir bileşenlerdir aynı zamanda. Ya da heba da edilebilir. Bileşenlerden birinin heba edilmesi, diğer bileşenlerin katkılarını silebilir. Yani eğer sorumuz, yetenekli insanlar bir işi iyi yapabilir mi ise, bunun cevabı hayır. Yeteneksiz insanlar bir işi iyi yapamaz mı ise, bunun da cevabı hayır. Ama sorumuz, yetenekli insanların bir işi iyi yapabilme olasılığı yüksek midir ise, bunun cevabı evet.
Futbol dediniz örneğin. Futbol, kaçınılmaz olarak belirli bir fiziksel yeterlilik gerektiriyor. Güçsüz, esnek olmayan, dayanıksız bir bedene sahip birinin, iyi bir futbolcu olması olanaksız. Ama bu kişi çok çalışkansa, çalışıp kendisini geliştirirse, güçlü, esnek ve dayanıklı ama tembel birinden daha iyi futbol oynayabilir. Birçok bileşen dedik ya. Çalışkanlık, disiplin, strateji, sağlık, bilgi, bunların her biri bileşenler. Bu bileşenlerin her biri önem sunuyor. Ama bu zayıf bedenli ve çalışkan kişi, güçlü, esnek, dayanıklı ve bir de çalışkan biri kadar iyi futbolcu olamaz.
Mesele insanların ses alma kapasitesi farklı. Ses alamıyor iseniz, verilen bir notayı kendi sesinizle tekrar edemiyor iseniz müzisyen olamazsınız. Bu kesindir. Ama bu beceri geliştirilebilir. Ama kimileri ise hiç bir çalışma yapmadan, doğuştan gelen üstün bir ses algısına da sahip olabilir. Bu kişi çalışkansa eğer, disiplinli ise, çalışarak ses alabilen birinden daha iyi müzisyen olur.
Ve bu konuda büyük önem arz edip unutulan bir nokta da, medeniyetimizin ulaştığı nokta. Artık sayısız meslek, iş, sanat, bilim vs.de hayli ilerlemiş durumdayız. Tüm işlerin iyileri, o işi yapabilmek için gereken bileşenlerin hepsinde iyi. Yani bugün dünyanın en iyi futbolcuları, futbolcu olmak için gereken tüm bileşenlerde mükemmel seviyedeler. Bunu nereden anlıyoruz? Bugünün futbolcuları, 50-70 yıl önce yaşamış bir futbolcudan çok daha iyi değil. Yani o konu doygunluğa ulaşmış. Tüm bileşenler sonuna kadar kullanılmış. Demek ki çok daha ileri futbolcular çıkmayacak ve çıkmıyor zaten. Aynı şey müzikte de var. Sinemada da. Bilimde de. 100 öncesinin fizikçilerinden çok daha iyileri bugün yok. Çünkü paradigmalar değişti, teknoloji gelişti. Hedefler değişti vs. Ama buna karşılık yepyeni alanlar var. Mesela sosyal medya var. Çağrı Mert Bakırcı'yı, Türkiye'nin en başarılı bilim iletişimcisi yapan bileşenler var. Bunlar yeni. Onlarca yıl boyunca olgunlaşmış -futbol gibi-, tüm bileşenlerin bilindiği bir alan değil çünkü burası. Çağrı bu bileşenleri belirleyenlerden biri. Çünkü başarılı oldu.
İşte yetenek, bu bileşenlerin birlikte ortaya çıkardığı bir yeterlilik tanımı. Yatkınlık deniyor aslında kabaca. Birçok şeye doğuştan yatkınlığınız olabilir. Bu, o alanda işinizi kolaylaştıracaktır. Ama o yetmez. Diğer bileşenlerde de iyi olmadan, istediğiniz kadar yatkın olun, çok iyi bir futbolcu olamazsınız. Tüm alanlar için geçerli bu.
Benim bu konuda şöyle bir hipotezim var: 4-3-2-1 . Herhangi bir alanda başarılı olmak için gerekenler: %40 Çalışma. %30 Bilgi. %20 Yetenek. %10 diğer bileşenler. Yaklaşık olarak formülün bu olduğunu düşünüyorum.
Umarım açıklayıcı olmuştur. Sağlıcakla.