Sınavların amacı öğrencinin öğrenme düzeyini ölçmek eksik ya da hatalı öğrenmeleri tespit etmektir. Açık uçlu (klasik, kelimeler verilmemiş boşluk doldurma) ve kapalı uçlu (çoktan seçmeli, doğru yanlış, kelimeler verilmiş boşluk doldurma) soruların avantajları ve dezavantajları var. Doğru-yanlış tipi sorular şans başarısı yüksek olduğundan çok sağlıklı ölçme sağlamazlar. Gerçek bir ölçme için doğru yanlış soruları oldukça hassas hazırlanmalıdır. Klasik sorularda şans başarısı yoktur. Bu nedenle öğrencinin hem belli bir konuya hakimiyeti hem de hakim olduğu konuyu anlatma becerisi ölçülebilir. Ancak bu sorular ile ilgili problem sınav süresinde çok dar bir alanı sorgulayabiliyor olmasıdır.
Çoktan seçmeli sınavlarda aynı süre içinde daha fazla konu taranabilir. O nedenle geniş kapsamlı ölçüm yapılabilir. Fakat şans başarısı ciddi oranda fazladır. Ayrıca öğrencinin anladığını anlatması gerekliliği yoktur. Bu nedenle öğrencinin önemli becerilerinden olan dili kullanma ve matematiksel bağlantı türetme becerisini ölçme şansı yoktur. İdeal bir sınavda bu soru tipleri karma olmalıdır. Ancak Türkiye'de mevcut sistem içinde öğrenciler çok fazla çoktan seçmeli sınavlara muhatap oluyor. Tüm hazırlıklarını da buna göre yapıyorlar. Zaten LGS, YKS, KPSS gibi sınavlar için çoktan seçmeli sınavlara yoğun şekilde çalışan öğrencilerde problem çözme ile hiç bir alakası olmayan, hiç bir beceri değeri olmayan "test tekniği" diye bir şey icat ediliyor. Okullarda yapılan sınavlarda da çoktan seçmeli soruların kullanılması öğrencinin gerçekten ihtiyacı olan problemi analiz etme, okuduğunu anlama ve matematiksel ilişkileri görüp kullanma becerilerini ikinci plana atmaktadır. Yani okullarda yapılan yazılı sınavlarda klasik soruların ağırlıklı olması daha uygundur