İnsan hayatının geçici oluşu hepimizin bir şekilde karşılaştığı bir gerçek. Fakat bu geçicilik hayatı anlamsız yapmaktan çok onu değerli hale getiriyor. Viktor Frankl’ın dediği gibi anlam, kafamızda soyut bir fikirden ibaret değil; yaşadıklarımızda, kurduğumuz bağlarda, değer verdiğimiz şeylerde ortaya çıkıyor. Ölümle yüzleşmek insanı "an"a daha çok değer vermeye, hayatı dolu dolu yaşamaya yönlendiriyor. Hayatın belirsiz ve kısa oluşu karşısında insan kendini daha sağlam bir yere oturtmak istiyor; bu da anlam arayışını doğuruyor. Bu arayış sadece bireysel değil toplumsal olarak da bir şeyleri dönüştürüyor.
Ölüm korkusu veya hayatın geçiciliği aslında insanların sadece kendilerini değil, çevresindekileri de önemsemelerine yol açıyor. Samuel Wilkinson’un "ikili potansiyel" dediği bu yapı sayesinde bizler hem bencil hem de özverili olabilme yeteneğine sahibiz. Belki hayatta kalmak için kendi çıkarlarımızı gözetiyoruz ama aynı zamanda başkalarına destek olma, topluluk içinde bir değer yaratma isteğimiz de var. Bu farkındalık bizim her anımızı ve her seçimimizi, başkalarının hayatına dokunan, geçici ama etkili bir hikayeye dönüştürüyor; böylece hayatımız, başkalarıyla paylaştığımız ortak bir anlam kazanıyor.
Kaynaklar
- C. Routledge, et al. (2021). Why Meaning In Life Matters For Societal Flourishing. Frontiers in Psychology, sf: 601899. doi: 10.3389/fpsyg.2020.601899. | Arşiv Bağlantısı
- YaleNews. What Is Life’s Purpose? A Yale Psychiatrist Looks To Science For Answers. (5 Mart 2024). Alındığı Tarih: 31 Ekim 2024. Alındığı Yer: YaleNews | Arşiv Bağlantısı
- Psychology Today. Life Is Short And The World Will End, Can It Have Meaning?. Alındığı Tarih: 31 Ekim 2024. Alındığı Yer: Psychology Today | Arşiv Bağlantısı