EVRİM İŞİNİ BİLİR!
Bizleri bugüne taşıdı, güvenmek lazım...
Her türlü artı kimin işine yarıyorsa bu da onun işine yarayacak. Parayı veren düdüğü çalar. Fakat her ne kadar Lidyalılardan bu yana paranın düdük üzerinde tartışılmaz bir hükmü olsa da aklın düdüğü çalacağı gün kaçınılmaz görünüyor.
İnsanlık tarihinin politik ve eşgüdüm içinde seyreden evrimsel tarihi geriye doğru bir yolculuğu hiç içermedi ve geleceğe yönelik olarak da öngörmüyor.
Dolayısıyla ne ilginç tesadüftür ki aydınlığın simgesi olan ışık da ister yerçekimi ister uzay-zaman dokusunun bükülmesi nedeni ile hiç fark etmeksizin yeri geldiğinde ona da uyarak ve fakat yoluna ve hep ileriye doğru akarak devam ediyor.
Bütün disiplinlerin atası fizik ise ona tabi kimya, ona tabi biyoloji ve bu biyolojinin bir yan ürünü olan bizlerin bu akışın dışında bir yönelime gitmesi beklenmemeli. Her şey ileri akar.
Toplumlar tarihi açısından bakıldığında da sonuç aynı kapıya çıkıyor. Her bir önceki sistem bir öncekinin devrimci bir sonrakinin gerici yüzünü temsil ediyor. Hali hazırda mevcut egemen kapitalist sistem de ilerici misyonunu tarihsel olarak ve kendi eli ile ispatladığı üzere yitirdiğinden, gelecek olan kaçınılmaz olarak ve bilimsel temelde sosyalizm olacaktır.
Ötesi öze dönüş olan ve yeni insanı müjdeleyen, sınıfın ve sömürünün olmadığı, devletin ve demokrasinin dahi bir ihtiyaç olmadığı ve kesintisiz uzlaşır çelişkiler ile bir kesintisiz devrimlerin ön görüldüğü komünizm…
Buraya kadar karşılaşabileceğimiz tek sorun yapay zekânın elini masaya vurup biz primatlara “buraya kadar” demesi olur. Bu sefer de türümüz için, şayet yok olmazsak, ilk çağ sıfırdan başlar. Mücadele de… Korkacak bir şey yok.
Güvencemiz, evrimin türümüz üzerindeki yüz bin yılları alan muazzam birikimidir.
Yaratıcısı biz olsak da yapay zekânın hükümran olabilmesi için en az kendi kulvarında bu kadar deneyim kazanması gerektiği kanaatindeyim. Neticede evrim farklı kulvarlarda da olsa aynı zamanda evrene de içkindir.
Yapay zeka toplumları elbette değiştirecek. Bu eşyanın doğası gereğidir. Fakat bu doğa tek taraflı işleyen bir doğa değildir. Değişen toplumlar da yapay zekayı aynı etki ile değiştirmeye adaydır.
Böyle bir durumda bir zaman sonra yapay zeka ile organik zekanın tek potada kaynaşması, yani birbirinden ayırt edilemeyecek denli benzeşmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.
Sonuçta zeka ister organik temelli ister yapay olsun zekadır ve tıpkı bir bilgisayarın işleyişinin bizlerin zekasını taklitten başka bir şey olmayışı misali yapay zekanın da muhakeme ve karar süreçleri bizim zekamızın şu anki muhakeme ve karar süreçlerinin sadece gelişmiş bir versiyonu olabilir. Ötesi artık zeka olmaktan çıkar.
Durum böyle olduğunda da yapay zekanın biz primatların o günkü gelişmişlik seviyesinin öngördüğü duygu, düşünce, muhakeme ve pratiğin dışında bir duygu, düşünce, muhakeme ve pratik içine gireceği kanaatinde değilim. Yanılsak da yapacak bir şey yok. Buraya kadar der yolu öndeki kar küreyiciye, yolu açan ( evrimsel olarak bizden üstün olana ve tıpkı atamız maymunların yaptığı ve kanıksadığı şekli ile) devrederiz hepsi bu.
Bu durumda şimdiki maymunların duygu ve düşüncelerinden daha farklı bir duygu ve düşünce durumuna gireceğimizi düşünmüyorum. Kanımca buna evrimsel haddini bilme ismi verilebilir.