Kesinlikle kullanılabilir. Hatta halihazırda doğadaki DNA bir bellek görevi görür ve kodlanma biçimleri bir bilgisayar kodundan çok da farklı değildir. Ancak bir JPEG dosyasını DNA ile saklamak istiyorsak kodlama sistemi modifiye etmek gerekebilir. Belki A ve T bazları 0, G ve C bazları 1 kodlayacak şekilde değiştirilebilir [1].
Yakın bir tarihe kadar DNA yazma ve okuma sistemleri hem çok pahalı hem de çok hantaldı. 1990 yılında başlayan ve 13 yıl süren insan genom projesini hatırlayın. O zamanlarda DNA'yı bellek olarak kullanmak bu okuma hızları yüzünden imkansızdı. Günümüzde geliştirilen NGS teknikleri ile bizzat ben aynı gün içinde yüzlerce insanın genomunu diziliyorum. Ancak daha da yakın zaman tasarlanan Oxford Nanopore dizileme [2] ile USB bellek boyutlarında cihazlarda kısa diziler de olsa 10 dakika gibi sürelerde okuma gerçekleştirebiliyoruz. Her zaman DNA'yı dijital bir bellek olarak kullanmanın mümkün olduğunu biliyorduk ancak şu anda sentetik nükleotit oluşturma ve dizileme becerilerimizin artması ile başarmaya her zamankinden yakınız.
DNA okuma ve yazmanın onca zorluğuna rağmen sanıyorum en büyük avantajlarından birisi çok az yer kaplaması olacaktır. Yeri geldiğinde tüm genom çok küçük mikroorganizmalarda 15 μm'lik hücrelere sığabililrken, yan yana dizilmiş tek bir kromozom neredeyse 2 metre uzunluğundadır. Her bir nükleotit, ki bir bite karşılık gelir, bir kübik nanometre yer kaplmaktadır [3]. Dolayısıyla bir eksabaytlık veri (10^20 terabayt) avucunuzun içine sığabilecek kadar küçük olabilir.
Kaynaklar
- Louis R Nemzer. (2019). A Binary Representation Of The Genetic Code. Biosystems. doi: 10.1016/j.biosystems.2017.03.001. | Arşiv Bağlantısı
- Nobuaki Kono, et al. (2019). Nanopore Sequencing: Review Of Potential Applications In Functional Genomics. Dev Growth Differ. doi: 10.1111/dgd.12608. | Arşiv Bağlantısı
- Allison Piovesan, et al. (2019). On The Length, Weight And Gc Content Of The Human Genome. BMC Research Notes. doi: 10.1186/s13104-019-4137-z. | Arşiv Bağlantısı