"Bilmek", sadece ve sadece sinir sistemi olan varlıklar için kullanılabilecek bir fiil. Hücre veya dokuların kendilerine has sinir sistemleri olmadığına göre, hücreler ve dokular da hiçbir şeyi "bilemezler", nereden bilecekler?
"İyileşme" dediğiniz şey, bir biyokimyasal tepkimenin halk arasındaki adı. Kısaca şöyle düşünebilirsiniz: Hidrojen oksijenle bağ kurmayı nereden "biliyorsa", hücreler de iyileşmeyi oradan "biliyorlar". Bunların hiçbiri bilerek, isteyerek, arzulayarak olan şeyler değiller. Olmak zorunda olan şeyler. Hatta ol(a)madıkları duruma "hastalık" adını verdiğimiz süreçler.
Peki bu zorunluluk nereden geliyor? Bu süreçler, hele ki "hücre/doku tamiri" gibi antik süreçler, milyarlarca yıl öncesinde evrimleşen biyokimyasal yolaklara dayanıyor. Bunlar, bugünkünden çok daha basit yolaklar olarak başladılar; ama bu basit yolaklar işi yerine getirme konusunda bugünkünden çok daha beceriksizlerdi. Fakat hücrelerin bünyesinde hangi kimyasalların barınabileceğini belirleyen genler, sürekli olarak mutasyon ve seçilim ikilisinin etkisi altında değiştiği için, hücrelerde/dokularda olan biten de zaman içinde giderek daha karmaşık ve başarılı hale gelebildi ve hala da gelebiliyor. Bizim bugün hücre içinde gördüğümüz süreçlerin tamamı (buna hücre/doku tamiri de dahil) bu uzun seçilim süreçleri sonucunda ortaya çıkan biyokimyasal süreçler.
Bunu, belli bir uyaran geldiğinde bir dizi domino taşının yıkılmaya başlaması gibi düşünebilirsiniz. Hücrenin tek yaptığı, o "domino taşlarını" belli bir şekilde dizmek (yani belli molekülleri, belli miktarlarda salgılamak ve hücrede barındırmak - veya belli moleküllerin miktarı/oranı değiştikçe ona göre başka salgılar yapmak). Hücreler bunu bilerek yapmıyorlar, genlerdeki bilgiye bağlı olarak yapıyorlar; o bilgi de zaten evrimsel süreçte evrimleşen şeyin ta kendisi!
Yaralanmayla ilişkili bir uyaran geldiğinde, mesela kolajen doku havadaki serbest oksijen ile temas ettiğinde, bu domino taşları bir bir yıkılmaya ve başka moleküllere dönüşmeye (veya diğer hücreleri bölgeye çekmeye) başlıyorlar ve biz dışarıdan bunu "tamir" olarak görüyoruz. Sonrasında hücre, yine genlerindeki bilgi sayesinde, bu domino taşlarını tekrardan yıkılabilecek şekilde diziyor ve tekrar tekrar kendini tamir edebiliyor.
O domino taşlarının yıkılmasının biyokimyasal karşılığı şu tür bir grafik oluyor:
