Tüm dünyada yükselen bir hareket var: Hayvan özgürlüğü ve veganizm… Son 10 senede, Türkiye’de ivme kazanmış olan hayvan özgürlüğü hareketi, ülkenin giderek otoriterleşmesi ile pek çok toplumsal mücadele alanı gibi bekleme safhasına geçip içine kapansa da, Türkiye’de veganların sayısı gün geçtikçe artıyor. Peki, nedir bu veganizm; insanlar neden vegan olmayı seçiyor?İnsanlığın yakın tarihinde hayvanlara zarar vermeme ya da onlara şefkatli davranma üzerine pek çok düşünce, ideoloji geliştirilmiş olsa da, “vegan” kavramı, ilk olarak, bir aktivist olan Donald Watson ile arkadaşları tarafından İngiltere’de 1944’te ortaya atılır. The Vegan Society adlı derneğin de kurucusu olan Watson ile arkadaşlarının, literatüre bu katkısı zamanla daha da geliştirilerek, hayvanlara insanlık tarafından uygulanan sömürü ve tahakkümün ortadan kaldırılması için temel çözüm olarak sunulur.Günümüzde pek çok insan, benimsedikleri etik ilkeler, sağlıklı beslenme amacı ya da inançları gereği veganlığı seçiyor. Etik nedenlerle veganlığı seçmiş bir insan olarak, ben de bu yazıda daha çok etik veganlık üzerinde duracağım.
İnsanlığın kendisinden ayrı tuttuğu hayvanlar, bütün dünyada, insan menfaati için kullanılan birer mal olarak görülüyor; oysa onlar acıyı, mutluluğu, sevgiyi hissedebilen, duygusal, sosyal ilişkileri olan canlılar... Yavrularından ayrıldıklarında, özgürlükleri kısıtlandığında, işkenceye maruz kaldıklarında stres, acı gibi duygular hisseden ve bizler gibi birçok mental problem yaşayan canlılar. Yani bizden çok da farkları yok.
Türkiye’de, tür ayırt etmeksizin hayvan hakları ihlallerini raporlayan Hayvan Hakları İzleme Komitesi’nin (HAKİM), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerini de kaynak alarak geçen sene açıklamış olduğu 2016 raporuna göre, en az 1 milyar 156 milyon 407 bin 473 yaşam hakkı ihlali gerçekleşti. Bu sayının 1 milyar 106 milyon 235 bin 358’i, eti için öldürülen tavuk ve hindileri içeriyor sadece. HAKİM’in raporuna, toplumun geniş bir kesimi tarafından, acı çekmedikleri ya da hafızaları olmadığı düşünülen balıklar ve diğer su hayvanları dâhil edilemedi çünkü TÜİK verilerinde, sinir sistemine sahip olan bu hayvanların sayısı yer almıyor; onlar kilogram, ton olarak ifade ediliyorlar. Rapora; arıcılıkta, ipek böcekçiliğinde, kimyasal ilaçlamalar ve insan eli ile çıkarılan orman yangınlarında, savaşlarda öldürülen hayvanlar da dâhil edilemedi. HAKİM, sığır ile köpeğin, kuzu ile arının yaşam hakkını birbirinden ayıramayacağını vurguluyor. Yaşam hakkı ihlali kategorisindeki ana kıstası da yaşam hakkının insan eli ile gasp edilmesi, hissedebilen canlı bireylerin imha edilmesi olarak açıklıyor.
Yumurta endüstrisinde, bakımı külfet olarak görüldüğü için canlı canlı boğulan ya da öğütülen erkek civcivler de rapora dâhil edilemeyen bir diğer hayvan grubu… Korkunç koşullarda öldürülen bu civcivlerin sayısı, pazarlarda çocukların beğenisine sunulan boyalı civcivlerden katbekat fazla! Öldürülen erkek civcivlerin sayısı milyonlarla ifade edilebilir.
Yine aynı rapora göre, en az 1 milyar 505 milyon 404 bin 792 hayvanın özgürlüğü kısıtlanmış durumda. Bu sayının 1 milyar 505 milyon 382 bin 472’si ise insan menfaati ve keyfi, et, süt, yün, yumurta, tiftik, kıl, taşımacılık, birbiri ile yarıştırma için özgürlüğü kısıtlanan sığır, manda, koyun, keçi, deve, domuz, at, eşek, katır, tavuk, hindi, kaz ve ördekten oluşuyor. Türkiye genelinde en az 16 bin hayvan, hayvanat bahçelerinde tutsak edilirken, kürk işletmelerinde kaç tavşan ve çinçilanın tutsak edildiği bilinmiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2010-2016 yıllarında en az 1 milyon 864 bin 724 hayvan, deneyler için laboratuvarlarda tutsak edildi, işkence gördü ve öldürüldü.
KESİNLİKLE HAKLILAR!!!
538 görüntülenme