İnanmak için kanıta gerek yok. Sadece inanma ihtiyacı gerekiyor. Kanıtı olmayan bir şeye inanmak da seçilebilir, inanmamak da. Kişiye kalmış bir durum. Kendi düşüncemi söyleyecek olursam;
Tanrı inancına sahip olmayan kişiler için:
Tanrı inancına sahip olmayıp da herhangi bir kanıt olmadığı için inanmayan kişiler için bir çelişki olduğunu düşünmüyorum. "İnanma ihtiyacı hissetmiyorum zaten kanıt da yok, neden inanayım? Kanıt gelirse düşünürüm." diye düşünüyorlar. Garajdaki ejder gibi. "Isısız alev püskürten, görünmez, cisimsiz, havada uçan bir ejder ile aslında hiç var olmayan bir ejder arasında ne fark var? Orada onun var olduğunu düşünmeme bir sebep yok o yüzden inanmıyorum." diyorlar.
Tanrı inancına sahip olan kişiler için:
Bu kişilerin ise o ejderin olduğuna inanmaya ihtiyaçları var. Asla bilemesek de orada olduğuna inanma ihtiyacı duyuyorlar ve inanıyorlar. Sorun ise inanmak için kanıta gerek yokken inanma ihtiyacı yeterli gelmeyip "kanıt" bulmaya çalışınca ortaya çıkıyor. Bir alev görünce "Bak, işte ejderin alevi. Gördün mü al işte kanıt. Ben bu yüzden inanıyorum." deyince. Yani zaten o ejdere inandığı için o alevi kendi inancına göre yorumladığını bilmeden inanıp bir de inanmak için kanıt bekleyince oluşuyor sorun.
Somut kanıt bekleyenlerden Tanrı inancına sahip olan kişinin "Ben bu alevin ejderin alevi olduğuna inanıyorum." Tanrı inancına sahip olmayan kişinin ise "Bu alevin ejderin alevi olduğunu düşünmeme sebep olacak bir kanıt yok, bunun ejderin alevi olduğunu düşünmem için bir sebep de yok zaten, o yüzden bu alevin ejderin alevi olduğuna inanmıyorum." demesinin en mantıklısı olduğunu düşünüyorum.