Gerçeklik sorgulaması, varlık düzeyi sorgulaması gibi yaklaşımları anlayabilmek için en azından gündelik bakış açısının üstüne çıkmak zorundayız. Aynen kütleçekim - zamanın göreceliliğini anlamaya çalışırken Einstein in yaptığı gibi.
Bizim VAR diyebildiğimiz bir gerçeklik düzeyi var. 3 boyut ve zamandan oluşan, bir varlığın bu 3+1 boyutta tanımlanabilen haline VAR diyoruz. Bunun nedeni, ötesini deneyimleyemiyor olmamız. Sadece bu nedenle bunun dışındaki varlık düzeylerine YOK diyoruz. Bu tamamen bize göre var - yok tanımı. Işığın hızına ulaşan her varlık, bizim algı düzeyimizin sınırlılığından çıkar oysa. 3 boyut üstü her varlık düzeyi (olup olmadığını deneyleyemiyor anlayamıyoruz) belki de 1 ve 2. boyut gibi daha üst bir gerçeklik düzeyi. Onlar da bizi daha basit bir gerçeklik olarak algılıyor bizim 2 boyutlu yüzeydeki çemberi kareyi algıladığımız gibi.
Evren dışından ya da içinden bir zeki yaşam formunun gözlemi, onun kendi gerçeklik kriterleri açısından geçerli olacaktır. Onun bize sunacağı kanıtların bizim için geçerli olabilmesi için, onun algı düzeyinde deneyime sahip olmamız gerekir. İnsan türü ile solucan arasındaki fark gibi olacaktır üst bir gerçekliğe ait bilincin deneyim - bilinç düzeyi o varlık ile insan türü arasındaki fark. Bu nedenle büyük ihtimalle onu anlamaktan uzak kalacak, ne olduğunu bile anlayamayacaktır insan türü. (Aynalama - empati nedeniyle kendisi gibi düşünüp zarar vermesinden korkacaktır büyük ihtimal) Bizim gözlemimiz nasıl bir bakteri için kanıt olarak değer taşımıyor ise, üst bir bilincin gözlemi de insan türü açısından anlaşılamayacağı için kabul edilebilir olmayacaktır. Hele ki algısı dışını reddetmeye bu kadar meraklı, kapalılığı konfor zannedecek düzeydeki bilince sahip bir tür için......
Kaynaklar
- J. S. K. Reddy, Contzen Pereira. Journal Of Consciousness Exploration & Research. (22 Mart 2021). Alındığı Tarih: 22 Mart 2021. Alındığı Yer: https://jcer.com/index.php/jcj/article/view/570 | Arşiv Bağlantısı