İnsana ait varlık tanımı, duyularının algı düzeyine giren ŞEYLERi kapsar. Dolaylı ya da doğrudan algı kapasitemiz sınırları içinde anlamlandırılabilen ŞEYler için geçerlidir.
Oysa bizim algı kapasitemizin sınırları o kadar dar ki, var olan her şeyin bizim varlık tanımımıza giremeyeceğini hatta neredeyse hiçbirinin giremeyeceğini anlamak oldukça kolay. Evrenin yaklaşık %74 ü karanlık enerji. %22 si karanlık madde. Maddeyle etkileşime girmediği içi ne olduğunu bilmiyoruz. Geri kalanın küçük bir kısmı sadece bildiğimiz madde. Algı sınırlılığımız bununla bitmiyor. Işık tayfının ufak bir kısmı sadece tarafımızdan algılanabiliyor. Radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, x ve gama ışınları dışında kalan ufak bir tayf, gözümüz tarafından algılanabiliyor. Bunun dışında algılanabilen ses dalga boyunu da düşünürsek, aslında insan türünün algı düzeyinin oldukça (inanılmaz düzeyde) zayıf hatta genel anlamda algılanamayan kısım göz önüne alındığında, kör denebilecek seviyede algı sınırlılığı içinde olduğu açık.
İşte bu algı seviyesi üzerinden tanımlanan VARLIK algısı da, algı dışında kalan varlıklar açısından referans alınamayacak kadar zayıf bir yapı. Yani insan türünün var dediği her şey değil de, yok dediklerinin bile var olma ihtimali, kendi varlık tanımından daha yüksek.
175 görüntülenme
Kaynaklar
-
Raul Corazzon. Theory And History Of Ontology. (2 Haziran 2021). Alındığı Tarih: 2 Haziran 2021. Alındığı Yer: philpapers.org
| Arşiv Bağlantısı