Bilim “e bilir’e” bayılır…
Bilim ve bilgi, her yeni bir kapıyı araladığımızda çok daha geniş alanlara açılan bir belirsizliğe seyahatin seyir defteridir. Sürekli açık tarafa doğru genişleyen sonsuz büyüklükte bir huni misali…
Haliyle her olasılık mümkün. Evrenimizin gözlemlenebilir sınırlarına dayandık ki bu sınırlar muhtemeldir ki üç vakte kadar sıradan sınırlar olacak ve keşfettiğimizin yanında ölçeksel anlamını yitirecek.
Fakat henüz somut olarak sırlarına tam vakıf olabildiğimiz dünyamız dışında bir gök cismi yok. Bir kum tanesi olan dünyamızdan en yakın kum tanesine bile erişebilmiş değiliz ve görece kesinlik içeren bir değerlendirme yapma olanağımız henüz yok.
Fakat bilimin bugünkü seyri dikkate alındığında ve bence dünya dışında, ister bir meteorda ister başka bir gezegende su bulunması, çok daha ilkel veya farklı formlarda canlılara rastlanılması kozmik ölçeklerde çok uzak değil.
Meteorlardaki suya gelirsek. Meteorlardaki su eser miktardadır ve onlardan su elde etmek için harcayacağımız enerji, elde edeceğimiz suyun vereceğinden kat be kat fazladır. Bu nedenle meteorlardaki suyun kendisi değil fakat bilim için önemli olan varlığı ve bu varlığa bağlı olarak sebep olduğu ve olabileceği evrimsel süreçlerin kendisidir, evrendeki seyrinin üzerine kazılı izidir. Yani bir bakıma seyir defteridir.