Merhabalar,
Uzay boşluğunda hareket eden fotonların (ışık parçacıklarının), hiçbir başka parçacık ile etkileşime girmeseler bile, kütle çekimsel potansiyelleri, bu nedenle de enerjileri değişir. Renkleri, kütleli bir cisme yaklaştıklarında maviye, ondan uzaklaştıklarında ise kırmızıya kayar. Ayrıca, uzayın genişlemesinden kaynaklanan kozmolojik bir kızıla kaymaya da uğrarlar.
İkinci soru aslında az önceki yargıdan bağımsız bir konu hakkında. Bir yıldız-gezegen sisteminde, gezegenin termodinamik dengedeki ortalama sıcaklığı, gezegenin yıldızından olan uzaklığının karekökü ile ters orantılıdır. Bu nedenle, eliptik yörüngedeki cisimlerin ortalama sıcaklıkları, yörünge boyunca artıp azalabilir. Ama yıldızın etrafında dönme süresi azaldıkça, bu sıcaklık değişimi de azalır.
Son olarak, gezegenimize milyarlarca yıldır her istikametten elektromanyetik ışıma düştüğü doğrudur. Dünya'nın enerji bütçesini düşündüğümüzde, bu enerji girdisinin en büyük kısmını açık ara ile Güneş ışığı oluşturmakta. Gerisini de diğer yıldız ve galaksilerden, galaksiler arası ortamdan ve son saçılım yüzeyinden (i.e., Kozmik Arka Plan Işıması) gelen fotonlar oluşturmaktadır. Fakat, unutmamak gerekir ki, dengede olan bir termodinamik sistemde, birim zamanda sisteme giren enerji, çıkan enerjiye eşittir. Dünya örneğine gelirsek, Dünya’nın enerji çıktısının iki büyük bileşeni vardır: termal (kızılötesi) ve yansıyan (optik) ışık. Dünya, ortalama sıcaklığına (~15 C) bağlı olarak yaklaşık bir kara cisim olarak ışıma yayar. Bu termal ışıma, kızılötesinde en güçlüdür. Dünya, bunun haricinde Güneş’ten gelen optik dalga boylarındaki ışığın da bir kısmını yansıtır. Bu sayede, Dünya her saniye aldığı enerji kadar enerjiyi kaybetmektedir. Eğer Dünya'yı harici bir enerji kaynağı ile ısıtsaydık, sıcaklığı ve yaydığı termal ışıma artar, sonucunda yine termodinamik dengeye ulaşırdı.
Tansu